Düşlerine kefilim o devasa ölü
cümlelerden esen rüzgâr.
Figanım yansız beyanımda saklı arsız
gölgeler
Aşkın firarı ise içimdeki iklimin
Ah, gözlerinden düşen yaş kadar
Nemlidir kalemim en çok da mabedim.
Bir kelamda doğdu şiir
Bir selamla uğurlandı şair:
Uğur böceğim
Ah, yorgun kanatları sevdiğim
kelebeğin.
Umudum baki, bayım
Hüsrana kilitlenmiş dündeki silik mazim
Matemle yıkarım ruhumu ve şiiri
Azımsandığım ne ki?
Ötelendiğim her minvalde
Tek yönüm tek sevdam
Tıkanan nefesi günün
Geceye hüzün ektiğim;
B/içtiğimse…
Ah, saklıdır Rabbin nezdinde.
Yakamdan düşmeyen şunca kelam
Demlendikçe hazanın bohçasında
Ve bayım, ben Eylül’ün n/esri ve
eseriyim
Göğsümdeki şu sıcaklık
Mevsime ve aşka sadık
Yok mu hele ki o farkındalık?
Ayağımın altına serili yapraklardan
istikamet
Kimine göre içine düştüğüm t/uzak
Gel gör ki yaşamak sadece yaşamak
Layığıyla salındığım her cümleden
dökülen yaprak yaprak.
Ayarı kaydı ömrün
Esefle söylendiğim sadece kendime
söylendiğim.
Arz ettiğimse talebi yoksun
Arz-ı endam eden nice söylem
Bir ben duyarım dediklerimi bir de
Rabbim
Kucağımda ölümsüzlük
Sarmalında hidayetin
Varlığımsa yoksunluk ve o devasa ateş
Addedilen elbet hicret
Denilen sakinlik.
Huzura biat
Sevmek sadece sevmek bunca kötülüğe
inat.
Zemheriler yakındır, bayım
Boy veren her filiz
Belki de sedef kakmalı bir araz
kaldıysa geride
Gerisin geri kaçmıyorum artık
Bilakis
Edindiğim her izlenim
İçime tuttuğum aynadaki yolculuğum
Kimseye de kolay kolay gönül
koymadığım
Aşk ve şiirse Lokman Hekim:
Varlığınıza duacıyım, bayım.
Bir görünen bir görünmeyen hayalseniz
Bilirim de: her an kaybolabilirsiniz.
Lafügüzaf demli serzenişim aslında
kendime
Sizde gördüğüm içimdeki yetimin
mizacıyla
Ben sizi Allah rızası için sevdim.