ANTALYA GÜLLÜK VE MUSTAFA CEYLAN

 

 Ahmet AYAZ

Gaziantep Güneş Gazetesi  21 Aralık 2015

……………………………………………

     “Yazmak ölümmün elinnden bir  şeyler koparmaktır” demişler. Ben de ölümün elinden bir şeyler koparmak için, çok değerli arkadaşım Mustafa Ceylan hakkında bir şeyl   er yazmak istedim.

       İkibinli yılların başıydı. O zamanlar bilgisayarım yoktur, internetim de yoktur. Fakat Mustafa Ceylan, Mustafa Ccylan Grubu, Sabit İnce, Ali  Gündüz. Bu isimler dillerde destan olmuştu sanki. Bunların içinde en çok konuşulan isim de  Mustafa Ceylan idi. Ben görüşmek tanışmak için basbayağı sabırsızlık içinde  idim. Fakat nasıl konuşup nasıl tanışacağımı da bir türlü bilemiyordum.

       Bir gün değerli arkadaşlarımdan Mehmet Nacar Bey’in Bürosunda oturup sohbet ederken, Nacar “Haydi Ayaz,  Antalyada Mustafa Ceylan, Antalya Güllük Dergisi  adına bir etkinlik düzenledi. Tanışsak deyip duruyordun.  Bu etkinliğe katıl, Mustafa Ceylan ile de tanışırsın” dedi. Bu söz kafama yattı. Neyse Antalyaya yolculuk zamanı  geldi. Antalyaya gittim  Kesik Minareli  Caminin köşesinde beklemem söylenildi. Sözü edilen Kesik Minareli Caminin  yanında beklerken,  birisi  beni alıp buluşacağımız otele  getirdi.

       Fakat 1994 yılında Hedef Gazetesinde “Merdivenbaşı” adı altında  sanat sayfası çıkarırken , Fahri Anlaroğlu bana  “SU” isimli bir şiir vermişti. Şiirin yazarı Abdullah Satoğlu idi. Bu ismide  merak ediyorken, otelin  arka bahçesine sabah kahvaltısına indim.  Orada kot elbiseli birisi oturuyordu.  Selam verip bende  oturduktan sonra Abdullah Satoğlunu sordum. Bakın siyah takım elbiseli kıravatını düzelterek geliyor dedi. Satoğlu geldi ve  onunla da tanıştıktan sonra, O oturan İsmet Bora Binatlıdan, Mustafa Ceylanı merak  ettiğimi  sordum. O öyle bir güzel cevap  verdi ki;

       “Şimdi Antalya Güllük Dergisinin  çay bahçesine  gideceğiz, orada gödüklerin insanlar içindee en yakışıklı kim  ise, elini uzat onun ile  tokalaş. İşte o Mustafa ceylan” deyince ben “Tüh be dedim” Binatlı ne demek  istediğimi hemen anlamış olmalı ki “Hayır hayır; Senden sonra en yakışıklı kim ise  o Mustafa Ceylan  dedim. Sen yanlış anladın. Sen ondan yakışıklısın” dedi. Sözü edilen bahçeye  gittik. Ceylan geldi oraya. Biz tokalaştıktan sonra.  Ben  “Çok şükür Ceylan Hocamla tanıştık” dedim. Kendisi “Yaho kim oluyor Mustafa Ceylan? Bir tutam köksüz ot değil mi? Diyerek mütevazi duruşunu orada hemen sergiledi. O anı hiç unutamam.

       Mustafa Ceylan ta o zamanlarda Halil Soyuer, İsa Kayacan, Abdullah Satoğlu gibi, bir kişi daha var adını anımsayamadığım. Bu isimlerin hayatı ve şiirlerini kitaplaştırarak yayınlamıştı. Ceylan Hocam halen ciddi eserler yazıp, ciddi eserler yayınlamkatdır. Mustafa Ceylan Türk Kültürüne,Türk Edebiyatına önem veren, günümüzün önemli isimlerindendir.

       Edebiyat çevresinde Abdullah Satoğlu, İsmet Bora Binatlı, Ali Gözütok, Rahmetli Rasim Köroğlu, Sabit İnce, Harun Yiğit, Ali Gündüz, Mehmet Işıkoğlu, Rahmetli Ramazan Kurt, Hasan Ulusoy, Ulviye Savtur, Osman Öcal  gibi bir çok isimler ile kendisi sayesinde tanışma fırsatı  buldum. Ben burada, bir çok kültür sanat ve edebiyat etkinliklerinde beraber olduğumuz,  Mustafa  Ceylan  Hocama, Kültür, sanat ve  edebiyat yolunda başarılar ve  uzun ömürler diliyorum.

       

( Antalya Güllük Ve Mustafa Ceylan başlıklı yazı Ahmet AYAZ tarafından 21.12.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.