Ben hayatı bekledim.
O sevgilisini alıp gelmiş.

Oturduk kutu kutu pense oynadık.

Ebe kim?

Çanak çömlek patladı.

Sevgilim.

Özledim.

 

Zamanı yitirip yokluğun düştüğünde yastığıma,

Yalnızlığım…

Şarkılar, notalar ve kalem…

Sükûnetin dimağında gülümsemek isterken hayata

Eksikliğinden efkan dolu gözlerim.

Güvercinler yalnızca siyah sevgilim.

Ve gülleri seninle koklayabilmek,

Günah ‘bilirim.

 

İşte bu yüzden sus

Kimse bir şey duymasın.

Kimse bir şey anlamasın.

Devam et gözlerini benden kaçırmaya.

Ve ben senden kaçtığımda bana bakmaya.

Devam et, hiç bir şey olmamış gibi davranmaya.

Elin ayağına karıştığında, nefesin daraldığında

Git gidebildiğin kadar kuytulara.

 

Efkârımı sarmalarım gecelerce.

Kimseye bir şey belli etmem.

Çünkü bu dünya o kadar yoksun ki gök kuşağından.

Tecrübesi yok tonlarca rengi üzerinde taşımaya.

 

Yanımda ay ışığını izleyen her hatun.

Güneş toplayamayacak kadar korkak.

Bu yüzden susuyorum.

Var olan yokluğunu kimse bilmez.

Gecelerce uykusuz kaldığımı, sokaklarda volta atarken yalnızca seni düşündüğümü…

Eğer ağlarsam yalnızca senin için ağlayacağımı

Kimse bilmez, dünya yansa umurumda olmayacağını.

 

Şehri zilal eyleyen dualar saklı dudaklarımda.

Onları ağzımın içinden söküp alacak senken

Onada günah diyorlarsa

Söyleyecek çok şey yok aslında!



( Gök Tuzağı başlıklı yazı Emrah Saglam tarafından 7.10.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.