Çalıntı gülüşlerin her sekantında
asılıdır yalnızlığım, asırlara denk düşen sessizliğimin bir imgenin ışığında
şakıdığı kadar pırıltısıdır içimdeki sonsuz demin hikâyesi…
Bil mukabil, bayım…
Kükreyen sessizliğimi emanet ettim
kalbinize ve içim el vermediği kadar yoldaşımdır rüzgâr.
Askıntı hüznün bakiyesi:
Suskun klimanın yoran sessizliği ve
kimliğim…
Katmanlarında saklıyım hem hayatın
hem hüznün sarmalında tetiklenir kalbim.
Mızrabı kırık bir notayım belki de
bir nokta kadar hiçliğin duvarlarına tırmanırken içimde ahkâm keser sözcükler
ama yetmez yetim yüreğimin marifetleri:
Öznemle kesişir özlem duyduğum
varlığınız bazense bir öfkeye tekabül eder sessiz sedasız kalbimden taşar
varlığınız sözcüklerin albenisinde susarım; hidayetin surelerinde sürüklenirim
ve bodoslama sevmedim ben sizi aşkın hakkaniyeti ve hâkimiyeti ile vurgun yedim
yiyeli vurdumduymaz iklimlerde sekteye uğrar ısrarlı yalnızlığım ve bu aşkın
imkânsızlığında beti benzi atar sözcüklerin…
Çürük düş mahiyetindir sızlayan
ruhumdan sızan yalnızlığın kor nidaları ve süklüm püklüm değildir seyrüseferim
ve ben…
Ah, bu aşka meylettim edeli…
Ederim aşktır.
Kabımdan taşarım.
Olmazın olmazı bir rüyada kilitlenir
yüreğim.
Askıntı rüzgârdan kaçarım kaçamak
değildir bakışlarım ve çakmak çakmak gözlerimden bir bir firar eder yaşlarım…
Yasımı yüklendiğim kadar yaşarım.
Kifayetsizliğimden bentler aşırırım
soluksuz nidalarımda satırlar nasıl da korumdur ve kör noktam ve işte sürgün
edildiğim coğrafyalardan seker kıtalar aşarım: dizelerini dövmeyen şairin
nezdinde dizlerimin bağı çözülürken dizelerimden taşar yüreğimin t/aşkın
suları…
Aşka meyleder yüreğim arpacı kumrusu
gibi düşünür değilim düşünmeden sevdim ben bir kere sizi.
Asası kırıktır yorgun kıblemden
dökülür sözcüklerim ve nasıl da pürü paktır yüreğim göğün metanetini giyinir
yerin dibinden infilak ederim ve arşı alaya çıkar çırpınışlarım.
Suretimde yangın.
Ruhumda sükûn dilerim.
Surlarında şehrin serlerimi de
sırlarımı da emanet ettim ben bir kere size.
Hüznün coğrafyasında yaşarım ama
yetmez…
Hümayunu iken aşkın şiirlerimdir
kolluk kuvveti…
Arkamı kollamam çünkü ben bir kere
inandım size.
Azıktır ruhum.
Azadesiyimdir coşkumun.
Azat edilmeyi temenni etmem evrenden
çünkü ben bu aşka mahkûm olduğum kadar mutlu ve coşkuluyum.
Yırtarım yazdığım şiirleri ve bir
yitim bellerim zamanı ne zamanki uzak düşsem hem sizden hem şiirden ve
nemalandığım kadar acılardan büyür aşkımın açısı ve enginlere kulaç açarım
nasıl ki çağrısıdır şahikanın kanatlarımla sarıp sarmalarım yalnızlığımı.
Temposu dinmez ruhumun.
Afaki bir taşkın değildir hem iç
sesim.
Ayırdında iyinin kötünün dualarımda
saklarım sizi ve ser verip sır vermediğim şiirlerimden sekerim bir bir
hicvederim hüznü hicret bildiğim kadar bu imkânsız aşkı, meylederim yarınlara
bilsem de kaderimin değişmeyeceğini ve sınandığım kadar sinerim karanlığa
sinemde devasa bir hasret simamda oynaşır gölgeler ve kapıdan kovup da bacadan
girer benim sözcüklerim.
Oymakbaşıyım ben aşkın.
Zirvesinde hüzün dağının, zevcesiyim
ölümün.
Zariftir ruhum ve zikrime denk düşen
fikrimle sirayet ederim hayatın girift yollarında bir batında açarım şiir olup
eklem yerlerinde şiirin nidalar ekerim tozlu yollara ve hüzün biçerim en çok da
şiir niyetine sırtımdaki küfedir içinde saklandığım mabedin ve makberin son
yolcusu olmaya meyyal kâh yaşayan ölüyüm kâh doğması an meselesi gün doğumunda
aşkla koşarım ben Rabbime en çok da sizi Allah rızası için sevmişken ve
ayağınıza taş değmesin ki taşlansa da varlığım ben Allah yolunda kâh hüzünle
kâh aşkla taçlandırıldım…