Uslu uysal bir renktim bahşettiği
Tanrının…
Sancılarında yakamozların…
Ah, sessiz çığlığım iç burkan
Bazen suskun bir nakarat
Boyunduruğunda kaderin
Nakşeden dirhem dirhem özlem
Bir cürüm gibi nifak kokak
Küflü nefesinde iblisin
Şerh düştüğüm geceye
Nasıl da yanılgı yüklü bir yangınım
Perde perde yükselir sesi
yalnızlığımın
Anbean kıyama durduğum
Ulusu ağaçların
Çektiğim çile ve yüklendiğim ömür
denen küfe
Yokluğa hezeyan ekleyen
Batılı sözcüklerin
Atıl bir zekâ gibi depreşen
İçimin imgeleri nasır tutan karanlığa
Asla da boyun eğmeden
Eğmeyecek de ruhum
Emre amade olduğum Rabbim
Mekânım meskenim meramım içimde saklı
cennet
Yorgun sözcüklerden sökün eden
heceler
Ünlemi şaşkın bir bilmece
Bense sonsuzluğa vurgun
Ben ki: aşkın katmanlarında saklı bir
rüzgârım
Varsa yoksa eseriyim Huda’nın
Endamlı bir esirim sevgiye düşkün
bukleleri ruhumun
Perçemi doğamın
Katlandığım kadar kıtladığım bir
şeker
Şiir ise içtiğim demli çayım
İçimin kuytularında neşreden bilumum
duygu
Körü körüne yaşamadığım kadar
Hangi kör kuyuysa geceye sadık bir
keder
Mahzun gülüşüm kundaklanan
Bin bir yeis efkârın sunumundan
Sökün eden tek hece ihtiva ettiği
evrenin
Aşkın katları aşkın kıtaları
Katmanları aşkın özlemin rüzgârında
asılı bir dalga gibi
Ruhum ansızın kıyıya vuran
Yüreğimse istiridyede saklı bir
hazine
Kekremsi divane bir yokuş çıktığım
Bir handikapsa ömür neylerim ben yası
yaşı
Yasa bildiğim arındığım tasayı
Elbet saklı tutulası
Allah katından başka yer de yoktur
gideceğim
Endamlı bir kıvılcım ki vuku bulan
ansızın
Sergüzeşt bir yangın aşkın iman
gücüne eşlik eden
Edimlerde saklı edilesi her yemin ve
uğruna ant
İçtiğim hüzün çekmecemden firar eden
milyonlarca dize
Diz dizeyim madem kederimle
Yalnızlığıma ithaf ediyorum bu şiiri
Şiirden öte yüreğimin katları
Her bir dize nasıl da eşlik ederken
merdiveni isli gecenin
Sisine şehrin vurgun olduğum
Görünmez olduğum kadar karartısı
inhisarında gecenin
Devasa bir hüzünle ereceğim hidayetin
eşiğinde saklı güncem
Geçer not almanın özlemi ile
sığındığım en Ulu Mevkie.