Anlatmaya en başından başlamalıyım. Gerçek bir sevgi olduğuna inanarak yeni bir hayata merhaba dedim. Yarınların güzelliklerini sunacağına inandım. Kafamdaki tüm olumsuzlukların yerini değiştirdim olumlularıyla ve hatta

Adı konmazlığın adını çoktan koymuş
Bazen acıtsa da bazen de tebessüm ettirmişti
Yaşamaktı adı konulanın, akışına sunmaktı karanlıklarda.
Hissettim… Gideni de kalanı da her an her nefeste...
Yüreğimdeki var oluşsun işte, ötesi yok bunun

diye de haykırmıştım. Sonrasında haykırdım da ne oldu sanki, umutlarımı yeşertmeye çalıştığımın daha ilk günlerinde kayıp bir şehir oldum meçhulde. Boşuna ümit ettiğimi, boşuna beklediğimi anladığımda ertelenmiş bir hayatın hükmünde devam ettiğimi sezdim ve sadece kendimi avuttum.

Gecenin karanlığında kaybolurken defalarca sordum kendime gitmek mi kalmak mı zor diye. Bu sorunun cevabıyla o kadar çok mücadele ettim ki sonrasında doğru olanın, sevdiklerimden vazgeçmeyip burada bir nefes olarak yaşamanın en doğrusu olduğunun kanısına vararak yaşamıma devam ettim.

Sevdiklerim için kendime bir şansı çok görmemeliydim. Pes etmemeli, güçsüz olup kaçmamalıydım yarınlarımdan. Kendi kendime umut tanecikleri serpmeye başladım, ama bu da çok uzun sürmedi ve yetemedim kendime. Bir nefestim belki, ama yetemedim işte. Kendi kabuğumda kavrulamadım.

Çıkmaz sokakların başında yürümeye başladım gece yarılarında. Artık her şey ağırıma gider oldu. Bu yük bana bile ağır gelirken, düşündüm ve karar verdim gecenin sessizliğinde. Sonunda bir gece yarısı herkesi azat ettim. Katran karası bir sessizlikte kendimle savrulmaya başladım dört bir yana. Bu haldeyken bile etrafıma umut tanecikleri dağıtmayı ihmal etmedim. Yüreğimi onlardan esirgemeden savruldum günlerce, gecelerce.

Günden güne içimi acıtan bu derin acıyla suskunlaştım. Tüm sevdiklerimden kaçar oldum. Onların gözlerinin önünde eriyeceğime kendimi yalnızlığa mahkûm ettim. Kimseyi üzemezdim, kimseyi ağlatamazdım. Onlardaki yerim neydi bilemem, ama neysem öyle kalmalıydım yüreklerinde. İyiliğimle, kötülüğümle…

Gecelerde nefes alırken üşümeye başladım. Bu üşüme kendi tercihlerimin sonucuydu. Buna razı olmak zorundaydım, sevdiklerim için. Onları üzmemek için susmalı ve her geçen gün yavaş yavaş uzaklaşmalıydım. O kadar acıydı ki içimde bulunduğum çıkmazlar…
Güçlüydüm ben, kendim başa çıkmalıydım yaşanılanlarla. Düştüğüm yerden tek başıma kalkmayı başarmalıydım. Sevdiklerim buna şahit olmamalılardı. Dedim ya, sevdiklerimi üzemem. Tek derdim sevdiklerimi üzmemek, bu acıyı gözleri önünde yok oluşumla onlara yaşatmamaktı.

Tılsım tanelerimle birlikte karara doğru yaklaşırken bir yürek çıktı karşıma. Gecelerce konuştu benimle, derdime ortak olmaya çalıştı, samimiyetini sundu bana. Yanlışlara sürüklenmemi istemiyordu, ama çekemezdim onu da çıkmaz sokağıma. Üzemezdim onu da tıpkı diğer sevdiklerimi üzemediğim gibi…
Ruhum buradaydı sadece. Tek bir kurşun yetmişti benliğimi öldürmek için. Tek bir ruh yeter miydi bu dünyada mücadele etmeye?

Matem var şehrimde demiştim ve bu mateme şahit oldum sessiz çığlıklarımla. Tek suçum buydu! Yaşamak içimi acıtırken her gün, günden güne yok oluşuma seyirci oldum. İşte buydu Hâkim Bey benim suçum. Söylenebilecek her şeyi söyledim size. Cezama razıyım.
Hâkim’in kararı: Sanığın idama mahkûm edilmesi! ve kalem kırılır.

MELİKE ESENTAŞ
( Mahkeme Kararı başlıklı yazı melike-esent tarafından 8/20/2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.