Kastamonu Aslanı Şehit Hasan Rıza Paşa / Hain Esat Toptanî Paşa---3. Bölüm
KASTAMONU ASLANI ŞEHİT HASAN
RIZA PAŞA / HAİN ESAT TOPTANÎ PAŞA---3. BÖLÜM ---
Hasan Rıza Paşa ölmeden
önce yerine kimin
geçmesi gerektiği konusunda
herhangi bir şey dememişti
ama Esat Toptanî hakkında
‘’ Aman sakın ! Yüzüne gözüne
bulaştırır.’’ Dediği bilinen
bir şeydi. Buna
rağmen Kolordu Komutanlığı Kurmay başkanı
Abdurrahman Nafiz ve Müstahkem
Mevki kurmay başkanı
Keramettin Bey, Esat Toptanî’den
ordunun başına geçmesini
istediler.
Esat Toptanî her
iki komutandan da aynen Hasan
Rıza’ya sadakatle bağlı
oldukları gibi kendisine
de sadık olacaklarına
dair taahhüt aldıktan
sonra ordunun başına
geçti.
Yapıkan savaşları fazla
uzatmayacağım. Kısaca söylemek
gerekirse Esat Toptanî’nin
üstün sevk ve idaresi
değil ama en
rütbelisinden rütbesiz erine
kadar tüm askerin, Hasan Rıza
Paşa’nın vasiyetine yani ‘’
İşkodra mezarımız olacak
ama utancımız olmayacak ‘’ sözü mucibince canını dişine
takması neticesinde gerek Sırplar
ve gerekse Karadağlılar tüm kuvvetlerinin
üçte birini kaybettiler
ama İşkodra’yı düşürmeleri
mümkün olmuyordu. Türklerin
kayıpları ise Sırp ve
Karadağlıların kayıplarının yedide
bir kadardı.
Bu arada unutmadan: Avusturya
ve İtalya başta
olmak üzere büyük devletler de
devreye girmiş ve
hem Sırplara hem
de Karadağlılara ‘’ Boşuna kan
dökmeyin. Zira şehri
ele geçirseniz de burayı
size bırakmayacağız. Burada
bir Arnavutluk hükumeti
kuracağız ‘’ Diyorlardı. Yani
Sırplar ve Karadağlılar da artık
İşkodra’yı ele geçirmek ile
geçirmemek arasında tereddütteydiler.
Şimdi denilebilir ki
‘’ Hocam ! Her
şey Türklerin lehine
giderken nasıl oldu
da İşkodra’yı düşmana
teslim ettik?’’
Okumaya devam o
zaman...
16 Nisan 1913 tarihinde, İşkodra’nın Güney Cephesi Sırplar tarafından tamamıyla boşaltılmıştı. Boşalttıkları Bölge, dört gün açık kalmıştı. Ancak, 20 Nisan
1913 günü, Bardonyolt Bölgesi’ndeki iki Karadağ tugayı, Göl yoluyla, Boyana
üzerinden Perdiça karşısına gelebilmişti. 'Sırpların çekilmesinden sonra,
Karadağ’ın da durumu çok fenalaşmıştı; Îşkodra’nm zaptı ümidini yitirmişlerdi,
ihtiyar Karadağ Kralı, politik oyunlarla Kale’yi ele geçirmeye çalışıyordu.
Türk tarafında baş gösteren ekmek ve yiyecek sıkıntısı,tifüs
salgını ve ordunun bir hayli yorgun
olması Nikola’yı kalenin
barış yoluyla ele
geçirileceği konusunda ümide
sevk etmişti ama
onu ümitlendiren asıl
husus Esat Toptanî’nin
asıl yüzünü ortaya
koymasıydı.
Esat Toptanî öyle anlaşılıyordu ki
yıllar önce intikam almış olduğu
halde aldığı intikamı yeterli
görmemişti. Ayrıca kendi
kıt beynine göre
büyük oynuyordu: Evet... Madem
ki eninde sonunda
İşkodra da dahil pek
çok Osmanlı toprağında bir Arnavutluk Devleti kurulacaktı
o halde bu
devletin kralı- Bir Arnavut
olarak- niçin kendisi
olmasındı?
Yapılacak şey basitti:
Kaledeki durumu ‘’ Öldük, bittik, mahvolduk.'' diye
yansıtmak...
Askerin tayını yarıya
indirildi önce. Gerçekten
de müthiş bir
yiyecek içecek sıkıntısı
vardı kalede ama yiyecek
tedariki için bütün
yollar açık olduğu
halde bu tedarik
özellikle yapılmıyordu.
Tifüs salgını vardı ama
salgından ölen bir kişi
ise Esat Toptanî on
kişi olarak anlatıyordu.
Ölen asker sayımız
bir ise o
on diyordu.
-Biraz tanıdık geldi
sanırım sizlere de-
Kısaca bu şartlar
dahilinde düşmanla savaşmak
mümkün değildi (!) Ne
yapmak lazımdı? Kaleyi onlara
teslim etmek...
Evet.. Sırplar ve
Karadağlıların Türk direnişinin
maneviyatını kırmak için
herhangi bir şey
yapmasına gerek yoktu. Esat
Toptanî, başında olacağı (!)
bir Arnavut Devleti
hayaliyle her türlü
aleyhte propagandayı
fazlasıyla yapmaktaydı.
Uzatmayalım efendim 22/23 Nisan 1913’de Esat
Toptanî Paşa ile
Karadağ Prensi Danilo
arasında yapılan bir
antlaşma ile İşkodra
Kalesi teslim edildi.
Şimdi denilebilir ki
‘’ Hocam ! Esat
Toptanî’nin bir intikamından
behsetmiştiniz. O neydi?’’
Onu da
anlatayım:
Bu Esat
Toptanî bir Arnavut’tu.
Draç Şehrinde yaşayan
Toptânî aiesine mensuptu
ve bu aile o yörenin
zalim ağalarındandı. Esat
Toptanî ve kardeşi
Gani yüzünden Arnavutlar illallah etmişlerdi.
Sultan II. Abdülhamit bu
iki kardeşi İstanbul’a
getirtti. Bunlardan Esat’a paşa
rütbesi verip Jandarma....
yaparken Gani’yi de
kendisini korumakla görevli
ve Arnavutlardan oluşan
özel muhafız bölüğüne, Arnavut Tahir
Paşa’nın maiyetine yerleştirdi.
Böylece her ikisi de
gözünün önünde olacak
ve Arnavutlar rahat
bir nefes alacaklardı
hem de Hıristiyan
Arnavutlar baş kaldırırsa
bu iki kardeşi
görevlendirip isyanları bastırtacaktı.
İki belalı kardeşten
Gani, İstanbul’a geldikten bir
müddet sonra İstanbul’un
sayılı kabadayılarından oldu. Beyoğlu’nu haraca
kesti resmen. Ancak
aynı dönemde bir başka
paşa oğlu da
kabadayılığa soyunmuştu ki
o devir maalesef
paşaların kabadayılık ( Günümüz tabiriyle
Mafya babası ) oldukları bir
dönemdi. ( Mesela Fehim Paşa
da bunlardan biridir )
Evet, koskoca sadrazam Halil Rıfat
Paşa’nın oğlu da kabadayılığa ve
aynen Gani gibi
hovardalığa soyunmuş olan Cavit
Bey’di Dolayısıyla da
bu ikisinin kapışması
kaçınılmazdı.
Derken efendim bir
gün bir çay
bahçesinde karşılaştılar. Gani Toptanî , sadrazam oğlu
Cavit’e herkesin içinde
dümdüz küfretti. Papucu
pahalı gören Cavit Bey hiç
cevap vermeden mekanı
terk etti ama
içine de dert
olmuştu. Pederi Sadrazam hazretlerine varıp
durumu anlattı.
Sadrazam Halil Rıfat Paşa öteden
beri bu Arnavutlara gıcıktı. Zaman zaman II. Abdülhamit’e onlar
aleyhine raporlar sunuyordu.
Bu sefer oğlu
için huzura çıkıp
şu Gani denen
serserinin haddinin bildirmesini
rica etti. Hatta eleştirdi
padişahı ‘’ Siz Türklerin padişahısınız. Niçin kendinizi bu Arnavutlarla ihata
ediyorsunuz( kuşatıyorsunuz)’’ Dedi. Padişah
ise bu konuda
netti: ‘’ Su testisi su
yolunda kırılır.’’ Diye
cevap verdi.
Bunun üzerine Halil
Rıfat Paşa, oğlunu bu beladan
korumak için bizzat
kendisi kolları sıvadı ve Bursalı Hafız Paşa’ya ‘’ Gani’yi
gebert’’ Emri verdi.
Hafız Paşa, Gani
ile de Cavit
ile arası iyi
görünen biriydi. Ama
arasının en iyi
olduğu kişi Cavit’in
babası Sadrazam Halil Rıfat Paşa idi.
1899 Yılında bir
gün Gani Toptanî, Hafız Paşa ile
karşılaştı. Birlikte Beyoğlu’ndaki
Rumeli Han altında
bir muhallebicide muhallebi yemeye
davet etti.
Muhallebiler yenirken Gani Toptanî birden
tabancasını Hafız Paşanın
ağzına dayadı ve ‘’ Aç
ağzını. Bir kurşun
sıkarsam bakayım ne olacak?’’
dedi. Hafız Paşa
şaşırmıştı. Ava giderken
av olduğunu düşündüğü
bir anda Gani
Toptanî, diğer elinde bulunan
kasedeki muhallebinin eline bulaşması üzerine
tabancasını masaya bırakıp
ellerini silmeye başladı. Aşırı derecede
sarhoştu. Normal zamanda
böyle bir hata
yapmazdı.
Hafız Paşa onun bıraktığı
silahı kaptığı gibi
Gani Toptanî'ye saydırdı kurşunları. Sonra kısa
bir süre İstanbul’da saklandı. Akabinde Yunanistan’a
kaçtı.
İşte bu
olayı hep padişah
II. Abdülhamit’ten bildi Esat
Toptanî. O sebeple de
1899’a kadar sıkı
bir Abdülhamitçi iken
ve dahi 1897
Osmanlı- Yunan savaşında canla
başla mücadele etmiş
iken kardeşinin öldürülmesnden sonra II.Abdülhamit’in düşmanları arasına
girmişti.
Nitekim Abdülhamit’in tahttan
indirilmesinden sonra ‘’
O benim kardeşimi
öldürttü ben de onu tahttan indirdim’’
Dediği söylenir.
Bu arada...
Esat Toptani, kardeşi Gani’nin
ölümüne sebep olan Sadrazam Halil Rıfat
Paşa’dan da intikamını aldı.
Evet... Halil Rıfat paşanın kabadayılık
meraklısı oğlu Cavit, İstanbul Galata
Köprüsü üzerinde Esat
Toptanî’nin fedaisi
İşkodralı Hacı Mustafa
tarafından öldürüldü. Ancak Hacı
Mustafa tüm baskılara
rağmen cinayetin azmettiricisinin Esat Toptanî
olduğunu söylemedi.
Eveeettt. Esat Toptanî’ye siz
de bayağı gıcık
oldunuz değil mi? Merak
ediyorsunuz: ‘’ Bu herife ne
oldu peki? Bunca melaneti
yanına kâr mı
kaldı?’’
Eh o
da yarına kalsın ne
dersiniz?
(
Kastamonu Aslanı Şehit Hasan Rıza Paşa / Hain Esat Toptanî Paşa---3. Bölüm başlıklı yazı
Sami Biber tarafından
9.06.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.