Nidalarını duymadığım
nefsin kopyasında bilumum cümle. Sakıncaları asla hayra alamet değil yine de
sanrıların makbulü ölüm bildiğim gecenin karasına istifra eden gölgesiz sükûnetim
mi yoksa d/evrildiğim adını da anmadığım ama her nasılsa malum olmasına da ket
vuramadığım.
Üzünçlermiş hayli
doğurgan ben ise batıl bir notayım si’den sonra, dünyanın yedi harikasına ekli
bir sevinç belki de eninde sonunda vakıf olacağım yine de yüzü suyu hürmetine
eksenin bir bir de çalarken peşi sıra: Önce ektiklerim ama biçemeyeceğimin
farkındalığında derken ardı ardına rest çektiğim aklın melekeleri.
Soytarı imiş tüm
sanrılarım ve hüküm verdiği iç sesin de hayli sıkılgan suretine ekip de
verimsiz bir tarla bellediğim aşk’ın kırsalında devingen mahiyette de soy
kırımı yaşanan evren.
Kardeşin kardeşi
öldürdüğü, bir babanın evladına en hoyrat dokunuşu ve adını bilmediğimiz
kadınların bir anda üne kavuştuğu ana haber bültenleri. Oysaki hepsi de meşru
müdafaadan kelepçelenmekten kurtulmuşken… Bir eşin telaffuz etmekten imtina
edeceği en aykırı suç’a çarptırılmışken kadın hele ki o can pazarında sahip
çıkmaksa ırzına namusuna ve gölgelendikçe bakir mutluluk sefil bir rütbeye
doğru tırmanırken insanlık…
Yorgunluk ne kelime ki
hakkım da yok.
Susmak ise biçilen
kılıf hele ki kadınsan.
Aşka rağbet etmektense
paraya tapan engin bir nüfus ve edilgen bir hüviyete haiz olmak adına, deli bir
coşkuyla aşk, pazara düşmüşken…
Sahi, çok mu oldu ben
uyuyalı da kambersiz düğün misali tüm eşrafım çizmiş hegemonyanın ve para denen
zıkkımın haritasını?
Uyanmayı ben mi
istedim, deme hakkım bile yok iken…
Yoksunluğumu dile
getirmekten imtina edip sivri dilini makberin sadece Hakk’ın nezdinde görücüye
çıkacağımız can pazarı belli ki mürşidimiz de kayıp belki de yoksunluğun
devingen kıyımına sahip çıkmaktansa sahipsizliğimizi saklı tutuyoruz.
Andan kopmak bu olsa
gerek ve sığınmak hangi yürekse eksen bildiği yine kayıp bir rotada
kaybolmamayı dilediği.
Suret-i kati sınırsız
bir iklim biraz da kayıp tınısına meftun yine havsalası almazken insanın
dokunaklı bir terennüm bile görmezden gelinirken ve için için kanayan yaraların
son kullanma tarihi geçmiş o bedenden kaçışı mümkün sınırlarda rest çekmişse
kadere.
İsraf edilesi yine de
boykot etmekten kaçındığımız ve sınırlı bir yürekte sahip olamadığımız o sevgi
katsayısı: çoğalmasını bekleyip de köreldiğimiz, aşk bilip yolumuz şehvete
düşmüşken ve insanlığın kayıp ırkını Tanrı bile lanetlerken.
Katıksız ihtilallar
yapmak istiyorum ve bata çıka yürümektense en derine gömülmek ki razı olduğum
kabir azabı bile saygın bir mertebedir dünyada asılı kaldığım o katmanda bir
zerre kadar yoksun ve bir o kadar tutkun sevgiye, aşka.
Irgat notalar dahi
muzdarip iken neşeden hele ki antika piyanonun bozuk akorduna tünemişken sayısız
melodi akla zarar doğrusu sahipsizlik tescillenirken yine de sakındığımız göze
parmak sokmak kadar da anlamsız bir tahakküm bir gönülden bir gönle yelken
açmaktansa nefrete ve yalana konuşlu döngü.
Sırsız bir gecede
sınırlı bir hüviyette ve sırra kadem basan gönülsüz boş vermişliklerin müridi
iken saf ve kutsal yanımız. Sahicilikten uzak oysa demektense kabullenmek
riyayı ve tınısını görmezden gelip ebediyen susmaya mahkûm ki rencide edilesi
bir telaffuz yine bakir bir gönlün sunumunda tutuşan istihbaratı akla zarar
mahiyette iken bir sureye sığdırdığımız koca bir ömür.
Dirayet sınandıkça ve
akıl yetmez oldu mu hükmeden duygu coğrafyasına hangi saklı hezimeti isyan
belleyip de rötuşlayacaksınız anlamsızlık iken toz konduramadığınız ve biraz da
izafi iken görkemi hayatsa duyumsadığınızdan da çok öte belki de terk etmeye
yeltenip bir tufana kapılmak iken kaçınılmaz her ne kadar dokunulmazlığını
yitirmekten kaçınmayacak onca insanı Tanrı bile azat edip çıkarmışken
nüfusundan.