Düşlerimden vur beni:
Her vur emri verildiğinde sanma ki
Takatim kalmadı
Alıcı kuşlarla güreştiğim o düş
zambakları:
Hani maviden hücrem
Hani yakut gözlerimde pırıltılar esen
Hani göğün katmanlarından taştığım
Aşk bu, azizim
Yollar dağlar tepeler aştığım.
Bir hüzünse minvalim
Asla da sakınmam içinde gezerim
İçtiğim su gibi aziz ol yeter ki
Kutsandığında matem
Devri âlem yapan yüreğimde saklarım
seni
Kirpiklerin mi?
Yoksa esmer teninde gecenin gezinen
özlem mi?
Sancağım, sandalım, kopuk sazımda
saklı kelamım
Bir peri isem yazmaya kadir
Bir meleksem vicdanım kâfi
Bir beşersem başardığım ne mi?
Ziyadesiyle mesudum lakin uyumsuzum
cihana
Meşgulüm de kendimce
Kat çıktığım hidayetin
basamaklarında.
Bir mintandır dizeler uyan üstüme
Bir nizam ki heceler taşıdığım
başımda
Sona gittiğim geri kaçtığım
Seni sevip de kendimle uzlaştığım
Sarmalında aşkın vuku bulan her gece
Semada saklı bir bulut gibi çektiğim
içime:
Buharı sevginin
Bülteni düzenin
Bulandığım ne ki b/ölündümse
parçalara
Balçığa daldığım lakin duacıyım saf
suyun varlığına.
Gönülde saklı hutbeler
Dünden kalan ukdeler
Uğurum, mataram, düş çantam
İçine serildiğim boylu boyunca
pervazında hayatın
Kambersiz düğün olmaz madem
Katık ettiğim her duygu illa ki
yarına özlem.
Ömrün figanıdır her yazdığım
Yolluk bildiğim kâh umut kâh hüzün
Bir yol ki peşine düştüğüm ne ise
içimde saklı.
Acılar saksıda büyüttüğüm
Acındırmam asla açtığım kalp gözüm
Ar bildiğim uğruna ant içtiğim
Arz edilene sunumu yüreğin
Arşı alaya da çıktı çıkalı masalım…