Karadeniz'in İncisi Trabzon'da bu yıl
ikincisi düzenlenecek olan Ulusal Mıhlama Kongresine katılmak üzere, yurdun
çeşitli yerlerinden bir çok mıhlama uzmanı, mıhlamasever bayan ve erkek
Trabzon'a akın etmişlerdir... Bir hafta sürecek olan İkinci Ulusal Mıhlama
Kongresinde, ülkemizin önemli mıhlama uzmanları bu önemli kongreye sayısız
bildirileri ile renk ve canlılık katacaklardır...
Bundan dört yıl önce Doğu Karadeniz'in
bir başka incisi Artvin'de yapılan Birinci Ulusal Mıhlama Kongresinde
katılımcıların almış olduğu kararların ve sunduğu tebliğlerin daha fazlasının
ve önemlilerinin İkinci Ulusal Mıhlama Kongresinde ortaya koyulacağı
yetkililer, ilgililer ve bilgililer hatta yetkili olmayıp da konu ile ilgisi
hiç olmayan, ancak Karadenizli olanlar tarafından iddia edilmektedir...
Kongreyi idare edecek yönetim
belirlendikten sonra kongre, başkan seçilen kişi tarafından öhö öhö ve de öhö
dendikten sonra açılır... Açılış konuşması başkan tarafından yapılacaktır
haliyle...
Başkan...
- Çok saygıdeğer hemşehrilerim.
Trabzonlular, Samsunlular, Giresunlular, Artvinliler, Rizeliler ve adını es
geçtiğim diğer Karadenizli dostlar. Bu gün burada İkinci Mıhlama Kongresinde
hep bir aradayız. Bize has bir yemek olan mıhlamamıza bazı yerlerde muhlama,
muklama, kuymak ya da guymak da derler, kuymak, guymak ya da muhlama diyenlere
de asla gönül koyup küsemeyiz. Sonuçta hepsi aynı kapıya çıkmaktadır, kapıları
kapatmayalım değil mi ama? Özünde yemek olsa da, aslında hanımlarımızın
maharetli elleri ile adeta bir sanat eserine dönüştürülürken mıhlamamız,
tereyağı, mısır unu, ve o meşhur uzayan çeçil peynirin kullanıldığı gün gibi
aşikardır. Bu vesile ile Karadeniz'in çeşitli yörelerinden bu ikinci kongremize
gelen tüm hemşehrilerimize hoş geldiniz der, kongrenin başarısı için hepinizden
azami gayret beklerim... Sıra ile şimdi konuşmacılara bildirilerini sunmaları
için söz vereceğim...
1.Konuşmacı aşçıdır ve de erkektir...
Seyfettin Bey
- Sevgili hemşehrilerim, canım ciğerim Karadenizliler
kuymağımızın artık patentini almamız ve dünya mutfaklarına açılmamız lazım.
Böyle bir lezzeti dünya üzerinde ki diğer insanlardan da mahrum etmemeliyiz. Bu
meşhur mıhlamamızın yapılışı ve tarifinin İngilizce, Almanca, Fransızca,
İspanyolca, Sanskritçe hatta Japonca ve Çinceye çevrilerek bütün dünya
mutfaklarını süslemesi ne güzel olur diye düşünüyorum sevgili dostlar...
Japonya'da Yasuko ile Misiko, İngiltere'de Jilbert ile Suzanna, Almanya'da
Kristoffer ile Helga, Rusya'da Valeri ile Katerina neden bu zevkten,
kuymağımızdan, mıhlamamızdan mahrum kalsınlar değil mi efendim? Sonra demezler
mi bize ''Madem bu kadar güzel bir damak tadınız vardı da bize niye
tattırmadınız?'' derler billahi... Savaş bilem çıkar...
2.Konuşmacı bayandır ev hanımı Letafet
Hanım
- Arkadaşlar, ben de bir ev hanımı
olarak Seyfettin Beyin düşüncelerini desteklemek ile birlikte dünya
mutfaklarına açılmamız gerektiğine aynen katılıyorum, buna Afrika Kıtasını da
eklememiz gerekir. Hatta gitmişken Eskimolara kutuplara kadar bile gidelim
anasını satayım. Biraz da yapılış şekline gelelim. İlla çeçil peynir katılacak
diye de bir kural yoktur kaymakla da, başka cins peynirler ile de yapılır,
lütfen bu konuda ısrarcı olmayalım, diğer peynirler küser sonra... Ayrıca
hazırlama süresinin yirmi dakika, pişirme süresininde yine yirmi dakika
olduğundan bahsedilmektedir. Bu da havada kalan bir konudur. On dokuz dakika
kırk saniye de pişiren, on yedi dakika yirmi iki saniye de pişirenlere de ses
çıkarmamak ve yerden yere vurmamak gerekir. Pişirirken de ocağın başında türkü
de söylenip çeşitli dualarda okunarak karıştırıldığı takdirde, kuymağımızın
daha lezzetli olacağı büyüklerimizden rivayet olunduğu üzre hepimizin
uygulaması gerekir diye düşünüyorum...
3.Konuşmacı bayandır çalışan bir hanımdır...
Serpil Hanım...
- Ben de çalışan bir bayan olarak
mıhlamanın kaymak ile ya da çeçil peynir ile yapılmasının arasında büyük bir
fark olmadığını düşünüyorum. Sayın Başkan Sayın mıhlama seven hemşehrilerim.
Mıhlamayı tavada karıştırırken kimi zaman tahta kaşık ile kimi zamanda metal
kaşık ile karıştırmanın iyi incelenmesi ve iyi irdelenmesi gerekmektedir. Hatta
tarihin derinliklerinde atalarımız mıhlama yaparken hangi kaşığı kullanmışlar
ona da bakmak lazım gelir... Bir de kaşık ile tavada mıhlamayı karıştırırken
sağdan sola mı, soldan sağa mı çevirmek gerektiğini iyi etüt etmeli...
4.Konuşmacı erkektir çalışmamaktadır,
emekli Tarih Öğretmeni Hasan Bey sadece yiyicidir...
- Sayın başkan sayın mıhlama kongresinin
değerli misafirleri... Damak zevki olan aslan hemşehrilerim. Adı gibidir bizim
bu mıhlamamız. Hiç bilmeyen bir insan bile yediği zaman hemen zevkten bir an da
mıhlanmış gibi olur. En güzel de bunu benim hanım yapar. Ha yok, senin hanımdan
daha güzel benim hanım da yapar diyen varsa ona da hodri meydan derim.
Bilirsiniz hodri meydan Taksim Meydanına benzemez. Er meydanıdır o meydan.
Hanımıma bu konuda sonsuz güvenim vardır. Bizim eve gelip de mıhlama yiyen bir
eş, dost ya da akraba, tekrar ne zaman gelirim diye bizim hanımdan randevu
talep eder hemencecik... Her ne kadar ben yiyici sınıfına girsem de, rüşvet
yemiyoruz, dayak yemiyoruz, kimseden laf yemiyoruz, mıhlama yiyoruz kardeşim...
Büyük Osmanlı Padişahı Fatih Sultan Mehmet Hanın da Trabzon'da bulunduğu
sıralarda muhlamayı çok sevdiği ve sık sık aşçıbaşılara yaptırdığı rivayet
olunmaktadır. Hatta aşçıbaşıları da zaman zaman gaza getirip ''Bana en güzel
muhlamayı yapan aşçıya kızımı vermesem de bir kese altın ile
ödüllendireceğim.'' demiştir...
5.Konuşmacı bayandır, emekli ev
hanımıdır Safinaz Hanım...
- Önce kongremize katılan bütün
arkadaşlarımızı saygıyla selamlıyorum. Mıhlama gibi çok önemli bir yemeğimizi
burada kongremizde güzel güzel tartışıyoruz. Hepinizin bildiği gibi
Karadeniz'in her şehrinde bu mıhlamamız farklı şekillerde yapılmaktadır.
Artvin'de başka, Trabzon'da başka, Rize de başka bu da bizim mıhlamamızın
zenginliğindendir... Sınır kapıları açıldıktan sonra Karadeniz de uzak
diyarlardan mıhlamamızı tatmaya gelen bir dolu yabancı şehirlerimizi ziyaret
etmektedir... Hatta bazıları nasıl yapıldığını öğrenmek için hanımlarımızın
yanında, lokantalarımızda parasız pulsuz aşçılık yapmakta, üste para vermeyi
bile teklif etmektedirler ''Yeter ki mıhlama nasıl yapılıyor öğrenelim.''
diye... Geçenlerde kulağıma geldi bir yerlerden, bu yakın zamanda Rusya Devlet
Başkanı Sayın Vıladimir Putin bizim mıhlamamızı tatmak için Karadeniz'in bir
ilini gayrıresmi olarak, çaktırmadan hanımı ile birlikte ziyaret edecekmiş günü
birliğine... Hanımına da sıkı sıkı tembihlemiş ''Bu mıhlamayı öğrendin
öğrendin, öğrenemedin mi seni boşarım, muhlama yapmasını bilen bir hanım
alırım, sen de vallahi sürüm sürüm sürünürsün.'' demiş. Ben de birilerinden
duydum. Hadi hayırlısı bakalım...
6.Konuşmacı erkektir emeklidir Kadir bey
- Sevgili arkadaşlarım, canım
hemşehrilerim burada ikinci mıhlama yani başka bir deyişle kuymak kongresinde
ne güzel bir birliktelik ile hep bir aradayız. Ben de bir yiyici olarak iyi
yerim, diyeyim yani (Rüşvet değil rüşvet değil) Arkadaşlar hanımınız ya da
kızınız bu kuymağı yaptığı zaman hemen yiyiverin, çabuk tüketilmesi lazım. Hem
atalarımız ne demiş ''Bu günün bu saatin kuymağını yarına bırakma.'' Bazen
hanımlar sonradan öğreniyorlar kuymak yapmasını, onlara öğretenlerin de sabır
ile öğretmeleri gerekir ki nesilden nesle güzel bir biçimde ulaşsın bu
kuymağımız, mıhlamamız... Sonra yiyenler beğenmedi mi bacılarımızı
mıhlamasınlar... Ayrıca muhlama, muklama, muglama, diyenleri de duyuyoruz ki
böyle konuşanlara da sakın sakın ama kızmayın...
7.Konuşmacı Ümit Usta Yemek Kitabı Yazarı
- Herkesi selamlıyorum önce. Bütün
konuşmacıları can kulağı ile dinledim. Zaten benim daha önce yazdığım yemek
kitabı ''Afiyet Olsun Miden Yemekle Gönlün Neşeyle Dolsun.'' adlı yemek
kitabımda da kuymağın yani mıhlamanın tarifi mevcuttur. Bilmeyen hanımlarımızın
da buradan kitabı açıp öğrenmeleri kendilerinin ve kocaları ile çocuklarının
yararınadır. Erkeğin kalbine giden dört şeritli otoban yol midesinden,
karaciğerinden, dalağından, böbreğinden, bir yerlerden geçer işte... Bana tek
tek saydırmayın şimdi... Antiparantez şunu da belirtmeden geçmeyelim. Bir
Karadenizli ile karşılaştığınız zaman ona sakın ''Kuymak yer misin ya da sever
misin?'' diye sormayın. Karadenizli hemşehrilerimiz bu soruya çok
sinirlenmektedirler... Bu da Ümit Usta'nızdan size bir tüyo olsun...
Daha sonra öğle saati yaklaştığından,
kongreye iki saat kadar yemek molası verilir. Tabi ki kongre Mıhlama Kongresi
olduğundan dolayı öğle yemeğinde konuklara mıhlama ile birlikte hamsi tavada
ikram edilecek ve çatal kaşık sesi ile ağız şapırtılarından başkada bir şey
duyulmayacaktır iki saat boyunca...