İlahlık elbisesi insanlara oldukça bol gelen bir giysidir. İçine giren veya girdirilenler soytarı kılığında gülünç duruma düşerler. Çünkü insan yaratılışı icabı onun içini, dolduracak özelliklerden, yetkinlikten ve yücelikten yoksundur.
Nemrut kendisini ilah olarak ilan etmiş, “En büyük ilahınız benim” demişti. Ama ne oldu? Öldürür ve diriltirim sözüne karşı “haydi gücün yetiyorsa güneşi batıdan getir bakalım” sözü karşısında insanlığının acziyeti ile karşı karşıya kaldı. Bir sinek ile başa edemeyerek ebedi azap yurduna yolcu oldu.
Ancak bu anlayış sadece zamanın derinliklerinde tarihi bir anekdot olarak kalmadı. Kendilerini modern olarak vasıflandıran insanlar maneviyata karşı cephe alarak dünya cennetini yaşamaya soyundular. Bu soyunmuşluk çıplaklıklarını da kendilerince meşrulaştırdı.”Modern insan gökten zembille inmedi, aksine göğe meydan okudu. Tanrı’nın mutlak irade ve kudretine başkaldırdı, ama kendini mutlaklaştırdı.” (1) Mutlaklık ise kendi kendini yücelterek kendisinin dışındakileri hor ve hakir görmekle sonuçlanan bir süreci izledi.
Kalabalık kitleler, seyirci olmaktan ziyade kendisini ilahlaştıran bir zümre olarak algılanmaya başlandı. Aslında bu şekilde algılanmaya müsait ortamı medya ve seyirciler oluşturdu. Çünkü ünlüleri görmek için birbirini ezen yığınlar sözde bir güneş gibi parlayan ünlü simaların karşısında köleleştirilmiş zavallılar gibi görüldü.
Bu görüntü insan olarak kişiyi kendi kalıplarının dışına çıkartarak, kendini daha farklı görmesine neden olur. Erişilmez, eşsiz ve yüce bir kişiliktir. Bu da yavaş yavaş yeni kişiliğin(!) oluşmasını sağlamaktadır. Kur’an bu konuda şöyle demektedir, “Gerçek şu ki, insan azar. Kendini, kendine yeterli gördüğü için. Kuşkusuz dönüş Rabbinedir.” (Alak/6-8)
İşte geldik can alıcı noktaya. İnsan Rabbine döneceği bilincinden uzaklaştığı zaman yaşamı cennetleştirmenin yollarını arar. Dünya cenneti için çalışır çabalar. Sahip olduğu servet, şöhret, makam ve mevki birçok insanın ulaşmayı arzuladığı noktadır. Ancak bunlar insanın yüreğini rahatlatmamaktadır. Yeni arayışlar içine girer. Ahmet Ümit bunu Beyoğlu Rapsodisi adlı roman kahramanlarından Kenan’ın dilinden şöyle açıklar, “Hakikaten hayatın tadını çıkardım. Biliyorsunuz işte karılar, arabalar, tekneler… Gitmediğim köşe, girmediğim delik, tatmadığım yemek kalmadı şu yeryüzünde. Bir ibneliği denemedim, o da içimden gelmiyor.” Ama yeni heyecan verici arayışların sonucunda ona da uyuşturucu belasına da bulaşan birçok ünlü günümüzde yaşamaktadır. “Hayat islamla dolmadığı veya doldurulmadığı zaman cahili tortular, şeytani iğvalar, şehvani duygular, hevai etkiler yaşamı kirletir ve çürütür.”(2) Son olarak Tarkan ile gündeme gelen ünlü ve uyuşturucu birlikteliği aslında insanların yüreklerinde bir yerlerde bir boşluğun olduğunu göstermektedir.
Acaba uyuşturucu kullanan ünlüler yukarıda değindiğimiz gibi birçok insanın sahip olmayı hayal bile edemedikleri lüks ve ihtişama sahipken neden böylesine insanı yaralayan ve küçülten bir yola başvururlar? Bu sorumuza cevap da Kur’an-dan gelmektedir. “Bilesiniz ki, kalpler ancak Allah'ı anmakla huzur bulur.” (Rad/28)
Allah’tan yüz çevirerek dünyalık bir takım doyumluluklarla tatmin olacağını zannedenler, bu yanılgılarını yaptıkları hayati hatalarla ödemektedirler. Sabah gazetesinin Pazar eki Günaydın’da Serdar Ortaç kendisiyle yapılan bir röportajda şöyle demiştir: “Merdivenleri çıktım çıktım, çıkacak merdiven kalmadı, inişi düşünüyorum. Mesleği en iyi yerinde bitirerek geberip gitmek istiyorum.” Günaydın(07.03.2010)
Aslında böylesine güçlü seslerin ve yetenekli insanların ne geberip gitmelerini ne de unutulmalarını istiyoruz. Kalplerini Allah’ı anmak gibi yüce bir erdemle doldurulması halinde hem kalplerdeki boşluğun giderildiğini hem de yaşamlarına yeni bir soluk geldiğini görecekler. Cat Stevens namı diğer Yusuf İslam o kadar büyük bir şöhretin içindeyken yaşadığı bir kazadan sonraki duygularını şöyle dile getirmiştir. “1976 yılında bir kaza sonrası boğulmak üzere olan Cat Stevens, kendisini kurtarması için Tanrı'ya yalvarmış ve yıllar sonra VH1 kanalında o anı şöyle anlatmıştır: "Oh Tanrım, eğer beni kurtarırsan senin için çalışacağım." Bu ölüme yakın deneyim onun ruh halini değiştirdi. Kardeşi David, kudüste bir camide görüp ve içimi rahatlattı diyerek aldığı Kur'an'ı Cat Stevens'a hediye etti ve Stevens`ın İslamiyete geçişi başlamış oldu. 1977 yılında Müslüman olarak Yusuf İslam adını aldı.”(3)
Ölüm anı gelmeden o anı hissetmek ve ilah değil kul olduğumuzun bilincine vararak sahte cennetlerin uyuşturucularından, hurilerinden, zevk ve eğlencelerinden uzaklaşmak bizleri ebedi mutluluğun kollarında huzura erdirecektir. Yusuf İslam gibi şöhretin merdivenlerindeyken Allah’ı görebilmek ve hayatı O’nunla anlamlandırmak bizleri gerçekten olmamız gereken değere çıkaracaktır. Yani kul insan olma derecesine yükseltecektir.
İslamı hayatımızın merkezine koyduğumuz zaman düşebileceğimiz birçok yanlıştan kurtulabileceğimiz gibi birçok zararlı alışkanlıktan da uzak duracağız. Nihayetinde insan olarak erdemli bir hayatla hem dünyamızı hem de ahiretimiz imar ederek geleceğe umutla bakabileceğizdir.
Ünlü olmak sahip olunan yeteneklerin toplumsal alanda sergilenmesi sonucu, takdir edilerek kişiyi öne çıkartan, gözler önüne seren bir statüdür. Ancak bu yeteneğin insanları ölümsüz kılacağını zannederek her türlü maneviyattan uzaklaşarak bayağılıkların içine dalmak kalbi felç etmektedir. Felce uğramış bir kalp ne istediğini bilemeyecek bir durumda sahibini sürekli olarak sahte cennetlere sürükleyerek onun hem dünyasını hem de ahiretini mahvedecektir.
Kalplerin Allah’ın zikriyle aydınlandığı nice güzel günlere…
1-(Ali Bulaç/ Özgün Duruş/S.26)
2-(Ramazan kayan/Özgün Duruş/S.26)
3-http://tr.wikipedia.org/wiki/Cat_Stevens_%28Yusuf_%C4%B0slam%29
( Ünlüler, Uyuşturucu Ve İslam başlıklı yazı SeyitAhmetUzun tarafından 9.03.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu