Semazen imgeler seyrinde gök kubbenin ve tevafuk bildiğim anlık rötuşlarla süzülüyorum kanatsız imgeler iken yine sağdıcım hele ki geride bıraktığım aşka nazire eden bir tahakküm iken fazlasıyla hicap ettiğim.

 

Sarmalındayım anlamsızlığın ve yitiminde mahremiyet iken en kabul görmez isyanım ve devranın kayıp yetilerinde, edindiğim kaçıncı ilke ise fazlasıyla mağdur olup safça bir terennümle raks ederken gecenin isli yalnızlığı. Karaya çalan bir hikmet belli ki kötünün o muzaffer nidalarında titreşen satırlar kadar hezeyana delalet belli işte, bir düş çukuru içinde debelendiğim hele ki o muhafız alayına rast gelip de gerisin geri kaçtığım devingen bir sarmal benliğimi esir almışken…

 

Tümden gelip anlık bir rotaya denk düşüp her nasılsa kayıp bir farkındalığın nazarında, kaçak göçek bir var oluş sancısı fazlasıyla izbeleri kucak bilip, kem gözlere rağbet etmeden hidayete ermek adına hüznü sırdaş bellemiş…

 

İndinde olmaktansa uzak kılıyorum hayatı, sağ bıraktığım hangi düş ise yargılıyorum üstün körü, yetmedi sükûtu yâd edip işkilleniyorum günbegün yine de eksik bir şeyler var adını koyamadığım belli ki doğurganlığı şu hüzün kadar külfete binen yine usturuplu bir kulp bulup sorguluyorum sorgu hâkimlerini hem neyin derdi de bunca kıyımı hak görüp varsıl bir aşk iken yelken açtığım…

 

Rağbet ettiğim hiçliğin sarmalında kıdemli bir var oluş sancısı olsa da şu adlandıramadığım mefhum, görüp göreceğime henüz kani olmamışken biteviye yüklüyorum kâh hüznü kâh metruk bir sancı iken ibadet ettiğimin fazlasına muktedir iken evren.

 

Kayıp bir dinginlik bir o kadar tutarsız ve belki de çözemediğimden ziyade çözdüklerimin sorgulandığı.

 

Kilitli dünyaların mahrem kaygıları nasıl bu denli tutarsız bir yadsımazlıkla bir bir ifşa ediliyor belli ki toz konduramadıkları en rahvan kaygıyı görmezden gelip uzanıyorlar, çok ötelerinde konuşlanmanın da bir anlam ifade etmediği.

 

Kapsama alanında olmaktan ziyade uzak addedilen bir dokunuş meylettiğim.

 

Gönülsüz bir nefreti izlek bilmektense sancılı bir yalnızlığı mesken edindiğim.

 

Tasavvur edemediğim onca ikilem ki ansız bir devinime maruz kalıp hangi boyuta ait olmanın da ötesinde kaybolmuşluğu pelesenk etmişken benliğe.

 

Uçuk bir tecelli olsa da kaçkın düşlerim ve tükettiğim zaman iken her nasılsa kıymete binen belirsizliğin sarkacında debelenen ölgün ruhum iken isyan bürüyüp suskunluğu meziyet bildiği ve belli ki şu varsıl tefekküre sığınıp sığdıramadığım en anlamsız serzenişleri tokuştururken nice fani.

 

An’ı hicret bildiğim şu boyutsuzluk tek mecrası gök bilim iken konuşlandığı evrenin ve hidayetin ışığında soluklanmak her yeni gün dönümünde fazlasıyla rağbet olmasa da, sığınak addettiğim gecenin bir yarısı tam ortadan ayrılırken yerküre.

 

Seferberlik ilan ettiğim bir sarmal mademki şartsız şurtsuz şu boş sayfa, baştan ayağı kırıp geçiyorum harfleri belli ki tezahürü anlık duyguların ve koca bir ömre delalet iken tekil bir imgede kaybolmuşluğum. Hani olur da rast gelirim kayıp diğer yarıma ve hiç belli olmaz kalan yarımı da kaybederim bir düş ertesi.

 

Hicap yüklü beklentilerine maruz kalmak da bir o kadar olası yerli yersiz bir kıyıma kurban gitmek her ne kadar münafık önyargılar iken isyan bayrağını açan ve belirsiz bir eksende kaybolmaktan da öte tam anlamıyla hiçliğe nail olup ansızın düş kırımı bağnaz bir gölgeye teğet geçmenin de ötesinde haiz olduğum tüm mahremiyeti bir anda sunarım huzuruna belirsizlik iken kuşatılmışlığımda en devingen sükûnet kadar sonsuzluğa meylettiğim.

 

Hitabet yeteneğime nail olmaksa birincil kaide bir o kadar korunaklı bir dünyanın sıra dışı yalnızlığı iken kıyama durduğum velhasıl adlandıramadığım bir umarsızlık, o esaretine girdiğim. Bu belli ki yaşam kıvılcımımı ateşe döndüren o yangında yanmakla muktedir kılındığım ve her nasılsa yandığım her acıyı sırdaş bilip konuşlandığım duygular yalayıp yutarken benliğimi…

 

Mesul olduğumdan ziyade bir ayrık otu kadar kıymete binmektense es geçmek kadar kaderin meylettiği o rotada kaybolmuşluğuma ramak kala, devrik bir hükmü yâd eden ömür teknesi hele ki gönül otağıma buyur ettiğim onca öngörüyü hibe ettiğim kim varsa bir avazda yitirdiğim o dolambaçlı yol haritam.

 

Bir günceden ziyade geçtiğim bir dip not günbegün duyumsadığım belli ki yalıtılmışlığın istikametinde anlık bir hezeyana mağlup gelip dökerken oluk oluk imge niyetine dost bellediğim şu münafık yergilerin fazla uzağında kalamayıp bir isyanına yenik düştüğüm o evren ki, kabul görmüşlüğümden ziyade anlık bir hezimet kadar münafık bir sarkaç iken rast geldiğim ömrün tam da ortasında.

 

 Neye niyet neye kısmet fazlasıyla beyhude ve yitik bir cümle yine de addedilenin çok ötesinde anbean kabul gören ama her nasılsa fazlasıyla itibar etmediğim.

 

Dünden mütevellit bir omurga mı yoksa şu beynamaz efkârın iz sürdüğü yoksa sakıncalı bir gömüt mü gecenin bir vakti karanlığa delalet bir kâbus iken o kalburüstü yetilerimde anbean beyan ettiğim…

 

Sondan bir evvel demeyi pek arzu etmesem de başlangıcı bile olmayan bir cümle rast gelip de o gizli özne iken pek de rağbet edilmeyen ve her nasılsa basit bir edimde peyda olan. Sus! Ya sonrası… Konuşmak pek kar etmese de bin bir hezeyana yenik düşüp koşa koşa kucaklaşmayı dilediğim en değerlim. Kim ya da ne olduğundan ziyade gönülden bağlı kılındığım en bariz yanılgım. Sakıncalı bir tümce olsa da zikretmekten imtina ettiğim pek de olası değil doğrusu alt bilincimin doğurganlığında eşleştiğim o yürek sesi.

 

Muteber tüm ithamlar mademki tekelinde varsıl ikametlerinde adımladıkları sancılı bir tokalaşma ile kim varsa göz göze gelmekten pek haz etmesem de görünen o ki, pek de umurumda değil o gönülsüz birliktelikler iken sevgiyi çarçur ettikleri. Hanidir gıyabında hanidir bucağında ve hanidir çok çok uzağında yine de seyrelen gün ışığı iken her karanlığı delip geçen ve sonsuzluğa muktedir bir özdeyiş kadar kabul görürken.

 

 

 

 

 

 

( Semazen İmgeler... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 9.02.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.