Telaffuzu yok kimi zaman kindar
gölgelerden kaçmaksa uzağa belli ki şarapneller saplanacak yüreğine gezegenin
benim gibi.
Gezginim ben: seyyah düşlerim var
üstü örtülü ve görgülüdür benim hüznüm bazen şakıdığım bazen şakırdadığım
albenisi mi hayatın? O halde anlatmaya başlayayım…
Bir ritim bozukluğu içimdeki v/edanın
ç/ağrısı ve düş mahzeninde nice gömüt saklı terin bilmem kaç fersah
derinliğinde.
Ütülü değil hem duygularım sadece
akıcı sadece yıkıcı sadece beni benden eden.
Rengi soldu eski senenin ve sırtımı
sıvazlıyor Rabbim: artık hangi vakit ise yola düşeceğim artık hangi akit ise
meleklerimin sunumunda niyazım da bitimsiz nazım da ve dahi eklerinden uzaklara
serptiğim yıldız tozları gecenin.
Gece hortladı elbet kolay olmadı eski
seneden ayrı düşmek ki: bayım bayım bayıldığımdan değil sadece az da olsa güzel
anılar biriktirdim kayıp giden senenin eşrafından artık neyse payıma düşen bir
de gözümden düşen.
Saltanatını sürmekte zorlanıyorum
ömrün ama sadığım kaderime aşk doluyum yüce Rabbime ve tevekkül yüklü ve işte
kulağım ezan sesinde en sevdiğimse sabahın rüzgârında uçuşan titrim aşkın
niyazında serptiğim kırıntılar ağaran güne akmayan hüzne ve atıl bir yürekten
fazlası olduğum.
İzafi bir yokuş çıktığım gecenin kör
vakti:
İn cin top oynarken toparlak ayın da
muhabbetine doyum olmuyor hani ve kâh hüzünle kâh umutla dolduğum doyduğum
şimdi hıçkırsam kim duyar ki koca evrende Rabbimden başka?
Son zamanlarda teyakkuzda geçen ömrüm
asla da sebebini bilmediğim.
Ritim bozukluğu gecenin oysaki daha
dün tasfiye ettim emekliye ayırdığım bilumum hayalimi ve kurmaca yüklü hayatlar
değil temenni ettiğim: yine ve yeniden sadece ben uzandığımsa kara deliğin az
evvelinde sızan gün ışığı ve işte ve işte kucakladım ben devasa evreni.
Bilinmezim ben herkes gibi.
Bilinmezim ben öykündüğümse hiç
kimse.
Bilindik ne mi var?
Bilumum duygunun yelpazesinde bazen
sıcakladığım bazen üşüdüğüm.
Mevsimse nezle oldu.
İnsanlarsa tahammülsüz ve bir
yerlerden gelen esinti belli ki cereyanda kaldı sözcüklerim azıcık da kar yağdı
madem ve matem filan da değil yolunu g/özlediğim: umudun seyrinde artan
tevekkülüm ve maneviyatın bana verdiği huzuru da bir Allah’ın kulu çalamazken.
Gönlün radarı kirpiklerim.
Yüreğin talaşı az evvel yırttığım kâğıtlarım.
Bense kayıklar yapıyorum kırptığım kâğıttan
ve sabahı ezanı okunmadan çıkacağım yola.
Kuşlar var evin misafiri.
Kuş gibi yüreğim tek kırıntısı bile
yeterken sevginin.
Azınlıkta olsam da.
Hatta bir başıma kalsam da.
Rengimse az çok pembe belki de az çok
tahmin ettiğim elbet tam teslimiyetim Rabbime ve kulağıma gelen fısıltılar
artık gıybetin dahi ayyuka çıktığı…
Kimim ben kim?
Kimyası bozulmuş bir madde mi?
Kinayeden haz etmeyen sözü özü bir
kelam mı?
Yiten senenin ardından gözyaşı filan
da dökmüyorum hem…
Kırılan kalbime ve kıran ahaliye müteşekkirim
yoksa kendimi bu denli sevemezdim hele ki ulu Rabbim belli işte tek dostum yine
ve sadece Mevla’m akabinde Allah yoluna baş koyduğum kadar Allah dostlarım
sayesinde huzur bulduğum.
Uzağında kaldığım çok şey var çok da
insan ne de olsa tuzağa düşmemek adına arkamı da önümü de kolluyorum ötesinde
biliyorum korunduğumu ve içim rahat deşiyorum yaramı sonra yamalarımı kaşıyorum
kaşağı bildiğim kalem sayesinde tansiyonum normale dönüyor ve gecenin neminden
nemalanıp uyku denen sürecin peşine düşüyorum.
Artık rüyalarıma kimi misafir
edeceksem.
Ve işte yılın ilk günü ve gecesi:
hamt olsun.
Rüzgâra azıcık dindi mi ne bugün?
Kibirli isyan yüklü iblisi ve
müritleri iş başında: ne gam ne gam.
Yanlışımla doğrumla ait olduğum
sadece Rabbim ve içimi bilen ve asla solmayan iyi niyetim ve sevgiye meyyal bir
yolda düşe kalka değil içim huzurla dolu yürüdüğüm.
Geçiştirmeliyim bazı şeyleri bazı
insanları ki haddinden fazla değer verdiğim ve işte değerimi katıyla anladığım:
sakın da kibirli addetmeyin hani beni:
Kolay mı son senelerde kendimle
bitmeyen kavgam elbet yatışacaktı.
Bir rahmetse hüzün.
Bir ihanet ise isyan.
Haşa Rabbim!
Günahlarımla sevaplarımla yaşamak
kadar insan bilmeli iken yaptığı hatanın ne olduğunu.
Sıfır hata mı?
Elbet çok isterdim lakin doğru yolu
nasıl bulur da emin şekilde ilerlerdim ola ki hata yapmayayım…
Yine de isterdim sıfır hata
katsayısını belki sevdiklerim de bu denli acı çekmezdi.
Ve işte merkez-kaç kuvveti ile
kaçışıyorum kendimden ve yakalanıyorum da merkez-kaç kuvvetine ve kuş gibi şakıyorum
ve hırpani bulutlar bana göz kırpıyor.
Ah, ne güzeldir beyaza öykünmek…
Ah, ne güzeldir bir bulut gibi pür-ü
pak olmak…
Daha vaktim var madem daha da beyaz
kılmalıyım evreni ve içimi ve bir içimlik değil benim hoş görüm ve iyi niyetim
ne de olsa yeni yıl pek bir nazlandı kendini sunarken ve işte kendimi
bulduğumun da müjdecisi iken geçen zaman haydi o zaman:
Duygular ve umut fora…
Mutlu yıllar her birinize…
Kambersiz düğün mü olur?
Mutlu yıllar bana da…