İfrata kaçan
hegemonyası devrik bir cümlenin taarruz bildiği duyarsız bir iklimden damlayan:
Kan gibi.
Su gibi çağlayan.
Akıp da yolunu bulmaya
muktedir.
Dirlik adına tüm kaygı
ve alabildiğine huzur yüklenip çekilmek bir köşeye ki mabet bellediğimiz ama
ısrarla yağmalanmaya mahkûm öte yandan.
Sarı benizli adam ve
kadınların çaldığı çocukluğun isyanı mı yoksa meziyet belleyip korumakla
mükellef tutulmamız gerekirken ısrarla büyümeye namzet…
Kırıklarını aldırabiliyor
muyuz isyanların ve pür-dikkat kesilmiş neyi kurguluyoruz-ki kurcalamanın
ilintisi aslında muhatap olduğumuz-ve kirli bir sefer tasında biriken o tortuyu
muteber bir ihtimamla yalıtma çabası ile neye muktedir olmadığımızın
muhasebesini yapmadan yaftaladıklarımız.
Güvenç odaklı ama
rahvan bir kıyıda dökümünü tuttuğumuz.
Sıra dışı olmaya aday
yine sıradanlığın izlek bildiği o sayfaya yığdığımız nice nitelik. Öznel
dokunuşlarına vakıf iken evrenin ve kayan bir zeminde narin bir ıslıkla
çalakalem yaşamak yine yaşadığımıza dair en ufak ipucu olmadan bir gölgeye
serdiğimiz benliğimizden arda kalan…
Belirteçler hayli
dokunaklı bir tınıda: Bir var bir yok dercesine tayin ettiğimiz o yönergede
asılı bir tutanak kadar da kayıtların intizarında ama gölgelenmiş bir dışa
vurum ve kanmaya müsait bir güncede adımladığım/ız her an’ı yine dökmekten uzak
duramadığım/ız bir miladın da refleks bellediği vurucu bir im yine hayatın
şakıyan isyanına derli toplu bir pekiştireç ile dokunmaktan mutluluk duyduğum/uz.
Mutlak sevinçlerin
istilası belki de akan vicdandan.
Çakıl taşı bir düzenek
adımlamaktan yorgun düşüp gerisin geri kaçtığımız.
Haydan gelen huya gider
misali bir önergede saf kan yalıtılmışlığın gözden ırak devinimi yine de hoşnut
kalmak ve baş koymak aymazlığın da aykırılığında hangi hutbe ise yüreğe
doladığımız.
Bir insan.
Bir ırk.
Kırık bir düzenek belli
ki tabi tutulası o ayrımcılığın kanatan yanı.
İnsanlık dışı bir
ayrıma tabi tutmak ki nasıl da bir külfet sınır ötesi duyumsamalarla geçerken
ömür duyumsatmak kadar da meşakkatli bir süreç yine insanlığın çığlığı.
Gönülsüz olmasak da gönüllü addedilen. Yanlışımız olmasa da sorun teşkil eden.
Sussak da tepki arz edilen ve bilfiil sorgulanmak ki kırık bir plağın husumeti
iken bir nebze de olsa doyumsuzluğun göreceli istifrası yine hak ve hukuktan
dem vuran bir miladı da gölgelere mahkûm eden…
Sözsüz olmak belki de
şakıyan bir bülbüle okunması muhtemel rahmeti ötelerken ve dalına hasret bir
gülün terennüm bildiği sevgiyi de muktedir kılan o hezeyandan arda kalan
ısrarcı bir var oluş kaygısı.
Kâh mazlum.
Kâh mahzun.
Yine de zulme rağbet
edilesi ömürlerden uzak kalmayı destur bellemiş ve benliğini evrene teslim
etmiş muhafız alayı sevgi nöbetçilerinin istilasında tabi tutulmak artık hangi
düzenek ise alabildiğine yakın kılmak sevgiyi yine mazur görmekten öte nice
safsatayı da teğet geçmek…
Usanç.
Vebal.
Tekerrür eden zaman
dilimine rağbet etmeden aykırı bir rotayı da mağdur kılmaktan alıkoymak.
Son sürat bir
yadsımazlıkla varlığını idame ettiren kim ise en mutlak bir kıvanç ile
dolduğumuz aşkın erişilmezliğinde ve sükûtun deviniminde ırmakları benliğin
yine seferber ettiğimiz ölümlü hüsranların yankısında can bulmak kadar da sıra
dışı ve imtina ettiğimiz o duygu cümbüşüne Eyvallah.