Hayvanları seven de var sevmeyende,
bendeniz sevenler takımın dahil olduğum için kendimi her zaman bahtiyar
hissetmişimdir... Kedi cinsi de köpek cinsi de beni çok seveler, Ahmet ağabey derler
de başka bir şey demezler, yok yok onu da demezler de ben uydurdum... Nasıl
konuşsun ki kedi köpek biraderler, amaan işte hayvanatlar diyecektim... İnanır
mısınız, beni gittiğim banka şubesine kadar takip edip kapıda bekleyen sokak
köpeği bile var. Yok vallahi ben demiyorum, cebimde para var gel korumam ol
diye, öyle tin tin tin geliyor peşimden...
Eve hayvan alalım mı almayalım mı
tartışması bizim çocuklar büyüyünce iyi alevlendi. Kızım ve oğlum köpek de
köpek illa diye tutturdular. Bendeniz kedilerden yana kullanıyorum oyumu. Kedi
olmazsa kuş da olabilir diye de antiparantez bir düşüncem var... Bizim hanım da
ne kedi istiyor ev de ne de it, ay it mi dedim, köpek işte anlayın. Kuşa bir
derece, az da olsa sıcak bakıyor onu da kafesten çıkartmamak kaydı ile... Ben
de acırım haline kuşun tabiatı ile hapis hayatı yaşayacak kuş kafeste. Arada
çıkarmak da lazım, hanım da ''Her yere pisliyor altını da bağlayamayacağımıza
göre kafes de kafes illa'' diyor. Ben onun ardı sıra gezer bilumum büyük ve
küçük abdestlerini temizlerim Hanım diyorum, oralı olmuyor. Durun canım, durun,
daha almadık. Bunlar ev de aramızda geçen tartışmalar sadece birbirimizi
üzmeden, kırmadan, dökmeden...
Köpeğin en zor tarafı, her sabah her
akşam tuvalet ihtiyacı için dışarı çıkartacaksınız bir kere. Aldık mı baştan
benim oğlan ile kız bir hevesle yapar o işi, sonrasında ihale bana ve hanım
kalır, arkadaşlarımdan biliyorum, hep böyle oluyor. ''Ama babaaaaaaaaaa dersim
vaaaaaaaaar.'' dedi mi çocuklar siz de yelkenleri suya indiriyorsunuz,
isterseniz indirmeyin indirtiyorlar... Onlar dersim var dedi mi ben de sinirden
kendimi yiyorum ve ''Dersini almış da ediyoooor ezbeeeeeer '' türküsünü
mırıldanıyorum istemeye istemeye ya da isteye isteye hiç fark etmiyor. Sonuçta
paşa paşa dışarı çıkarıp da gezdiriyoruz kuçu kuçu arkadaşları...
Kedileri ben çok severim, hiç de onlara
nankör gözü ile bakmam. Hayvana eziyet edersen hangi hayvan olursa olsun seni
tırmalar veya ısırır içgüdüsel olarak yapar bunu. Benim iş yerinde baktığım
onlarca kedi köpek var şu an da bile... Haşır neşir oluruz onlar ile durmadan.
Çocuklara diyorum eve kedi alalım diye, ne hanım ne de çocuklar istemiyorlar.
Oturduğumuz semtte köpek besleyen çok olduğu için ona özenip köpek
istiyorlar...
Ben atları da çok severim, çok asil ve
duygulu hayvanlardır lakin at beslememiz için hem çok zengin olmamız hem de
çiftlik gibi bir arazimizin olması lazım, o da bizlerde yok. Ancak atları,
yakınlarda ki Atlı Spor kulübüne gidip de sevebiliyoruz. Değişik bir kumar olan
at yarışını da hiç sevmiyorum ayrıca onu da belirteyim antiparantez...
Yok, yok biz böyle anlaşamayacağız, en
iyisi mi eve bakmak için hayvan alırken, üçünü birden hem kedi, hem köpek hem
de kuş almak. İyi de kedi kuşu yerse, köpek de kediyi tepeler ise, ben de
köpeği kulağından tutup dışarı atarım, bir an da üç hayvandan da olabiliriz...
Hem hayvanlara yazık olur hem de verdiğimiz paralar buhar olup uçup gider...
Geçenlerde oğlumun arkadaşlarından biri İguana besliyordu gördüm. En iyisi eve
iguana mı alsak ya da biraz daha büyüğü yavru timsah filan o da olur bak. İyi
de onları nasıl gezdiririz ki dışarı da? Tasma mı takmalı iguana ya da timsaha?
Bizi timsah ya da iguana gezdirirken görenlerde, kafayı yemiş bunlar herhalde
diyebilirler.. Dışarı çıkarmadan beslemeye kalksak, bu sefer de büyüyünce iyice
kızar, kızar da hepimizi yer billahi, b.... yoluna gitti niyazi oluruz bizler
de...