Düşlerim var: engelli ve de engele
takılan hiç de içine düşmediğim kadar üstelik.
Bir arayışsa benimki…
Rast geldiğim her kim ise
kimsesizliğimi gideremediğim ve hiçliğimin de alın teri…
Huzuruna çıkıyorum illa ki:
Elbet Rabbimin ve mıntıkamda daim kılıyorum
dileklerimi bazen bir kuşa döndüğüm bazen emeğimin ve alın terimin kuruş
etmediği oysaki kuruşu kuruşuna benim emeğim benim hicretim ve benim kendime
olan uzaklığımı sonunda bitirdiğim.
Yitirdiğim şeyler de var ve bir
lokmada koca dünyamı yutanlar var bense yutkunmuyorum bile ama yudumluyorum ve
nefesimi tutuyorum ve bekliyorum…
Neyi beklediğim önemsiz aslında
insanların gözünde ve benim önem arz eden katıksız yok sayanlara hala dokunmak
adına çünkü içimin neşriyatı bunu buyuran.
Bir insandan ne mi çıkar?
Çok şey çıkar tek insandan hatta tek
sözden de çok şey çıkar.
İstifli duygularım ve imha edemediğim
olumsuzluklar.
Pür neşe olsam da olmuyor.
Hüznümü sersem de sarsam da acılarımı
anne şefkati ile.
İhya edilesi yürekler var mesela
mezara götürecekmişçesine acılarını ama ben acımıyorum kendime ve açıyorum
içimi ve ellerimi.
Yetim başım dik.
Düşe kalka yaşamak da değil benimki
çünkü düşen sözcükler var illa ki eğilip toplamam gereken.
Kimisi umut derken birileri unut diye
haykırırken.
Dünde kalanlar güne sirayet ediyor ve
gün aniden dün oluveriyor bense hala gün yüzü görmek adına…
Görüyorum da aslında üstelik çoğu
insanın göremediğini görüyorum ve işaret ediyorum ve bir mucize bekliyorum
evrenden.
Olmaz mı?
Gerçekler rücu ediyor yalanlarsa
sönmüş balon gibi akıyor ve düşüyor uzay çöplüğüne.
Yakardığım Rabbim ve işte çıkış
noktam.
Bir dostluğun tezahürü illa ki
yüreğimde asla pas tutmayan sevginin iz düşümü ve ben olduğum gibiyim.
Hem mutlu.
Hem hüzünlü.
Saklamadığım kadar duygularımı
saklanıyorum da insanlardan bucak bucak kaçıyorum bir yandan da kimseye
çaktırmadan gülümseyip dokunmak istiyorum yüreklerine.
Her nasılsa o yürekler dokunulmaz.
Oysaki ben sanırdım hayatımın
dokunulmaz olduğunu ve asla gerçek olmuyor istediklerim.
Birileri illa ki haz etmiyor.
Bense hamt ediyorum.
Renkler misal.
Renk körü insanlar ve de aşk körü.
Sadece diliyorum sadece umut ediyorum
üstelik aralıksız.
Ve birilerinin yakasına yapışıp…
Ah, anlatıyorum da anlatıyorum bir
yandan dinlemediklerini fark edip ve…
İşte infilak ettiğim nokta: binlerce
parçaya ayrıldığım.
Sonra yeni bir ‘’ben’’ inşa ediyorum
onca kırıktan ve kırıldığım yerden yeniden ve yeniden kırılıyorum.
Birilerini kırmaktansa başımı kırmak
kolay ve makul geliyor.
Savunduğum kadar sevgiyi.
Avunuyorum da sevdiğim kadar.
Yumuyorum gözlerimi ve işte
savruluyorum.
Bir şeyler var illa ki yoluma çıkan.
Birileri suskunluğa gömülüyor üstelik
en sevdiğim insanlardan bir yanıt beklerken…
Aslında sorduğum bir soru da yok
yekten.
Yoktan var eden Rabbimden istiyorum
birileri beni duysun diye ve işte duymaması gereken kimse başıma üşüşüyor.
Anlatmakla iştigalim bir ömür.
Anlamak adına ter döküyorum.
Her duygum saklı gökyüzünde çünkü ben
bazen bir gök taşına dönüşüyorum ve tam da düşecekken…
Engel olan her ne ya da kim ise.
Engel olamadığım bir iç sesim var
içime dönük yüzüm bir yandan da Rabbime dönük.
Başımı sallıyorum ve başımı
çevirmiyorum dahi.
Çekingen olsam da kabuğumu kırıp illa
ki münazara etmek adına ve kalem devreye girdiği ilk günden beri daha da
büyüyen bir hassasiyetim var belki de haz etmeyenler benden bazen işe
yaramadığımı düşünüp.
Olduğum gibiyim bir ömür.
Yine de yanlış anlamlar yüklüyor
insanlar bana ve kayıt üstüne kayıt yapıyorlar.
Zemherilerde üşüsem ne ki?
Ya da ateş olup yansam.
Mademki ateş düştüğü yeri yakıyor ve
bir hamlede kendimi yere savuruyorum hala içim aydınlık hala gözlerim
ışıldıyor.
Bir kişi dahi uzatsa ya elini.
Ve bir kişi daha.
Tek kişi anlasa beni…
Yetmez ki.
Çünkü yetemediğim kadar insanlara
sevgiyle yetinemiyorum işte.
Dünümü öldürmüş olsam bile güne
sirayet edenler var ve gün de hükmünü yitiriyor.
Mizacımda saklı ne varsa artık.
Onca acı.
Onca dert.
Onca sıkıntı.
Onca umut ve sevgi.
İnancımda saklı her şey ve ayakta
kalmak adına daha çok seviyor olmam da önem arz etmiyor insanların gözünde.
Oysaki ben değerliyim ve buna bir ya
da üç beş kişi karşı gelse bile…
Değerli olduğumu hissettiren bir Güç
saklı madem içimde ve işte gücüm tükense de İlahi Gücün güç verdiği.
Olduğum gibiyim.
Bazen
suskun.
Bazen çığırtkan.
Aslında hep olduğum gibi ta
çocukluğumdan bu yana belki çocuk kalmanın güzelliği ile acı çekiyorum ve
gülüşlerim saklı iken tam da solacakken…
Hiç olmadığı kadar duru ve aynıyım
içimdeki devasa rahmet ve ışık bazen gözlerimi kör etse de…
Kor hecelerden doğduğum da doğru ve
doğru bildiğim her şey adına kanımın son damlasına kadar mücadele edeceğim de
doğru.