SEVGİNİN SİHİRLİ DOKUNUŞU

 

     Sevgiyle çoğalır mutluluk. Bir masalda, bir gazelde yahut hayat sahnesinde saklanır sihirli sözler. Bir şiirle coşar sevginin sihirli dokunuşu:

 

 

                       AŞK

   Yaşamın kutsanmasıdır aşk,

   Erdemsiz kalanlara erdem verir de onları temizler

   Şu dünyanın iğrenç kirliliğinden;

   Bir ateştir arındıran altını artıktan,

   Bir bahardır, kış toprağında

   Saflığın bir gül gibi açmasını sağlar…

                           Oscar Wilde

 

 

     MANOLYA KOKULU HİKÂYELER kitabındaki öykülerden seçip beğendiklerimi not aldığım olmuştur. Bir insanın kalbine iyilik, dostluk, mutluluk, sevgi, içtenlik biriktiren satırlarla uzanmak her şeye değer. Gelin sevginin sihirli etkisini ve dokunuşunu bir hikâyede hissedelim:

 

 

SEVGİNİN SİHİRLİ ETKİSİ

 

    “Bir zamanlar üç katlı bir köşke kurulmuş özel okulda ders verdim. Her sabah dokuzda bütün çocuklar ruhen güne hazırlanmak için Büyük Salon’da toplanırlardı. Yaşları üç ile yedi arasında değişen elli üç çocuk renkli çocuk sandalyelerine veya güneş desenli halıya otururdu. Günün şarkısını, meditasyonlarını ve keşiflerini hevesle beklerken yüzleri olumlu düşünce ve duygularla parlıyordu.

     Bir sabah okul müdiresi toplanan çocuklara bir duyuru yaptı: “Bugün zihni, zihinlerinizi anlayabilmek adına önemli bir deney yapacağız.” Elinde birbirinin aynısı iki saksıya dikilmiş sarmaşıklar vardı. “İki tane sarmaşığımız var. Birbirlerine benziyorlar mı?”

        Bütün çocuklar ciddiyetle başlarını salladılar. Ben de başımı salladım çünkü bu durumda ben de bir öğrenci sayılırdım.

     “Bu bitkilere aynı miktarda su ve ışık vereceğiz fakat aynı ilgiyi göstermeyeceğiz. Bir tanesini fazla uğramadığımız mutfağa koyacağız. Diğerini de buraya bırakıp birlikte onlara ne olacağını gözlemleyeceğiz.”

     Müdire saksıların birini salondaki beyaz tahta rafa yerleştirdi. Diğer saksıyı da hep birlikte mutfak tezgâhına bıraktılar. Daha sonra müdire, boncuk gözü çocuk kafilesini tekrar büyük salona götürdü.

     “Önümüzdeki ay her gün bu odadaki çiçek için şarkılar söyleyeceğiz. Ona ne kadar güzel olduğunu ve onu ne kadar sevdiğimizi söyleyeceğiz. Beyinlerimizle ona güzel mesajlar göndereceğiz.”

     Küçüklerden biri ayağa fırladı: “Fakat mutfaktaki çiçeğe ne olacak?”

    Minik parmaklarından biriyle mutfağı işaret ediyordu.

     Müdire öğrencilerine gülümsedi: “Bu deneyde mutfaktaki bitkiyi ‘kontrol’ amaçlı kullanacağız. Bu sizce ne anlama geliyor?”

“Onunla hiç konuşmayacağız?”

“Fısıldamak bile yok.”

“Ona iyi düşüncelerimizi de mi göndermeyeceğiz?”

“Aynen öyle. Sonra ne olacağını göreceğiz.”

 

 

   Dört hafta sonra benim gözlerim de çocuklarınki gibi şaşkınlıkla büyümüştü. Mutfaktaki bitki sıska ve hasta görünüşlüydü, pek büyüdüğü de söylenemezdi. Oysa Büyük Salon’da şarkılar ve iyi düşüncelerle kundaklanan bitki üç katına çıkmış, enerjiyle titreyen siyah, etli yaprakları kocaman olmuştu.

 

     Deneyi doğrulamak –ve diğer çiçeğin ölmesinden korkan yumuşak kalpli öğrencilerin gözyaşlarını silmek için- mutfakta yalnız kalan sarmaşık da Büyük Salon’a getirildi.

     Üç hafta içinde ikinci sarmaşık birinci sarmaşığa yetişmişti. Dört hafta sonra ise ikisini birbirinden ayırmak mümkün değildi.

     Bu ders içime işledi ve hep aklımdadır:

    - Her canlı büyümek için sevgiye ihtiyaç duyar.”

 

 

     Kokulu bir kitaptan seçip aktardığım yazıydı. Sizlerin de gönlünde sevgi kokulu gül demeti bıraksın istedim. Hiç pirinç deneyi yaptınız mı? Yahut çocukken ‘Hayat Bilgisi’ adlı dersinizde pamukta büyüttüğünüz fasulye deneyini sınıfça yaptınız mı? Eminim ki her çocuk fasulye deneyini yapmıştır. Karanlık bir ortamda pamuğu nemlendirip de birkaç adet kuru fasulyenin çıkmasını sabırla beklemiştik hani. Sonra minik filizler verince pamuktan kurtuldu fasulyemiz ve onu güneş görmesi için camın önüne alıp sınıfta sırayla suladık belki de. Sonra da her gün gözlemlediklerimizi bu deneyde rapor tutup dosya hâlinde sınıf öğretmenimize verdik. Fasulye deneyini hem okulda hem de kendim yaptığımı iyi hatırlıyorum, bir de pamuk içine nohudu ıslayıp denemiştim. İnsan da böyledir aslında. Bir bitki nasıl ki günışığı ve su ile can buluyorsa, insan da sevgi ve muhabbetle güçlenir.

 

     İnanın ki iyi ve kötü sözlerden, muhabbet ortamından ev bitkilerimiz de etkilenir. Üniversite dönemimde plâstik ve ağzı kapalı iki ayrı şişenin yarısına kadar su doldurup içine pirinç taneleri koymuştum. Sonra şişenin etiketini iyi ve kötü diye ayırıp işaretledim. Pirinç şişesinin birinin suyuna iyi sözler, dilekler söyledim. Diğer şişeye de kötü sözler söyledim, tabii asla küfür yoktu içinde. Bir hafta on gün aralıksız, gün içinde evde olunca onlarla bu oyunu oynadım. “Sen güzelsin, süpersin, seni seviyorum, özelsin, hoşsun, gözbebeğimsin, bir tanemsin, bebeğim….” deyip iyi sözlerle övdüğüm ve içine dua üflediğim şişenin suyu aynı renkte ve duru kaldı, sanki bana biraz da güzel kokuyormuş gibi geldi. “Çok çirkinsin, berbat şey, seni sevmiyorum, kötüsün, sevimsizsin, iyi değilsin….” dediğim ve yüzümü somurtarak kötü kelimeler sunduğum diğer şişenin pirinçli suda biriken rengi de sarardı ve hafiften hoş olmayan koku oluşturdu. Anladım ki; iyi ve kötü kelime ve sözler sadece insan ve hayvanları değil, bitkileri bile etkileyebiliyormuş.

     Benimkisi sadece bir oyundu. Bunu bir insan üzerinde deneyip kalp kırmaktansa yiyeceklerde ve bitkilerde denemek daha mantıklıdır. Bir yazıda okuyunca ben de deney yaparak uygulamaya geçmek istedim. Hayat da böyledir. Ne kırmaya ne de bir kalbi üzüp yaralamaya değer, boş işlere harcamaya ise hiç değmez. İki gram sözde, bir anlık gülüşte, sihirli ellerde gizlidir yaşam. Sevginin sihirli dokunuşları gamzenizde açsın ve iyilikler yüreğinize sımsıkı tutunup güneş olsun.

( Sevginin Sihirli Dokunuşu başlıklı yazı KONUK YAZAR tarafından 8.12.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.