“Mümin kişi onu bunu çekiştiren, lanet eden, çirkin işler yapan, edepsiz konuşan, ağzı bozuk kimse değildir.”[1]

İnsan görünüşüyle karşılanır, davranışlarıyla uğurlanır. Toplumda sayılan, sevilen, erdemli bir insan olmanın en önemli yolu zarafet elbisesini giyinmekten geçer. Zarafet; duygu, düşünce ve eylemlerde incelik ve kibarlıktır. Empati dediğimiz duyguyla insanın kendisini başkasının yerine koyarak, kendisine yapılmasını istemediği bir davranışı yapmamanın da ötesinde karşısındakini incitecek davranışlardan kaçınmaktır.

Günümüzde kaba bir ifadeyle “Laf sokmak” dediğimiz bir yaklaşımla yanlış yapan bir insanı yerin dibine geçirecek ifadelerden kaçınmak da zarif insanın özelliklerindendir. Bu bağlamda Hz. Yusuf, Kur'an’da karşımıza zarif bir insan olarak çıkmaktadır.

Kur'an’ı kendisi için hayat rehberi kılan bir insanın Hz. Yusuf’u rol model alması için bu güzel insanın kardeşleriyle olan diyalogunu iyi okuması gerekir. Bildiğimiz gibi abileri Hz. Yusuf’u öldürmek istemiş, kuyuya atmış ve ona küçük yaşlarda çok kaba davranmışlardı. Rabbimi, Hz. Yusuf’a kuyudayken, bu yaptıklarını onlara haber vereceğini vahyetmişti.

İşte o gün Hz. Yusuf’un maliye bakanı, vezir olduğu gündür. Bünyamin’i yanına almak için bir tuzak hazırlayan Hz. Yusuf’un karşısına geçen kardeşleri Bünyamin’in şahsında Yusuf’u da suçlamaktadırlar.

“Bu çalmışsa kardeşi de çalmıştır!”

Laf sokmakla lafı gediğine koymak aynı şeyler değildir. Birinde karşındakini küçük düşürmek için diğerinde ise doğruyu fark ettirmek için söz söylenir. Hz. Yusuf burada kardeşlerini kötüleyecek bir yaklaşımın içine girmemiştir. Onları dinlemeye davam etmiştir. Laf sokarak onların kabalığı kabalıkla karşılık vermemiştir.

Zarafet, kabalığa karşı kibarlığı koruyabilmektir.

Abileri ihtiyaç için üçüncü gelişlerinde içinde bulundukları zorluğu paylaşıp, Allah’ın sevgisine vurgu yapmışlardı. İşte bu aşamada Hz. Yusuf, onları yaptıkları yanlışları düşünmeye sevk edecek sözlerini dile getirir.

“Siz cahilliğiniz yüzünden Yusuf’a ve kardeşine yaptıklarınızı biliyor musunuz?” (Yusuf-89)

Söz gediğine konmuştur. Allah sevgisi kardeşlere zarar vermemeyi gerektirir. Allah sevgisi kardeşi öldürme düşüncesinden insanı uzak tutar. Allah sevgisi, şeytanı kalpten sürgün eder.

Onların hatalarını itiraf etmeleri, yaptıkları yanlışı kabul edip af dilemeleri üzerine Hz. Yusuf, b ize en güzel örnekliğin ne olduğunu gösterir.

“Bugün size kınama yok, Allah, sizi affetsin! O merhametlilerin en merhametlisidir.” ( Yusuf-92)

Kaba sözler, hataları yüze vurup kınamak, aşağılamak, insanın haklıyken haksız duruma düşmesine neden olacak eylemlerdir. Zarafet elbisesini giyinen Hz. Yusuf, kendisini öldürmek için girişimde bulunan abilerini bile affetmiş ve büyüklüğünü zedeleyecek davranıştan kaçınmıştır.

Toplumda böylesine büyük bir erdeme sahip insanlar rol model olduğu zaman, toplumsal değişimin önü iyiliğe doğru açılacaktır. Bu hususta Leo Tzu şöyle demektedir.

“Sözlerdeki incelik güven, düşüncedeki incelik derinlik, duygulardaki incelik sevgi yaratır. Bunlara sahip olan insan ise her zaman kendisini aratır.”

Kur'an bizi aranan insan yapmak için temel ilkeler belirtmektedir.

“Sen Rabbinin yoluna hikmet ve güzel öğütle davet et.” Nahl/125

“Yavrucuğum! Yaptığın iş (iyilik veya kötülük), bir hardal tanesi ağırlığında bile olsa ve bu, bir kayanın içinde veya göklerde yahut yerin derinliklerinde bulunsa, yine de Allah onu (senin karşına) getirir. Doğrusu Allah, en ince işleri görüp bilmektedir ve her şeyden haberdardır.” Lokman/16

“Sınırsız rahmet sahibi, imana erişip dürüst ve erdemli davranışlar ortaya koyanları sevgiyle kuşatacaktır.” Meryem/96

İşte Kur'an, Hz. Musa ve Hz. Harun’un şahsında bizi aranan, zarafet sahibi insan yapmanın temel ilkelerini atmaktadır. Yukarıdaki ayetlerde söz, düşünce ve duygulardaki erdemleri gördük. Şimdi de insan ilişkilerinde neye dikkat edeceğimize bir vurgu yapılmaktadır. İki peygamberi Firavun gibi zalim ve azgın birine gönderirken nasıl davranmaları gerektiğinin altını çiziyor.

“Firavun’a gidin, çünkü o azmıştır. Ona yumuşak söz söyleyin. Belki öğüt alır yahut korkar.” Taha/43-44

Kavli Leyyin’de, yani yumuşak sözde “Sen” dili yerine “Ben” “Biz” dilini görüyoruz. Genel ifadelerle doğrunun dile getirilmesini görüyoruz.  Suçlayıcı, aşağılayıcı ifadeler sözün dinlenmesini engelleyecektir. Bunun için aslında zarafet sahibi insan ilk önce söyleyeceği sözlerinin anlaşılması için bir ortamın, duygu atmosferinin oluşturulması gerektiğini bilir.

Suçlayıcı, incitici, karalayıcı ifadelerin uçuştuğu bir fikir meydanında doğruya ulaşmak mümkün değildir. Çünkü herkes ben egosunu şişirmek için nefes tüketeceği için karşısındakinin ne değinin bir önemi olmayacaktır. Ali Fuat Başgil böyle ortamlarda sert sözlü insan için şu tespiti yapmaktadır.

“Sözlerin tatlı, tavırların zarif olsun.  İnsanın kabası ısıran köpek gibidir, herkes tarafından taşlanır.”

Zarafet eşyaların markasında, makyajlarla süslü yüzde, ihanet yayan sürmeli gözde, küçümseyen endamda, kötü söz söyleyen güzel dudaklarda görünmez. Anlayışlı bir gönülde, duyguları anlayan bir akılda, incitmeyen davranışlarda görünür.

İtalyan moda tasarımcısı Giorgio Armani; “Zarafet göze batmak değil, akılda kalmaktır.” diyerek aslında abartılı çekiciliğin, sadece göze hitap eden güzelliğin incelik olmadığını belirtmektedir. Bizim kültürümüzdeki bir deyim de bunu çağrıştırmaktadır.

“Yüz güzelliğinden usanılır amma huy güzelliğinden usanılmaz.”

Allah sosyal hayatta insanları bir arada tutacak zarafet sahibi insanın özelliklerini şöyle belirtmektedir.

O vakit Allah'tan bir rahmet ile onlara yumuşak davrandın! Şayet sen kaba, katı yürekli olsaydın, hiç şüphesiz, etrafından dağılıp giderlerdi. Şu hâlde onları affet; bağışlanmaları için dua et; iş hakkında onlara danış. Kararını verdiğin zaman da artık Allah'a dayanıp güven. Çünkü Allah, kendisine dayanıp güvenenleri sever.” Al-i İmran/159

Hz. Muhammed (as) Hudeybiye anlaşması sonrası sözlerini dinlemeyen arkadaşlarının tavrına üzülmüş ama onlara kızmamıştır. O anki psikolojilerini anlamaya çalışmıştır. Eşinin uyarısını dikkate alıp, ona göre davranmıştır. Zarafet sahibi insan tepkisel davranışlardan uzak olması gerektiğini bilmelidir.

Anlayışlı olmak, yargılamadan önce anlamaya çalışmak, merhametli, affedici olmak, insanlarla istişare ederek onlara değer verdiğini göstermek, kararlı olmak ve allah2a güvenmek aranan insanların özelliklerindendir.

Buraya kadar zarafet sahibi insanların özelliklerinden bahsettik. Zarafet günümüzde en çok kaybedilen bir erdemdir. Maalesef rol model insanlarımızda da bunu görmek mümkün olmadığı veya hep kötülükler sahnede olduğu için kabalıklar, kavgalar, tartışmalar, cinayetler, tacizler, şiddet içerikli yaklaşımlar daha çok haber oluyor.

Zarafeti reytinge kurban edenler utansın.

Efdalül Beşer bize bu açıdan da en güzel rol model olmaktadır. Onun insanlara yaklaşımı içinde bulundukları psikolojiye göredir. Bize de bu hususta yol göstermektedir.

Bazen bir insanı kazanmak bazen, şerrinden emin olmak, bazen bir yüreğe yol bulmak için kaba davranışlara karşı ölçülü bir yaklaşım sergilemek gerekir. Kötü, sert mizaçlı olduğunu bildiğimiz insana inceliği öğretmek için alttan alıp, değerliymiş hissi verilebilir.

Hz. Ayşe’nin anlattığı bir olay şöyle gelişmiştir. Adamın birisi Hz. Muhammed’in (as) yanına gelmek için izin ister. Hz. Muhammed (as) onu görünce; “Bu adam kabilesinin en kötüsüdür.” der. Ama buna rağmen o adam yanına geldiğinde ona güler yüz gösterip, güzel sözler söyler. Bunu gören Hz. Ayşe şaşkındır. Adam ayrılınca; “Ey Allah’ın peygamberi, adam hakkında kötü sözler söylediniz. Sonra onun yüzüne yumuşak davrandınız.” deyince peygamberimiz şöyle buyurur. “Ayşe! Sen, beni ne zaman işimde aşırı gider gördün? Kıyamet gününde insanların en şerlisi, insanların dünyadayken onun kötü sözünden dolayı onu terk ettikleri, ondan sakındıkları insandır.”[2] Belki de burada Firavun’a sözü yumuşak söyleme emrinin bir tecellisini görmekteyiz.

Kabalığa kabalıkla karşılık vermemek bir zarafet çizgisidir.

Bunun ölçüsünü yazımızın sonunda tartışacağız inşallah. Burada Efendimiz Efdalül Beşer’in (as) bir sözünü daha hatırlayabiliriz.

“Yumuşak davranmayan kimse bütün hayırlardan mahrum kalmıştır.”[3]

Bu yaklaşım inançlı bir insanı zarafet sahibi yapan en önemli bir ölçüdür. İnsanlara, hayvanlara, doğaya karşı ince düşünceli olmak, onlara zarar verecek her türlü davranıştan uzaklaşmaktır. Burada bir ayetin iletişimde dikkat çekici vurgusunun ne kadar değerli olduğuna bakabiliriz.

“Bir tatlı dil ve kusurları bağışlamak, arkasından eziyet gelen sadakadan daha iyidir. Allah hiçbir şeye ihtiyacı olmayandır, yumuşak davranandır.” Bakara/263

Zarafet insanı güzelleştirirken, kabalık onu çirkinleştirir.

Bunun için de cehennemin özelliğini belirtirken Allah’ın peygamberi şöyle buyurur.

“Size cehennemlikleri haber vereyim mi? Bunlar kaba, cimri ve kibirli kimselerdir.”[4]

Aslında benim bu hadisten anladığım şey cehennem ateşi gibi yakıcı olanlardan ve yakıcı olmaktan uzak durmamızın istenmesidir. Ali Fuat Başgil’in dediği gibi “Isıracak köpek olmak” halk tarafından taşlanmayı gerektirecektir. Taşlanamayacak konumda olanlarda zalim olarak bilinir. Zalimin zulmünü ise ateş paklar.

İnsanı “Isıran Köpek” konumuna getiren ve zarafetten yoksun kılan özelliklerin yaygınlaşmasını Yusuf Has Hacip şu beyitleriyle dile getirir.

“Küçükte edep yok uluda bilgi

Kabalık çoğaldı, incelik silindi yitti

Yakınlık varsa eğer yaranmak için

Hani doğru iş yapanlar Hak için”[5]

İlla edep illa edep, diyen Yunus’u hatırlamak bir vefadır. İnsanlar edepten ve bilgiden yoksunlaştıkça kabalıklar artar. Bencilliğin, kibrin, cimriliğin, narsizmin cirit attığı toplumlarda zarafet yaşayacak bir gönül bulamayınca hicret eder. Çünkü bütün kötülüğün kaynağı benlik sevgisidir. İşte burada zarafete b ir ölçü getirecek olursak şunu söyleyebiliriz.

Her şartta, her durumda bize ne yapılırsa yapılsın, nasıl davranılırsa davranılsın ince, kibar olmak ve iyi davranmak zarafet değil zayıflıktır. Nasıl ki tevazunun aşırısı kibir ise, zarafetin aşırısı da zayıflıktır. Keskin dişlerini kişiliğimize, malımıza, canımıza, inancımıza geçirmeye çalışana sessiz kalmak incelik değil acizliktir.

Kaba olmayacağız ama bize kaba davranılmasına da müsaade etmeyeceğiz.

Son olarak Dostoyevski’nin sözünü de bu ölçüye uygunluk açısından paylaşmak isterim:

“Kibar insanların incelikleri tek yanlı olmaz. Karşılıklı yapılmalı; saygı böyle gösterilir. Bir adım o yol vermeli, bir adım da sen.”

Zarafet, giyinen her kişiyi güzelleştiren pahalı ve değerli bir elbisedir. Herkes onu giyinecek kadar zengin değildir.

 

 

 

 

 



[1] Süneni Tirmizi c. 2 sf. 321  Konya Kitapçılık

[2] Sahihi Buhari c. 9 sf. 241 Sağlam Yayınları

[3] Sahihi Müslim c. 8 sf. 58  İrfan yayınevi

[4] Süneni Tirmizi c. 2 sf. 638

[5] Yusuf Has Hacip/ Kutadgu Bilig- beyitler; 6469-6470

( Aşk Zarafet Sahibi Olmaktır başlıklı yazı SeyitAhmetUzun tarafından 6.02.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.