Gecenin girdabında kelimeler boğulup giderken; adam boşluğa ‘Nur!’ yazabildi sadece... Karanlığın sinesine doğru, sağ işaret parmağıyla çekti harfleri... Gece aydınlandı. ‘Gözün aydın!’ dediler, aydınlığın gözlerine baktı adam. Yürek aydınlandı.

Adamın parmağında gümüş bir yüzük parladı; güllerle işlenmiş bir yüzük.
Adam ilk, boşluğa yazdı yazılacağı... ‘Nur!’
Ve uyandı!

Eskisi gibi değildi hiçbir şey. Etrafına dönüp baktı öylesine.
Gidenlerin ardından kalanların bir bakışı vardır; hani çocuklardan daha mahzun... Tam da öyle bakındı etrafına.

Rüyayla gerçek arasında, rüyalara göçmek isteyen bir adam; çok aydınlık gördüğü bir gerçek rüyanın ardından nasıl bakınırsa hasretle, öyle bakındı. Alacakaranlık duvarlarda yansımalar vardı.
İçi burkuluyordu.

‘Öteler’ dedi bir an, kendi kendine... ‘Burada kimim var ki...’
Kimsesi yoktu. Gözleri öyle yapayalnız bakındı boşluğa. Çaresizce kendisine döndü. Özlüyordu... Gözün beyhude çabasıydı, mahzun aramalar... Gözleri doldu bir an!

Doğruldu. Yürüdü. Pencereyi aralayıp, bir sigara yaktı.
Hava soğuktu. Kar yağmıştı. Bahar uzak, kış çetindi.
Dışarıdan esen soğuk rüzgara doğru nefes nefes tüketti sigarasını. Gözünden süzülen yaş, sakalına değmeden donup kalmıştı.

Çok özlüyordu.
‘Seyyidine... ey teselli...’ diye geçirdi içinden.
‘Nur! Seni hatırlatan herşeyi senin için, seninle sevdim.’



***



Öyle başlar bu kitabın hikayesi.
Mavi bir kubbenin serinliğine doğru, söylendikçe söylene gelen sözler; kalemlerin üzerine yemin edile edile yazılmalıydı, kaderinde yazılmak olan söylenenler.

Yazıldı.

Ne şair hayallerim vardı, gerçeği işaret etmek üzere; ne de katı gerçeği ispat etmek için bir belge vardı elimde.

Hakikat... Yazılan buydu; yalandan ayrıldığı kadarıyla!
Öyle başladı bu kitabın hikâyesi.


***


Kendi yüreğimin şüpheli tarihi, çalıntı hayatlardan koparılan hüzünlerle birleşip de; ölüm ve ayrılıkla hakikat yaklaşınca, AŞK yazıldı.

Bir anlıktı mutluluğu AŞK’ın, kıyamet koparcasına bir sevinçti. O bir anın ardından gelen bin asırlık gam ve kedermiş meğer.

O bir an yitip gittikten hemen sonra yazıldı bu kitap; bin asırlık hüzünlerin içinden çıkarılıp... Bin asırlık hüznün sebebi; o bir andır oysa! O bir anlık sevinci tekrar yakalayamayacak olmanın hüznü…

Daha çok hüzün vardır bu kitapta; bin asrın hatırası olarak...
AŞK-I SAADET...

(BİTİRMEK İÇİN SANCILARI ÇEKİLEN BİR KİTABIN TANITIMINDAN...)
( Aşk-ı Saadet başlıklı yazı Mümin Munis tarafından 7/15/2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu