gözlerimin önünde erirken zaman
çocukluğumla beraber süzüldüm
kafesimden
zinhar bir ceviz ağacının
altından topladığım
kabukların kınası duruyor
avuçlarıma
kavanozlara doldurduğum solucanları
toprakla beslerdim
çatı aralarında

adamlar
ayna saklardı
yaka ceplerinde
yiğitliğini beslediği mavran bıyıklarını
gururla seyreltip
tarağının her dokunuşunda
omuzlarını kasarak gülerdi
biraz erken başladığım tütün dumanı
o zamanlar bana
misk-i amberdi

Almanya da on yıl kalmıştı
sepetçi Şaban
melon şapkasında tavuk tüyü
omzunda kasetçalarla gezerdi
hiç unutmam
evinde ateşlik başına astığı
sararmış bir resimde
dilini çıkarmış bir adama
Alamanya başbakanı derdi

gebe kadınların kaynana zulmünde
ağustos güneşi
gerdanında sönerek
karnındaki ceninler
toprağa rızasız düşerdi
nesim-i seher çocukları
güçbelâ annesini emerdi

beddua sesleri yükselirdi evlerden
her akşam
sonra da
aç karnına uykuya zorlanan
göbeği kanlı bebekler
imitasyon ninnilerle kandırılarak
dudaklarının kan kırmızısına bandırırdı
kirli parmaklarını
emzik sanarak

bunca zaman sonra
tebessüm yanağımda eğreti duruyorsa eğer
Yusuf yanaklı olmadığımdan değildir
körük gibi inip kalkıyor göğsüm halâ
lakin
geri zamana beton kalmış
ayak izlerimi silemediğimdendir
 
 
Faruk CİVELEK
( Nesim-i Seher Çocukları başlıklı yazı FarukCİVELEK tarafından 9.05.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.