1
Tekil bir düş mü hayat?
Yoksa içine düşülesi bir tuzak mı?
Yaralı mintanlar var sandığımda
İçimi boşalttığım devasa bir uçurum
ve yankı
Arz eden acının boyumu aştığı kadarım
Aslında yok da bir ederim.
Dikiş tutmuyor sökükler
Ve günbegün büyümekte acılar
Ah, sefil rüzgâr
Sadece sen değilsin üşüten
Ah, yaralı mekânlar yatak döşek
herkes
Hiçliğe mahal verdiği kadar ömür
elbet
Bu da geçecek.
Hoyrat fıtratı mevsimin
Dilemması sessizliğin
Umut ektiğim hüzün tarlam
Bıçkın nidalar suskun
Biçare yürekler sızılı
Sazı da kırık ozanın göğün de en
yüksek
Mertebesine kondu göçmen kuşlar
Fısıltılar dahi dindi
Devasa bir yamada ortak bildik acıyı
Pay ettik nice duayı
Sözcükler nasıl da tükendi.
Taş plak can çekişiyor
Kırık iğnesi can yakıyor
Şarkılar suskun ve nameler
Sessizlik hüküm süren
Yettiği kadar ömür
Sahip de çıkacağız birbirimize
Umut ekelim haydi:
Haydi, bir can daha kurtaralım
Candan çalışan iman eden bizler
Göğü de kotardık mı?
Hazanı da kışı da kovduk mu kapıdan
Nelere meyleder hayat nelere?
Göğün tamburu sustu
Yerde saklı ney de
Nazenin yürekler döküldü bir bir
Döktü yapraklarını solgun gül
Gülümsemek başka mevsime kaldı
Fazlalık yapan duygular sarmaladı
bizleri
Acı ve elem ve hüzün
Delişmen değil artık iç sesim
Dalkavuğu imgelerin
İçerlediğim zaman
Mekânsız ve kıblesiz kaldı nizam
Rabbim
Yâd edilesi mazim
Yakardığımsın
Yandığım kadar yaktığım şiirler
Bir nebze de olsa huzur.
Tek dileği insanların
Kavuşmak özlem duyduklarına
Gidenler gelmese de
Gitmesin artık başkası uzak iklimlere
Seğiren gözü bu yangının
Sektiğim kaldırım taşları
Çok geride kaldı
Gerisin geri kaçmadığım kadar
kendimden
İzbelerde saklı ruhu sakındım
gözümden
Şimdilerde matemdeyim
Mahzun gülüşler beklemede cennette
Bizi çağıran biri var birileri
Çağladığımız kadar çağırdığımız
yürekten
Çatlayan sabır taşı
Afyonlu adeta evren
Başa dönülesi bir film olsaydı keşke
yaşanan
Azat edilesi çok duygu
Firar edilen uyku
Ruhum yaralı
Kurgulu bebek gibi firardayım
Uydusu olduğum kadar kederin
Tutuk dilimden süzülen duaların
Varlığıyla…