1
Bismillahirrahmannirrahim
Hamd, âlemlerin Rabbi olan güç ve kudretin tek sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam, O’nun
sevgili Resulüne, aline ve ashabına ve onun peşinden gidenlere olsun.
Kardeşlerim ben bir hoca
değilim, bu yazdıklarım yaşadıklarımla iman ederek anladıklarımdan, kendime ait
düşüncelerimdir ve yazmayı sevdiğimden dolayı anladıklarımdan ibarettir. Yanlışlık
var ise benim yanlış anlamamdan dolayıdır kardeşlerim.
İçinde taşıdığı ölümsüz
ruh ile can olan, canlara can olan insan, dünya hayatında ömrün kendine
fısıldadıklarını duyan ve duymayan canlar içindir bu dünya âlemi. Bedene giren
ruh ile canlanan canlı olan can insan, bu dünyada cennetini yaşadığı veya
berbatlığı ile cehennemi yaşayan can insan bu kâinat senin için yaratıldı, emrine
verildi, ya emir verilenle cenneti yaşarsın ya da emrine verilenin emrine girerek
ona yani ebedi olmaya uyarak içine kötülükleri katarak zulmeti berbatlığı yaşar
onun esaret ‘ligi ile cehennemi yaşarsın, cehenneme gidersin. Tahammül ederek
sabırla yolun sonuna varan, tahammülsüzlük ile yolda kalarak yakıp yıkan ve
yıkılan can insan bu dünya senin cennetin veya cehennemindir bunu böyle anla.
Tahammül ederek gönül bahçesinde renkli güller ekelim renklerim cümbüşlü günü
güzelliğini anlayalım idrak edelim, tahammülsüzlükle gönülleri yakarak yıkarak
içindeki gülleri ezmeyelim.
Yaşadığımız dünya
hayatında anlamak için akıl pek fayda vermiyor. Akılın yanında izan şuur ve
idrakin kapılarını açmadan anlamak pek mümkün olmuyor. İnsan bir an anlar ve
unutur gider. İmtihan dünyasında olan kul yaşadığı hayat içinde gam tasa elem
ile imtihan edilerek dünya hayatını yaşar ve ecel gelince bu dünyayı terk eder
beden toprak olur ama can dediğimiz ruh ölmez. Beden içindekilerinin ve ruhun
bir kılıfıdır, beden ölümlü, ruh ise ölümsüzdür, zaman ve mekâna bağlı olmayan
bu duyularımızla ve aklımızla anlatılmayacak olandır ruh, Yüce Allahtan bir parça
ve Âlemlerin Rabbi olan sonsuz güç ve kudret sahibi olan Yüce Allah c.c. bir yansımadır.
Kula mahsus verilen bu ruhun içini imtihan vasıtası ile imanla ve merhametle
iyilik ve Salih amellerle veya kötülükle doldurup doldurulması beklenilen bir özdür,
parçadır. Azabı duyan beden değil ruhtur. Uykularımızda gördüğümüz rüyada koşan
beden değil ruhtur. Neden uykumuzda rüya görürüz bunu biliyor muyuz? Bunu iman
çerçevesinde akıl ve şuur idrak ve izan kapılarını açarak açıklayalım dilim
döndükçe. Yüceler yücesi Allah c.c. kuluna bak ben seni uyurken âlemlerden âlemlere
dolaştırıyorum ama bedenin ölü, rüyadaki acıyı bedenin değil ruhun çekiyor, ben
güç ve kudret sahibiyim, öldürür ve diriltirim sen bunun farkında bile olamazsın…
Bir insanın uzun veya kısa olması, zengin veya yoksul olması, teninin siyah
beyaz esmer sarışın olması kiminin görmesi veya duymaması, kiminin kısa ömürlü
kiminin uzun ömürlü olmasın, herkesin değişik hayatı acısı sıkıntısının
olmasındaki sır ve hikmet nedir acaba?
Gönül hiç sevmekten
bıkar mı öyle ise Gönül’e aşkı sevgiyi yaratan bir damla yerleştiren Âlemlerin
Rabbi güç kuvvetin tek sahibinin kullarına olan sevgisi acep nasıl olur? Elbette
ki sonsuz olur bitmeyen sevgi olur… Bunu anlatacak kelime bulamayız. Öyle ise
Mecnun Leylayı aramaktan bıktı mı ki bıkmadı, aradı aradı onu bulamayınca
gönlüne aşkı yerleştiren Âlemlerin Rabbine götüren ilahi aşkın yolunu buldu, anlata
bildim mi bilmiyorum acaba.
Âlemlerin Yüce Rabbi güç
ve kudretin tek sahibi olan c.c. bunlarla bize ne anlattığını ve içindeki sırrını
bunu iman akıl şuuru idrak ve izanla olursak anlarız, tek başına akılla
anlaşılması mümkün değildir. Burada Yüce Allah c.c. biz kullarına güç ve
kudretin sadece kendisine ait olduğunu yaşatan istediğini vakti gelince ölümle öldüren,
istediği kulu istediği gibi yaratmaya muktedir olduğunu, gerçek güç ve kudretin
sadece kendisinde ait olduğunu göstererek bizim bunu anlamamız içindir. İnkârcı
olanlara bile, Yüce Allah c.c. her şeyin sadece kendi elinde olduğunu bunu da
kulun iman ederek akıl irade şuur idrak kapısın açarak anlaması içindir. Yüce
Allah c.c. isteseydi hepimizi bir tende ve aynı sima ile yaratır bir çeşit
hayat ve ömür verirdi. Bu defada kudret ve gücünün sınırsız olduğunu idrak
edemezdik anlayamazdık. Böyle göstererek inkâr edenlerin bile bir süre veya son
anında veya akıl yanında idrak şuur izan kapısını imanla açınca göreceği
gerçeği ile tüm inkâr kapılarını kapatmıştır.
Bu arada inkâr mevzusuna
şöyle kısaca söz edelim, inkâr eden neye inanıyor da inkâr ediyor haşa Âlemlerin
Rabbini, muhakkak ki inandığı bir şey vardır. Şöyle diyelim neden acıkıyoruz
veya kim bize acıktığımızı ve ne yapmamız gerektiğini hatırlatıyor. Tok olana binlerce
kez acıktın desen inandıramazsın, demek ki aç olana açlığını hatırlatan Yüce
Allah c.c var ve yarattığı bu beden içine o uyarı cihazını yerleştirmiş, haydi
ey inkârcı bunu da inkâr et, ekmeğe iman edip yerken o ekmeğin sofrana gelmesi
için toprağı yaratan tohumunu yaratan yağmurla yeşerten güneşle kurutan Âlemlerin
Rabbini neden inkâr ediyorsun, sen hayvan mısın izan idrak ve birazcık akıldan
yoksunsun! Yarattığını yiyerek bedenine can olanı inkâr etme yaratanı inkâr et
böyle bir dünya yoktur, inkâr ediyorsan yarattığını da yemeyeceksin vesselam…
DEVAM EDECEK İNŞALLAH
Mehmet Aluç-Kul Mehmet