Suyun içine akan sen miydin

değişmişsin

filizlerinden kurtulmuş ses misali tiz

incecik bacakları vardı surlarının

ve dudakların bir bayrağın rüzgâra kavuşan haliydi

 

göbeğindeki ağaç figürlü dikişlerle hatırlıyorum seni

deniz kızlarını özgür bırakmıştık bir sahilde

ağzımız küfre fıçı olmuştu

sevişmek için ne kadar çok benziyoruz biz birbirimize

yalanını söylemiştik defalarca

en sevdiğim film, en sevdiğim şiir, en sevdiğim uzuv

vs. vs.

 

bir sevişme halinde statünün, Stalin’in frenginin

bir önemi olmuyor

kanamaya çok acıkmış bir yara gibiysen

iyileşmeyi unutan bir sevgiliyi taklit edebiliyorsun yatakta

üstelik buruşmuş çarşafları betimlemeden

üstelik üstüste

üstelik üstsüz

gece lambasız

karanlığa utangaç bir muhtaçlıkla yani

sonrasında bir İran halısının üzerinde

özgürlük şiirlerine yalnızlaşma eylemleriyle başbaşa kalıyorsun

ama sen sedirdeydin o gece,

bir sedyeye uzanmış şiir gözlerinle

 

bir saniyelik bir bakışı yüzyıllarca uzatabiliyor bu cümle

hiç tanımadığın

yolda uzaklaşan bir kadının arkasından

içten içe gitme diyecek kadar delirmek gibi

sonrasında prezervatuara erteliyorsun tüm bu tutkuları

tüm cesetlere abaza bir mezar misali

yaşanmışlıklara dönüşen gün batımında

kaldırım oluyorsun

tüm izlerin tebessümlerinde mevcut olduğu

bir vitrin camı kadar kırılgan

ve ben seni en çok orada sergiliyorum diğerleriyle

 

insan terk edildiğinde

tüm kalbiyle bir tükürüğe dönüşüyor

kendisini uzuvları boyundan büyük

tanrı biblolarının yerine koyuyor sonrasında

Polonyalı sarışın kızlara sunuyor o ülkeyi,

o malum dudakları

 

Hiç yaşamamış gibi yapabilmek için

iyi bir yalancı yağmur olmak gerekiyor, sonrası hep baharsız

ya da açılıp kapanan bir köprüye tutunarak unutmayı deniyor

sokak mazgallarının içinde kaybolmayı

bir barın kuytusundaki masa olmayı bile deniyor insan

olmayınca, mecburi bir ayinle kaybediyorsun bekaretini

yani gerçek bir aşk insanın içindeki kutsallığı öldürüyor

ve ben seni orada kirletiyorum, kendimi unutmuşluğumda

tüm edilen yeminlerin bir tanrısızlığı oluyor bu yüzden

 

Suyun içine akan sen miydin

İçindeki hayvanı öldürmeyi başarmış gibi bakıyordun

sesinde cumhuriyetini ilan etmiş yeni bir vatan özgüveni

bir okyanusun şarkı söylemeye başlamış sakinliği üzerinde

tiril tirildi yabancı kalmışlığındı gözlerin gözlerime

en sevdiğim film, en sevdiğim filmin tekrarı, en sevdiğim uzuv

vs. vs…

 

 

 



.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

( Prezervatuar başlıklı yazı Tolga Baş tarafından 5.06.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.