Öyle sıradan bir pazar günü, haliyle geç de kalkıyor insan. Kahvaltı saat onu onbiri buluyor. Bulsun sakıncası yok. Garibanın kahvaltısı nasıl olur, zeytin peynir, beş on çeşit bal, kaymak, kuş sütü sekiz on çeşit, değişik değişik kuşların tabi ki... Şaka şaka, ne bal kaymak ne de kuş sütü, zeytin, peynir bir de yumurta neyimize yetmiyor. Bunların içinde zeytini çok severim. Soy adımızdan da belli değil mi zaten? Sade ben mi seviyorum? Çoluk çocuk, hanım, hepimiz de zeytinci olduğumuzdan, hepimizde bayılırız yani diyeyim...


O simsiyah zeytinler benim hanımın kömür gözleri gibi, sofrada ''Beni ye beni ye'' diye bas bas bağırırlar hepimize, biz de kayıtsız kalamayız ''Hay hay'' diyerek girişiriz zeytinlere... Bir tabak biter de sonra hanım yine takviye kuvvet getirir buzdolabından. Ben biraz hızlı yerim, çekirdeklerini de rastgele her yere koyarım. Tabi bu seferde hanımda şalterler atar, ne dese haklı kadın. ''A Kocam şu zeytinlerin çekirdeklerini tabağının kenarına koysan da bana eziyet etmesen nasıl olur?'' Olmaya olur da huyum kurusun işte... ''Tamam bir daha ki sefere söz tabağın içine atacağım canımın içi.'' Hanım bu hiç inanası gelmez. ''Hiç zannetmiyorum ama çalışırsan başarırsın gibi Ahmet.'' Tembellik mi, umursamazlık mı yoksa, ne sayarsanız sayın... ''Ya hayatım ben koyuyorum tabağa zibidi çekirdekler oradan firar ediyor, özgürlüğüne düşkün çekirdekler bunlar herhalde. Sıçrayıp dışarıya gidiyorlar.'' Kakara ve kikiri gülüşmeleri sonrasında...


Bazen de yutarım zeytinin çekirdeklerini ancak duyduğuma göre çok da faydalı bir şeymiş, zeytin çekirdeklerini yutmak. Mide yanmalarını azaltıyormuş en başta, sonrada kabızlık çekiyorsanız eğer ona da çok faydası varmış, benden söylemesi, paniğe kapılmayın yani zeytin çekirdeğini yutunca. Zeytinciyiz ya bunları da bilelim artık...


Bazen de kahvaltıda iki zeytin çekirdeğini kale yapıp üçüncü zeytin çekirdeğini aralarından geçirmeye çalışırken, hanımdan da fırçayı yiyorum. Hayır kabahat ben de değil ki zeytin çekirdeklerinde, gidiyor ya balın içine ya da reçelin içine düşüyor. Hiç mi düşecek yer bulamadınız sanki?


Kimi zamanda markete gittiğimde zeytin almaya espri olsun diye ''Ben Ahmet Zeytinci zeytinlerinizi güzel mi?'' diye espri yaparım, onlarda beni zeytin üreticisi filan zannederler. ''Buyur Ağabey sen öyleyse anlarsın iyi zeytinden.'' diye tezgahta kaç çeşit zeytinleri varsa tattırırlar bana. Halbuki alakası yok, zamanında bizim dede öyle uygun görmüş soyadımızı zeytinci olmuş.


Öyle de çeşit çeşit ki bu zeytinler. Yeşili var siyahı var, hafif sarıya çalanı var. Ben en çok gözlerim gibi siyah olanları seviyorum. Bazen de topluca oturduk mu sabah kahvaltısında sofraya, ben, hanım, oğlan, kız, zeytin yeme yarışması yaparız. Yiyen koyar önüne çekirdeklerini, sonra da tabak bitince sayarız, bakarız kim çok yemiş, kimin önünde çok çekirdek var ise ona ödül veririz. Ödül dediysem, öyle para pul değil canım, gider yanaklarından öperiz o çok yiyenin... Zeytinin yağı da diğer yağlara nazaran daha sağlıklıdır bilen bilir... Zeytincinin evinde zeytin eksik olur mu hiç? Siz de sıkça yemeye çalışın, sonra bana dua edersiniz... 

( Zeytin Çekirdekleri başlıklı yazı AhmetZeytinci tarafından 24.10.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.