Can sıkıntısında ruhum
damla damla eriyordu. Yerde ruhumun damlalarında bir gölet oluşmuştu. Ne
konuşacak biri, ne gidecek bir yerim vardı. Hal böyle olunca isteksizlik beni
koltuğa mıhlamıştı! Kendi kendime soruyordum. “Bu durumdan nasıl kurtulacağım?”
Eğer insanların benden bir çıkarı olsaydı bütün yolları bana çıkardı!
İnsanların benden bir çıkarı olmadığı için bütün yollar benim için çıkmaz
sokaktı… Nereden mi biliyorum? Cevabı çok basit. Adresi tarif ediyorsam, adresi
bildiğim içindir…
Çoğu zaman diğerleri
gibi olmak isterdim. Neşeleri olan, mutlulukları olan, dertleri olan normal bir
insan olmak isterdim. Bütün dünya su altında kalsa kulaç atardım. Kulaç
atamadığım yerde ise boğulur giderdim… İşte benim için her şey bu kadar basit…
Kime güvendiysem, en
güzel, en saf duygularımın katili oldu! Hayatımda bazı güzel anlar da vardı. Hayatımın
en güzel anları intiharı düşündüğüm anlardı! Biliyordum bu anları asla gerçekle
buluşturamayacaktım! Çünkü anları gerçekle buluşturmak cesaret ister! Cesaret
ruhumdan firar edeli çok zaman oldu! Bende firar ettiği günden sonra hiç
aramadım!
Geçmişte alışmak
istemediğim ne kadar duygu, ne durum varsa bugün hepsinin müptelasıyım! Kâğıt
üzerinde yaşıyordum! Kâğıt üzerinde vardım! Ama gerçekte var mıydım?
Hayat sadece kâğıt
üzerinde yaşansaydı cennet olurdu! Belki de insanlar orayı da cehenneme
çevirmenin bir yolunu bulurdu! Zaten bu çok zor olmazdı!
Zaman…. Ömür….
Hayat… Bir ölüm çıkmazı….
Katili tanıyor olmak,
ölümü de tanıyor olmak anlamına gelir mi?
Yazarın
Sonraki Yazısı