Makale / Araştırma

Eklenme Tarihi : 21.03.2022
Okunma Sayısı : 769
Yorum Sayısı : 7
DÜNYANIN  EN  ÇİRKİN İKİ  KADINI--1. BÖLÜM--


Her ne kadar ‘’Güzellik ve çirkinlik soyut kavramlardır’’, ya da ‘’ İnsanın kalbi güzel olsun, suretin güzelliğinin hiç bir önemi yok’’ Dense de bilhassa kadınların daha güzel görünme çabalarının sonucu olarak doğmuş olan kozmetik, estetik sanayi ve moda denen çılgınlığı göz önüne aldığımızda insanların dillerinin söylediği ile kalplerinin ya da mantıklarının söylediğinin çok farklı olduğu kesin bir gerçektir.

Yahu ben bile bir toplantıya giderken sakal tıraşı oluyorsam, mümkün olduğu kadar daha şık ve temiz kıyafetler giyiyorsam, hiç taramadığım saçlarıma jöleyi basıp elbise fırçası gibi dimdik duran saçlarıma bir şekil vermeye çalışıyorsam hiç kimse bana boşu boşuna ‘’Güzellik önemli değildir’’ demesin.

Haa yürek güzelliği tabii ki mutlaka çok önemlidir. O yüzden değil midir bazı güzel insanlar için ‘’Kalbinin güzelliği yüzüne vurmuş’’ deriz. Ya da tam tersi ‘’ Kalbinin çirkinliği yüzüne vurmuş…’’

Evet..Güzellik soyut bir kavramdır. Mesela dünyanın bayıldığı Penolepe Cruse bana göre hiç de güzel bir kadın değildir.( Biraz ‘’ Kedi ulaşamadığı ciğere murdar dermiş’’ Gibi oldu ama ben pek de güzel bulmam onu gerçekten de ) Ya da Julia Roberts… Hele de Julia Roberts..Koskoca bir ağız, sipsivri bir burun, hiç bir özelliği olmayan gözler, sipsivri bir yüz..Ama gelin görün ki kadında acayip bir çekicilik var. Yani Pretty Woman ( Sanırım tercümesi ‘’Tatlı Kadın’’ oluyor) olması hiç de boşuna değildir. ‘’Al çatalı eline ye’’ cinsinden yani. Gerçekten de çok tatlı bir kadındır tüm çirkinliğine rağmen. ( Aslında her iki kadın da ‘’ Gülen kadın güzeldir’’ Tezini doğruluyor galiba. Çünkü her ikisi de güldüklerinde güller açıyor.)

Dünya güzellik kraliçeliği yarışmaları ne zamandan beri yapılıyor bilmiyorum ama Truva Savaşına bile böyle bir yarışın sonunda Afrodit’in en güzel kadın seçilmesi sebep olmuşsa demek ki çok çok eskilere dayanıyor.

Peki  dünyada  ''Dünyanın  En Çirkin  kadını  Yarışması ''  da  yapıldı  mı?

İşin  doğrusu  ben böyle  bir  yarışmadan  haberdardım  ama  geçen  gün  Sabahat  Karagöz arkadaşımın  face sayfasında  benim  bildiğimden  daha  eski  bir  yarışmanın olduğunu  gördüm  ve  okuduğum  o  yazıyı  biraz  daha  araştırıp  geliştirerek  sizlere  sunuyorum

Evet..  Dünyanın  en  çirkin  kadını  yarışması  da  yapıldı.  

Şimdi  tanıyalım  o  dünyanın  en  çirkin  kadınını.

Adı  Mary  Ann Webster'di.  1874  de  Londra'da  dünyaya  gelmişti.

Eğitimini  tamamlayıp  hemşire  olduğunda   fotoğrafta  da  gördüğünüz  gibi  dünyalar  güzeli  bir  kızdı.

1903  Yılında  bir  çiftçi  olan  Thomas  Bevan  ile  evlendi ve  haliyle  Bevan  soyadını  aldı.   Bu  evlilikten  dört  çocukları  oldu.

Ancak  evlendikten  bir  süre  sonra  kas  ağrıları  başladı  Mary Ann'de.  Ne  olduğunu  anlayıncaya  kadar  da  bir  hayli  zaman  geçti. 

Sonunda  Mary  Ann'ın Akromegali  hastalığına  yakalandığı  tesbit  edildi.  Bu  hastalık  günümüzde  tedavi  edilen  bir  hastalık olsa  da  o  günlerde  çaresi  yoktu.

Mary An  yine  fotoğraflarda  gördüğünüz  gibi şekil  değiştiriyordu.  Özellikle  kemikleri-  yüzü  acaip  bir  şekil  almaya  başlamıştı  ancak  kocası Thomas  delikanlı  adam  çıktı.  Karısı  Marry  Ann'den  bu  zor  zamanında  ayrılmadı.  Onu  hiç  incitmedi. Lakin  sürekli  büyüyen  Mary Ann'in  ölmesi beklenirken  Thomas  evliliklerinin  on  birinci  senesinde  aniden  ölünce  Mary  Ann  dört  çocuğuyla  yalnız  kaldı.

Vücudunun  ve  görüntüsünün  giderek  korkunç  bir  hal  alması  üzerine   hemşirelik  işinden  kovulduğu  gibi  bir  başka  iş de  bulamıyordu  ve  dünyanın  en  medeni(!) devletlerinden  biri  olan  İngiltere  bu  zavallı  kadının  elinden  tutmuyordu.

Mary Ann  bu  zor  şartlar  içinde  tüm  umudunu  yitirip  kendisini  öldürmeyi düşündüğü  günlerde onun  için  bir umut  ışığı  yandı. 

Evet  oldukça  iğrenç  ve  aşağılık  bir  ışıktı  bu  ama  başka  da  çaresi  yoktu.

1919  Yılında  bir  gazetenin  açtığı  Dünyanın  En Çirkin  Kadını  yarışmasına  katıldı.

İlginçtir  bu yarışmaya  250 kadın  katılmıştı.

Mary  Ann.  250  rakibini  eleyerek  Dünyanın  en  çirkin  kadını  oldu  ve  büyük  ödül  olan  parayı   kazandı.  Ancak  bu  para  onu  ve  çocuklarını  sonsuza  kadar  yaşatamazdı.  Öte  taraftan  İngiliz  Kapitalistleri  de  yeni  bir  para  kapısı  bulmuşlardı:  Mary Ann'i  sirklerde  ''  Bir  acayip  mahkuk ''  olarak  diğer  insanlara  sunacaklardı.

Mary Ann  çocukları  için  bu  aşağılık  işi  de  kabul  etti.  Böylece  toplumun  alay  ettiği-  dalga  geçtiği  hatta  hakaret  ettiği bir  varlık  olmakla  beraber  bir  taraftan  ünü  de  arttı.  Nitekim  1920 de  ABD'ni  Coney  adasında  bulunan  Dreamland  Sirki  Mary  Ann'i  kendi  sirklerine  davet  etti.

Mary  Ann  1925'e  kadar  bu  sirkte  gösterile  çıkıp  ABD  halkını  eğlendirdi. 

1925 de  bir  sergi  için  Paris'e  geldiklerinde  beş sene  sonra  Avrupa'ya  tekrar  ayak  basmış  ve  evlatlarını  da  görmüş oldu.

1933  de  hastalığı  artık  had  safhaya  ulaşmıştı  nitekim  o  sene  59  Yaşında  hayata  gözlerini  yumdu.

*****

Gelecek  bölümde  bir  diğer  Dğünyanın  en  çirkin  kadını  olan  Lizzie  velaques'i  ele  alacağım  ve  bu  arada sizler  bir  de  sürprizim  olacak  inşallah.
( Dünyanın En Çirkin İki Kadını--1. Bölüm-- başlıklı yazı Sami Biber tarafından 21.03.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.