Bir rengi olduğunu bilmiyordum ölümün
olsa olsa gri bir sağanak içimin yerleşkesi ve basan karabasanlar şanlı rüyanın
şiarı iken hüznün perdesi nasıl ki inik gözlerime…
Ah, meylettiğim yarınlar:
Telli duvaklı değildi hayaller
Sadece sıradan bir ömür
Dilemişken Tanrı’dan
Bana sonsuzluğu bahşetti
Soluksuz kaldığım her yeni gün her
yeni başlangıç
Tırnaklarım kısa ve küt
Saçlarımda saklı redif dolu bukleler
Şiirin şahikası bir gülüş
Kırlangıç kanatlarında gecenin
Resmettiğim bir temenni ya da sıra
dışı bir dileğin
Bitimsiz nazı ve niyazı ve türküsü.
Hırpaniydi mehtap, bulutların taciz
ateşi
Yıldız vasfımla göz kırptığım boşluk
Hibe ettiğim kıvılcımlar
Aşkla şerh düştüğüm varlığım ve
kaderim
İzahı vardı ya da yok
Bilmez miyim hem ben, gülüşlerin tok
karnına çekilmediğini
Elbet açlıkla terbiye ettiğim bedenim
ve nefsim
Bir zümre ise duygular
Temize geçtiğim günün kare kodu
Okuttuğum yüreğimi kasada
Önsezilerimle diktiğim yasım ve
yaşımın muadili
Kırık olan pencereden kuş bakışı
Süzüldüğüm evrenin katmanları
Hürriyet ve aşk…
Sahi ikisi nasıl da yakışır birbirine
ve nasıl da şıktır
İzdivacı aşkın, özleme tebessüm eden
Cefa dolu ömrün tok sesinde
Esefle adımladığım yolum
İçtimada geçen ömrün tutuklusuyum
mademki
Bir avazda serdiğim hüzün ve mutluluk
Bakaya kalan bir güvercinin
kanatlarına takılı gözlerim
Aklım ve sefasını süremediğim kadar
hayatın…
Dilemması olsa olsa umudun
Raylardaki mevcudiyeti
Bir tren garında hapsolduğum
Biletsiz yolcu olmanın utkusu
Bazen tutulan nutkuma sürdüğüm ruj
gibi
Renklerin ve duyguların istila ettiği
Her hücrem her zerrem
İhtimamla yaşamanın bedeli
Sancılı bir doğumun sönük telaşı
Ölümsüzlüğe nazire eden yürekten
s/üzülen her hece
İhbar ettiğim evrene
Kanıksadığım güne ve ömre
Taziyelerimi sunduğum aşkın
coğrafyası
Ah, nasıl da nasıl da gider gücüme:
Sil baştan sevmek
Şiarım bundan böyle üzülmek…
Bir geçitse aşk
Bir kapalı kutu zihnin dağlarında
saklı o sızı o cümbüş
Körüklü sözcüklerin bindiği otobüs
gibi:
Haydi, ilerleyin baylar bayanlar
demenin türküsü
Bir nakarat yüreğin kundaklandığı
Bir azap yalnızlığın kuraklığı
Bir hece ölçüsü ise yaşamak
Keşfe çıktığım cihanın yaslı taslağı
Dilediğimce seviyordum madem
Delirdiğim kadar da seveceğim kendimi
Kayıtsız şartsız varlığım armağan
olsun şiire
Şiirleri katık bildiğim gecenin yüzü
suyu hürmetine
Kaybolduğumun da ibaresi
Nasıl ki aşk diye şiir diye düştümse
yola
Suskunluğum ve kabullendiğim sırf
aşkın hatırına
Yoksa ben nasıl da gürültüyle
severdim sizi…