Cuma günü tatildi. Mahalle camisinde namaz kıldım. Nerdeyse beş bin kişinin namaz kılabildiği büyüklükte bir cami. Namaza yer bulamam korkusuyla erken gittim. İyi bir yer buldum ve hızla gelen geçeni takip etmeye başladım. Neredeyse on kişiyi geçmiyordu tanıdığım kişi sayısı. Çok düşündüm ve üzüldüm. Neredeyse, haftanın beş günü mahalle dışındayım. Cumartesi ve pazar günleri ise ya alış veriş için ya da bir yerleri gezmek ve vakit geçirmek için değerlendiriyorum. Kısacası mahalleyle pek ilgim olmuyor. Kendi apartmanında doksa daire olmasa ya da servise binerken başka kurumlarda çalışanlarla konuşmasam bu da olmayacak, maalesef.

Sanırım herkesin hikâyesi aynıdır. Mahallede birbirimizi tanımaz olduk, komşularımıza gidemez oldu… İşten eve gelsek Televizyon karşısında vakit geçiriyoruz. Yahut yemek yedikten sonra koltukta uyuyup kalıyoruz. Son günlerde, oğlumun dersleri ile meşgul olmaya başladım. Allahtan bu şekilde televizyondan kurtuldum. Yatarken kitap okumayı alışkanlık haline getirmeye çalışıyorum.

Kısacası bir şeyler öğreniyorum azda olsa. Ancak öğrendiklerimi hayata döndürebilmem için sokaklara çıkmam gerekiyor. Sokakta ister zengin isterse fakir ilgi bekleyen çocuklarla dolu. O çocuklar yanlış bilgilerle büyüyorlar. Daha çok aile problemleri olan bu çocuklar, gruba katılanı da isyankârlığa sürüklüyor genelde.  Çocuklar evde ebeveynleri konuşmuyorlar bile. Aileleri bir şey sorsa “sana ne!” deyip bağırıp çağırıyor. Aileden kopmuş, kimin eline düşmüş belli olmayan, her yanı tuzak kokan sokaklara emanet ediyoruz çocuklarımızı. Çocuklar anne-babaları ile pek konuşmuyorlar ama yabancı biriyle konuşmaya can atıyorlar. Bize düşen bu meseleyi kökünden çözmemiz için sokaklara-fırsat buldukça çıkmamız lazım. “Bize ne bundan!” dersek, bizim çocuğumuzda onların elinde isyankâr ve toplum dışı çocuk olabilir.

Sokaktan aşağıya inerken insanların yüzüne bakıyorum. Eğer bana bakarlarsa selam veriyorum başımla, bazen de dinen ne ise o şekilde direkt selam veriyorum. Selam vermek dinen çok önemli, eğer selam verip bir kalabalığa girerseniz, canınızdan, malınızdan, namusunuzdan ve şerefinizden o kalabalık sorumludur.  Kişi yabancı olabilir veya selam verdiğinizde size tepki gösterebilirler ama bunu yaymamız lazım. Bugün selam verip, sonra görüştüğümüz, en nihayetinde dostumuz olabilecek bir potansiyeldir selam verdiğimiz kişiler. Şimdi diyeceksiniz ki, “Buna zaman mı var? Bu soruya oğlumun bir tepkisiyle cevap vermek istiyorum. Yatmaya az vakit kala yemek yeme alışkanlığı var bizim oğlanın. Akşam yemek artmış ve masada duruyor. Çöpe atılmasın diye oğlumu yeme ısrarı hanımdan geliyor. “yemem” diyor. “Kek yaptım. Yer misin?” dediğinde mutfağa koşuyor hemen. Yani yemek için karnı aç fakat akşamdan kalan yemeği yemiyor. Tıpkı bizim başkaları ile konuşmak istemeyip, zamanımız yok ki dediğimize benzer.

Toplum dengelerinde, acı da mutlulukla paylaştık zenginleşir ve bağ güçlenir. Birbirimizi tanır ve fırsat buldukça paylaşabiliriz. Bu ister hafta da bir gün ister ömrümüzde bir gün olur. Eğer paylaşmazsak toplumun gerçeklerinden nasıl haberdar olacağız ki… Düşmanımızı nasıl tanıyacağız ve mutlu bir toplum yapımız nasıl olacak ki…

 

Saffet Kuramaz

( Birbirimize Selam Verelim başlıklı yazı safdeha tarafından 1/3/2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu