1
ADİL ÖZBERK HOCA İLE İLGİLİ ANILARIM
Ahmet AYAZ
Gaziantep Güneş Gazetesi 23.8.2019
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
Adil
Özberk Hocamız 1934 yılında Gaziantep’te doğdu ve Mısırda El-Ezher Üniversitesinden
Mezun oldu. 6 Nisan 1999 tarihinde vefat etti. O’nun ile ilgili anılarımla, O’nu anmak
istedim. Sizlerle paylaşalım diyorum.
31 May
Kış
günleri Adil Hocamız ayda bir veya 2-3 haftada bir öğretmenlerimize balık ziyafeti verirdi. Yemekhanedeki çalışanların
balık temizlediklerini görünce hemen aklıma gelirdi. Anlardım; Yine Adil
Hocamız öğretmenlerimize balık ziyafeti veriyor.
Bir
gün bir komşumuz “Sana bir soru soracağım ama, bu soruyu Adil Hoca da bilemez.
İstersen sor” dedi.. Ben Adil Hocamız bilir dedim. “O zaman bu sorumu
sor. Bakalım bilecek mi “ dedi. Soru “Cennetin kapısında kim odun kırdı? Sonra da Cennete kim gitti? “
dedi. Ben yaho böyle bir şey ben duymadım dedim. “Sen duymamış olabilirsin.
Böyle bir şey var. Olmasa ben sorar mıyım”
dedi. Ben de Adil Hocamıza sorunca, Adil Hocamız hemen “Sana bu soruyu soran
doğru dürüst birisi miydi” deyince, ben Alevi bir İbrahim Amca var. Soruyu soran 0 dedim. O zaman cevabını
kendisi versin dedi. Ben tekrar
gelip İbrahim Amcaya sorduğumda, İbrahim
Amca elini döşüne vurarak, ben sana demiştim. Bu soruyu Adil Hoca da bilemez. Cennetin kapısında odun kırıp. Cennete giden,
emmin emmin dedi. İbrahim Amcanın eşinin adı Cennet imiş. Sen hiç görmedin mi? Benim Cennetin kapısında kış
günleri odun kırdıktan sonra, Cennete gittiğimi dedi.
Bir
gün bir başka bir soruyu da ben sordum. Hocam
namazdan önce aklımda hiçbir kötü şey yoktur. Namaza durunca aklıma bütün
şeytani şeyler geliyor. Bu neden dediğimde,
bana şöyle seslendi. “Bir binaya girdin, bütün odaların kapıları açık ve
odaların içi boş. Odanın birisi kilitli.
O odanın içinde altın ve mücevher dolu. Hırsız bunun hangisine girer dedi. Sen
namaza durdun. Elbette şeytan senin ile meşgul ola ki, seni yoldan çıkara. Sen
namaz öncesi boş duruyorsun, bir hayır
işle uğraşmıyorsun. Şeytanın senin ile ne işi olacak. Sen o anda namaza durdun. İşte o zaman şeytan senin ile muşgul olup seni, namazdan
alıkoymaya çalışır. Sen de aklını başına
devşirip, Şeytanı yenmeye çalışmalısın
diye cevap verdi.
Benim Gaziantep İmam Hatip Lisesinde görev yaptığım yıllarda Prof. Dr.
Ahmet Akgündüz, Mehmet Ali Bulut, Burhan Bozgeyik, Cemal bakır, Ömer İnci,
Bekir Öztekin, Yusuf Subaşı, Mustafa Nogay, Mehmet Öztekin, Cumali Eker, Yahya
Polat, Mehmet Demir Atmalı, Mehmet Gebel, Nurettin Angun, Ahmet Turan, Haydar
Bozdoğan, Mustafa Kursal, Ali Demirci, Hanifi
Nogay, Mustafa Demirci, İsmail Talay gibi bir çok yatılı öğrenciler ile samimiyetimiz vardı. Bunlardan
birisi bir gün şöyle anlatıyordu.
Kur’anı Kerim veya Arapçadan bütünlemeye kalan öğrencileri Adil Özberk
Hocamız imtihan yaklaşınca, yaz tatilinde evinde toplar, ücretsiz ders verirdi. Evine toplandığımızda,
çaylar demlenip önümüze getirilir, meyveler getirilir. Evinde ne varsa
yenilir, içilir. Ondan sonra
bulunduğumuz odanın kapısı kapatılır. Adil Hocamız “Şimdi misafirlik bitti,
ders başladı. Şimdi burası dershane oldu, derse başlıyoruz. Bakın dersi
öğrenmeyen sınıfı geçemez. Ben Adil Hocanın öğrencisi böylemi olur dedirtmem.
Derste dikkat isterim. Öğrenemeyenler
dersi geçemezler “Der ve derse başlardık. Şeklinde anlatırken, bunu anlatan öğrencinin de, benim de gözlerimiz yaşardı.
İkimiz de ağlamaya başladık, hem de çok
duygulandık..
Ben
sosyal Hizmetler İl Müdürlüğünde Şef kadrosunda 11,5 yıl Müdür yardımcısı
konumunda görev yaptım. Bu görevim
icabı da Kolejtepe’de Sosyal Hizmetler
Lojmanında ikamet ettim. Adil Hocamızı
Ömer Özmimar İmam Hatip Lisesine derse gelip giderken O’nu görürdüm. O’nu görünce, sanki mutluluktan uçardım. Adil Özberk Hocamız
oldukça güzel ve temiz giyinirdi.
Mehmet Paşa Camiide vaazını çokça dinledim. Hemen, hemen bütün Cuma
günlerinde. O zamanlar bir ŞEY Gazetesi
yayımlanırdı, bir de TAN Gazetesi. Bu gazetelerde yarı çıplak kadın resimleri
yayımlanırdı. Adil Hocamız, ŞEYTAN okuyanlara
sesleniyorum derdi. Bazı zamanlar,
vaaza başlamadan önce. Çok esprili ve akıllardan çıkmayacak hitap şekli vardı.
Adil Hocamızı bir türlü unutamıyorum. Onu anarken, Ona ve ölmüşlerimize birer
Fatiha okumayı da ihmal etmiyorum. Onun ile beraber Rahmetli Hasan Arslan
Hocamı. Mehmet Bedri İncetahtacı hocamı da hatırlıyorum. Hepsine Allah rahmet
etsin diyorum.