SİVRİTTİĞİM ÇÖPLER GÖZÜME  BATTI

 

 

 Ahmet AYAZ

Gaziantep Güneş Gazetesi  11.07.2016

………………………………………..

 

 

 

 

       Vay benim değerli dostlarım. Bunlardan  bazılarının, bedenleri toprak olsalarda adları, kültür-sanat ve edebiyatımızda sönmeyen bir yıldız gibi parlayacaklardır.

Bunlardan Cemil Cahit Güzelbey, Abdurrahim Karakoç, Ertuğrul Karakoç, Av. Tahir Kutsi Makal, Şemsi Belli, Mehmet Sağlam, İsa Kayacan, Ziya Çil, Vahittin Bozgeyik  gibi dostlarım Hakk’a yürüdüler.

       Fakat  İhsan Işık, Osman Baymak, Dil Bilimcisi Mehmet Hengirmen, Canseli Donat, Abdulkadir Tanrıverdi, Tamer Abuşoğlu, Abdullah Çağrı Elgün, Abdulkadir Güler, Mustafa Gökçek, Seydi Cumhur Api, Güzide Gülpınar Taranoğlu,  Doç. Dr. Mehmet Soğukömeroğulları, Doç. Dr. Arif Yılmaz, Mümin Uluc, Ahmet Özdemir, Sanem Paşahan, Bekir Âlim, Muhittin Arar gibi bir çok kültür-sanat ve edebiyat adamlarımız yaşamaktadırlar. Ben buradan, bunlara  uzun ömürler diliyorum.

       Saygıdeğer okurlarım; Yukarıdaki bahse konu isimler ile kültür-sanat ve edebiyat ilişkilerimi burada  tek tek anlatacak olursam, başınızı  ağrıtırım, övünmek olur, bir  de bunları  anlatmama sayfalar kafi gelmez. Ancak bunlardan bir kaçını,  birkaç kısa sözcüklere  anlatabilirim.

       30 Ağustos 2007 tarihinde Abdurrahim Karakoç’un Vakit Gazetesindeki köşe yazısında adımdan söz ettiğini, İstanbuldan Mehmet Kulaksız’ın telefonu ile öğrendim. Allah rahmet eylesin, hakkımda 3 defa yazdı. 10 Ciltlik “Resimli  ve Metin Örnekli, Türkiye Edebiyatçıları Ve Bilim  Adamları Ansiklopedisi”ne de, Rahmetli Ertuğrul Karakoç’un  kalemiyle  girdiğimi, ansiklopedi yayından çıktıktan sonra, Canan Uzun Hanımefendinin telefonu  ile öğrendim. “Ansiklopedi Türkçenin dışında Almanca, İngilizce ve Fransızca olmak üzere 3 dile çevrilmiş. Size hangisinden göndereyim, ingilizce olarak basılandan çok  isteyenler var” dediğinde, ben Canan Uzun hanımefendiye,  sadece Türkçe yayımlananı gönderirseniz yeter  demiştim. Sözü  edilen ansiklopediyi  gelecek kuşağa, kitaplığımda özenle saklıyorum.

       Şimdi yukarıda adından söz ettiğim zat’ı muhteremler, kültür-sanat ve edebiyatımızda çekirdek isimlerdir. Daldan eğme değiller. Ben bazı isimleri edebiyatımıza  özendirme açısından, adlarını bir çok yerlerde olduğu gibi TRT de duyurdum. Sevgili eşim, Selvi Sultan “Bozgeyik” bana, “Ahmet sen değmeyenlere de değer veriyorsun” der. Bir hukukçu arkadaşım da, “Bir insan kendisine yakışanı yapar” der. Bunu diyen arkadaşım da, kendini bilmezlerin rüzgarları önünde sürüklendi ve kendisine yakışmayanı  yaptı. Halbuki, azıcık düşünseler de, kıskançlığı, içlerindeki anlamsız hırsı, bertaraf etseler iyi olur. Çünkü her şey  gelir geçer. Ancak yere  düşüp çatlayan  bir kavanoz gibi, kırılan bir kalbde izler kalır. Bunu burada bir defa daha tekrar edeceğim; Açıkçası sivrittiğim çöpler gözüme battı. Ama ben, bin bir iyiliği, bir yanlış ile silip atan insanlardan değilim. Burada bunun da bilinmesini isterim. Bir insan ölünce, güzel hatıraları ile anılmalı. Kalemi kendisini rahmet ile andırmalı. Bu düşünce bana Rahmetli Babam Halaf Ayaz’dan  kalma bir mirastır. “Askerin Türküsü” adlı şiirim, 10. Piyade Tugayı Marşı yapıldığında, telif hakkımı ordumuza bağış yaptığımı açıklama  sırasında, Rahmetli Vahittin Bozgeyik ile okul arkadaşım Halil Zor, medyayı başıma yığdılar. Kanal D ye kadar çağırmışlardı.  Arkalarından bir tatlı anıları ve unutulmaz hatıraları kaldı. Burada sözümü tekrar ediyorum. Sivrittiğim çöpler gözüme battı. Acaba bunları çok sivrittim diye de düşünüyorum. Bari siz dikkat edin de, gözünüze batacak çöpleri  sivritmeyin. Sivritirsenizde benim gibi çok sivritmeyin.

        Sevgili okurlarım bu günlük de bu kadar. Beni unutmayın, sohbet köşemde yine buluşalım. Her zaman ki  dediğim gibi. En güzel ve mutluluk dolu günler, hep ve hepimizin olsun. Hoşça ve dostça kalınız derken, aşağıdaki küçük bir şiirimi de, sizin ile paylaşmak istedim…

 

                    

 

ELİMDE  OLSA 

Elimde olsa 
Zambaklar açardı saksılarımda
 
Güller, çiçekler solmazdı
 
Elimde hanım eli
 
Dünya güzeli bahçemde.
 
...
 
Hiç susmazdı bülbüller
 
Şakıdıkça şakırdı kanarya.
 
...
 
Önce kıskançlıkları
 
Sonra bütün kötülükleri
 
Atardım ırmaklara
 
...
 
Kör Şeytana inat.
 
Alıp götüreydi Fırat
 
Alıp götüreydi Sakarya.
 

Kirlenirdi deniz,

Ama temizlehirdi dünya…

 

Ahmet AYAZ

( Sivrittiğim Çöpler Gözüme Battı başlıklı yazı Ahmet AYAZ tarafından 11.07.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.