Severek evlenmişlerdi doksan iki yılının bir ekim ayında ve bir yıl kadar sonra her aşkın en kıymetli meyvesi diye tabir edilen bir bebeğin doğum anı gelmiş çatmıştı. Adam ve çok sevdiği eşi hastanenin yolunu tutmuşlardı bir gece önce. Her ne kadar baştan sinir bozucu bir hastane olarak algılanmışsa da, yarın ortaya çıkacak ve aileye katılacak olan bebek sebebi ile bunu dert etmemişlerdi kadın ve eşi...

Sabah erken saat de ameliyata alındı anne, sezaryan ile doğum olacağı daha öncesinde doktor tarafından belirlenmişti. Dede, babaanne, baba adayı, kayın biraderleri maaile hep beraber derin bir sessizlik içinde doğumhanenin kapısında, müjdeli haberi almak için beklemeye başladılar. Daha o zaman sigarayı bırakmamış olan baba adayı, kimseyi dinlemeden fosur fosur peş peşe sigaranın birini söndürüp birini yakıyordu. Doğumhanenin kapısında sigara tüketimine büyük katkı yapmasından dolayı, babaya, daha o tarihte özelleşmemiş olan Tekel'in plaket vermesi bile düşünülebilirdi...

''Hanım bir doğuruyor ben de burada dokuz doğuruyorum, heyooo on tane çocuğumuz oluyor bir seferde'' diye, saçma sapan bir espri yapsam mı yapmasam mı diye düşünürken, aklından da bin bir türlü düşünceler geçiriyordu; haliyle ortada yapılan bir ameliyat vardı. ''Ya narkozcu narkozu fazla verirse, ya fazla kanama olursa, eşinin bayılıp da ayılmaması da vardı işin içinde''

Bir saat kadar sonra nur topu gibi bir oğlan çocuğunun sağlıklı bir şekilde dünyaya geldiği haberi ulaştırılınca doğumhane kapısında bekleyenlere, herkes derin bir oh çekmişti. Önce kendi babasının elini öptü ''Hadi hadi ilk torunun ilk dedeliğin hayırlı olsun'' dedenin de ilk torunu oğlan olunca koltukları bayağı kabarmıştı. ''Eeee erkek adamın erkek torunu olur.'' lafı bir iki dakika havada uçuştu durdu.

Bebeğin babası ve annesi daha öncesinde ultrason cihazında ilk bebeklerinin oğlan olduğunu öğrenince son derece mutlu olmuşlardı. Her ikisi de kavgayı gürültüyü sevmediklerinden oğlumuzun adı ''Barış'' olsun dediler. Tabi ki vatana millete faydalı bir vatandaş olacak çocuk tek isim ile kalamazdı yanına bir de Mehmet'i ekleyiverdiler. Barış Mehmet bu gün yirmi yaşını bitirip yirmi bir yaşına girmek üzere yakında. Rahmetli Barış Manço'yu sevmelerinin de etkisi vardı bu seçimde. Baba yıllar sonra öğrenecekti ki Barış Manço'nun da aslında Barış Mehmet Manço olduğunu. Bu iki Barış Mehmet'in sadece soyadlarında değişiklik vardı. O bizim oğlumuz Barış Mehmet'ti...

( Dokuz Doğurmak başlıklı yazı AhmetZeytinci tarafından 21.05.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.