Melez bir kentin ıslak caddelerinde,
ne varsa sana dair;
Yağmur olur dökülür şehrin
sokaklarına.
Bende kalmayıp bir başkasına
uzandığın günden beri '
O çok sevdiğin çarşaflarda 'kan
izleri.
Dişlerimi sıkmayıp, duvarları
yumruklamasam, dayanamazdım bu cehenneme.
Soğuk rüzgarlar
üşüyor burun deliklerimde, topuklarımda kırk bir tane iğne.
Yoluna düştüğüm her adımım da
kan revan.
Dünya nazardan sakınıyor seni.
Nedir bu derdim bilmem,
İçimde ölen birşey var 'bilmek
istemem.
Bundan
sonra 'git.
Bende kalacak yerin yok.
Hayır hayır -itme.
Aşkı
haykıran insanlar köşede bucakta sevişirken,
Gözlerinin
içinde güneşin türban taktığına şahit oluyorum
'Sus.
Sana geceleri hediye
etmeyeceğim.
Siyah ve renkler senin olmayacak.
Herkes şunu
iyi biliyor ki; hep ayrı bir rengin olacak.
Saçlarının
savrulmasının ardından , kızaran yüzüne tutunup ısınacak
dünya.
Beynimde şiddeti ile yıkıldığım en büyük
deprem,
Bu günden sonra ' dünün enkazını taşıyacak.
Unutmayacak işte.
Seni hiç
unutmayacak.
Seviştiği geceleri,
Ağladığı
sahilleri,
Islandığı yağmurları,
Ettiği duaları...
Madem ki haram kıldın aşkla
sevişmeyi;
Mihrap olacak, işleyecek damarlarıma zaman.
Aşk'ın
anası avradı 'imansız sayılacak.
Düşüyor gökyüzünden binlerce gece
ve yalnızca senle olduğum gündüzleri özlüyorum ben.
Suskunluğun
ateşi ile rekorlar kitabına girecek gösteriler yaparken, sana olan
hasret kanatıyor etimi.
Şimdilerde kan revan içinde bu
dünya.
Her yer kırmızı, gözlerim ela..
Her tende renk
değiştiren birinci derece öpüşmeler saklıyorum dil
altında.
Kiminle sevişsem duyamıyorum o tatlı yanmaları.
Tüm
renkler alaca bulaca.
Fahişeliğine vasıl olduğum evrende,
Bana
hayatı ve kadınları anlatma.
Bana
masal anlatma.
Çocukluğumda bile beni bu şekilde
uyutamadılar.
Aşk' a tutunup temiz kalan olmadı.
Bu yüzden
kirlendim bende.
Mermileri doldurdular namluya,
Tenime değen
her et parçasında ' bastım tetiğe.
Kurşunlarınla öldüm ve
öldürdüm ' defalarca.
Milyarlarca aşk kırıntısının
katiliyim.
Yitirilmiş ne varsa ömrümde, kazanacaklarım
arasında bir tek seni gördüm.
Nefesini namusum bellediğim
günden sonra ' hiç kimse öpmedi dudaklarımdan.
Çok
seviştim.
Amma senden sonra dokunmadım hiç kimseye.
Sarılmadım,
tutmadım kimsenin ellerinden.
Bedenim yorgun.
Hasret düşmüşüm
üzerime örtünecek bir yorgana.
Kışın ortasında,
Yazın
sıcağında...
Hiç fark etmez ' uzan üzerime...
Boynumu
öp.
Kokla sonra!
Tinsel
dokunuşların tensel temaslarında çarpıldım.
Zaman döküldü
gözlerimden.
'Onlara seni ne çok özlediğimi söylemek
istedim.
Beceremedim.
Meğer ne kadar çok benziyormuş sana
herkes....
Ve meğer, ne kadar yoksun hiç birşeyde!
'Emrah Sağlam
(
Cehennet Senfonisi başlıklı yazı
Emrah Saglam tarafından
24.01.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.