Ben anlamadım arkadaş
bu işi, mevsimlerden midir nedir, yoksa çiçek tozlarında mı ya da başka bir
sebebi var mıdır bilemiyorum, bu günlerde başta avucum olmak üzere her bir
tarafım kaşınıyor. Avucun kaşınmasını bizim millet hep iyiye yorar hemen şu
cümle gelir peşinden ''Para gelecek para, köşeyi döneceksin oğlum.'' Yok, babam
yok ne köşe dönmesi ne de bir şey. Zaten memlekette dönecek köşe möşe de
kalmadı bilesiniz. Bizden önce kırk haramiler, elli haramiler bütün köşeleri
kapmışlar parsellemişler. Biz dümdüz yoldan evin yolunu bulabilirsek iyi...
İyi ki kahve de ağzımdan çıktı o elim kaşınıyor lafı. Mustafa hemen oradan
atıldı ''Elin kaşınıyor ise zengin oldun demektir ağabey, bekle bakalım bir
yerlerden çok büyük paralar.'' Of ki of para geleceğini biliyor hem de
büyüklüğünü de söylüyor adama bak yahu! ''Oğlum Mustafa ne parası yahu ben
züğürdün tekiyim bana nereden para gelir adamım. Yıllardır piyango bileti
almam, loto, toto hiç birini oynamam. Mısır'da paşa dedemin akrabaları filanda
yok bilesin. '' karşı taraf la deyip illa dememektedir ''inadım inat kıçım iki
kanat'' felsefesi doğrultusunda ısrar edecektir. ''Ben bilirim ağabey geçen
sene bizim apartmanda da adamın birinin, üç gün eli kaşındıydı sonra dördüncü
gün öğrendik ki yüklü miktarda para çıkmış şans topundan arkadaşımıza.'' ya
sabır ve de iki kere hatta ya sabır ''Ya aslanım her eli kaşınana piyangodan
lotodan para çıksa bütün o şans oyunları şirketleri batar iflas eder
arkadaşım.'' Of ki of bu kahve de de ağızdan bir şey çıkmaya görsün hemen
sulandırıyorlar sakız oluyor.
Dur ulan bu kaşıntılardan çok malzeme çıkar bana. Bir daha geldiğimde başka bir
şey deneyeyim bakayım şu bizim kahve de. Bakalım buna ne bahaneler bulacaklar.
Hadi elim kaşındı, peşine bir de ayağım kaşındı ya sonra mabadım, yani arkam
kaşınırsa ne diyecek bu haspalar...
Başka bir gün selam verip de girerim kahveden içeri. Orta şekerli kahvem de
hemen gelir, sağ olsun Kahveci Nurettin ağabey çok anlayışlıdır leb demeden hem
leblebiyi hem de kabak çekirdeğini bile anlar. Kısmet işte ayağımın altı bir
kaşınıyor bir kaşınıyor ki sormayın. Duramayacağım artık, ayakkabılarımı
çıkartıp hatır hatır kaşımam lazım ayaklarımı. Ben dediğimi de yaparım yani
''Hatır hatır hatır hutur hutur hutur'' kaşıntı sesleri. Umarım sizleri
rahatsız etmemiştir kaşıntı gürültüleri. Hemen bir iki işgüzar beni görünce
lafa girer ''Ağabey ayağının altı kaşınıyorsa yola gideceksin sen yola belki
uzun belki de kısa bir yol ama yola gideceğin kesin.'' Hay Allah bak sen benim
de kafamda bir yerlere gitmek düşüncesi vardı.''Aaa mübarek nereye gideceğimi
de söyle bari de otobüs biletimizi ya da uçak biletimizi erkenden alalım.''
Oğlum ne yola gitmesi cepte para yok pul yok biz buradan işe zor gidiyoruz
dolmuş ile otobüs ile a benim saflarım... Birisi de oradan atılmasın mı
''Ağabey bu yol çok uzun ve çetrefilli bir yol da olabilir hani gidişi olup da
dönüşü olmayan yol gibi hani şairin şiirinde de var ya limandan demir alıp da
meçhule giden bir gemiye biniyor muşsun gibi düşün.'' Ben de hiç anlamadım ki
neyi ima ediyor arkadaş bana. ''Ha ahirete hazır ve nazır ol diyorsun sen bana
kısaca dostum. O son yolculuk hepimizin başına zaten lakin gününü saatini Allah
bilir diyeyim de.''
Tam kahvemi içtim yan masada ki okey oynayanları seyre dalmıştım ki bu seferde şiddetli
bir biçimde sırtım kaşınmaya başlamasın mı? Kalktım ayağa kahvenin köşesine
seğirttim, başladım sırtımı duvara sürte sürte kaşımaya. Ulan bu da nasıl bir
zevkmiş be... Okey oynayanlardan arkadaşım Hamdi lafa dalıverdi ''Ben de çok
iyi sırt kaşırım birader haberin olsun.'' lafları dokunduruyor bana şaka
yollu... ''Ülen tepemin tasını attırma Hamdi kim kimi kaşır orası belli
olmaz.'' kahve de gülüşmeler kikiri kikiri kakara kakara ''Biz de şaka yaptık
birader sen de ne alıngan çıktın.'' cevap hemen verilecek tabi ki ''Ben de şaka
yaptım oğlummm. Seni döver miyim hiç elimi sana bular mıyım, adam tutar parayla
başkasına dövdürtürüm.'' yine kakara kakara kikiri kikiriler havada uçuşur...
Okey oynayanları sessiz sessiz seyre devam. Kahvemi içmişim peşine de çay
geldi, güzeldir bizim kahvenin çayı Nurettin ağabey hiç malzemeden kaçmaz
Allah'ı var. Bu seferde kulaklarım kaşınmaya başladı hay aksi, biri beni mi
anıyor, bir yerlerde benden habersiz ismim mi geçiyor ne? Okey oynayanlardan
Zekayi ''Mutlaka senin adın sanın bir yerlerde geçiyor ağabey. Aha şimdi bak
gör on onbeş dakikaya kalmaz cep telefonun ya çalar ya da mesaj gelir, dediydi
dersin.'' Ya arkadaş nasıl bir şom ağız bunlarda ki de demeye kalmadı beş
dakika sonra cep zırrrrr zırrrr ötmeye başladı. Açtım baktım bizim hanım ''Bey
akşam eve gelirken iki ekmek, biraz beyaz peynir, bir paket un, bir paket çay,
bir kesme şeker ile tuvalet kâğıdı almayı sakın unutma hemi.'' Oradan Nurettin
ağabey lafa dalar ''Bak gördün mü kulağının kaşınması da boşa değilmiş be
dostum.'' İşte böyle bizim kaşıntı durumları. Hem ne demişler o bizim çok
muhterem atalarımız ''Züğürt olup düşünmektense uyuz olup kaşınmak evladır.''
Züğürtlük zor gerçekten. Uyuzluk mu, ilacını alırsın iyileşirsin geçer gider
bir çırpıda...