Bir milleti savaşla yenmek ve toprağını ele geçirmek mümkündür ama ruhunu alamazsınız. O güçsüz ruh güçlenir ve toprağına yeniden kavuşmak için her şeyi yapar, doğu ülkelerinin parçalanışı ve Berlin duvarının yıkılışı gibi…

Bir milletin geleneğini, dinini yaşamasını engelleyici bir tarzla içine girerseniz, kendi yaşam biçiminizi yaşamayı kabul ettirirseniz, savaşla yapamadıklarınızı kurnazca yapar ve onu toprağıyla ruhuyla fethedersiniz, tıpkı Çin prensesi ile evlenen Türk hakanları, Rus geliniyle evlenen Osmanlı sultanları gibi…

Sultan Süleyman’ın Fransa sarayında dans moda olunca, Fransa kralına tehdit dolu bir mesajla “Sen o dansı yasaklamazsan ben üzerine yürürüm” dediği boşuna değildi. Çünkü dans ile arkasından gelen yasak ilişkiler-zina, toplum ahlakını, toplum aile yapısını allak bullak edecek derecede kötü bir yaşam modelidir.

Bugün gelinen noktada birbirine helal olmayan kız-erkek yakınlaşmaları dansla kıvılcım bulmakta, dinimizce yasak olan kadın erkek tokalaşmaları, yüz yüze öpüşmeleri sıradanlaşmış ve yadırganmamaktadır. Bugün üniversitelerde çıkma denen arkadaşlıklar, sıradan bir evlilik gibi ama kısa sürede bitmekte, mezun olduklarında kaç çıkma yaşadıkları belli olmayan ve kızlıktan çıkmış, toy erkeklikten uzaklaşmış olarak heyecansız ve mantık kokan evlilikler yapmaktadırlar. Bu yüzden batıda olduğu gibi gençler sadakat zincirini kırmış ve kısa sürede sona eren evliliklerde boşanmalar artmaktadır. Tıpkı batıda olduğu gibi barlarda eğlenen kişiler günlük beraberlik çerçevesinde bir gecelik ilişkileri yaymaktadırlar. Dinimizce yasak olan içki, sigara ve esrar gibi şeyler mutsuzluğun arttığı bu döngüde bilinçsizce kabul gören bir çare gibi görülmektedir.

Bir millet, geleneğini, dinini, aile yapısını kaybetmişse, o hangi millete hizmet eder ki… Ben Türk’üm demek, tarihiyle, diniyle, geleneğiyle, kısacası özündeki her şeyiyle sağlam bir nesil ile olur ancak… Selçuklu ya da Osmanlı ruhu ancak din olgusuyla pekişmiş sağlam bir imanla Türklüğün üzerinde giyilen elbise gibi hissedildiğinde kalben ve madden değer kazanabilir.

Servet, ilim ve medeniyet her milletin olmazsa olmazlarıdır kuşkusuz. Ancak, bu olguların kimlik ile değiştiği devletler vardır. Bir taklidi devlet, sonradan görme gibi yıkılmaya mahkûmdur. Kendini aşağılık hissettiği ve medeniyetin içinde kalmayı istediği başka devlete benzeyen halklar, benzemek istediği devletin ruhuna teslim olmuş demektir.

Yıllarca kovboy filmleri, giyim stili, yaşam modeli bizim olması için uğraşan Amerika, gerçekten çok başarılı olmuştur. Hala ondan fitnelenen filmler, onun müziğini dillere düşüren şarkılar, onun dilini konuşma veya dükkânında onun diliyle renklenen tabelalar, onun ahlak felsefesini benimseyen gençler, dans ediyor, gitar çalıyor kendilerini bir entelektüel gibi görüyor. Halk müziği, sanat müziği dinleyen kişiler bu gençlerce cahil veya geri kalmış gibi aşağılanıyor. Geçmişte hacca gidecek kişilere bitli Araplara mı paranızı yedireceksiniz gibi bir aşağılanmış yorum ile kişilerin hacca ve umreye gitmeleri engellenmiştir. Onlarca kez Amerika gibi ülkelere gidip parasını burada harcayanlar ise değer verilip alkışlanmıştır.

Eğer biz Müslümanız diyorsak, ruhumuzla bedenimizle benimsemeliyiz. Bugün gelinen noktada çok şükür hacca ve umreye gitmek istenler kotanın üzerine çıkmış durumda ama bir yandan ise, İslam felsefesi hayatın içine tam manasıyla yansımamakta, ahlaksızlıksa başını almış gitmektedir.

Başarı imanla, tarihine sahip çıkmakla, Türk olduğunu hissetmekle ve Türkiye’mizin her değerine sahiplenmekle vücut bulacaktır. Çanakkale savaşı hep vardır ve devam ediyor. Yeni zaferleri bekliyor bu yüce vatan toprağı inşallah… Böyle bilinçli geçlerimizi tarihimiz inançla beklemektedir, göreceğiz de! Çanakkale savaşı ve şehitlerimizi saygıyla yâd ediyoruz. Lütfen ruhlarına hiç olmazsa bir Fatiha gönderilim… El Fatiha!

Saffet Kuramaz
( Savaşlar Kazanılır Ama başlıklı yazı safdeha tarafından 2.02.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.