kutuplar hüzünlü,
ayılar üzgün,
eriyor buzullar denizler mahzun.
kusuyor nefretini yağmur yüklü bulutlar,
kabarıyor ırmaklar intikam alır gibi.
kavuruyor tenleri fırına dönmüş doğa,
bir afettir çöküyor insanlığın üstüne.
doymak bilmeyen nefis çılgınlıklar
peşinde,
zirvesinde çirkinlik.
zor bir Dünya bıraktık gelecek
nesillere.
vardır elbet hesabı âlemi yaratan
Hakk’ın,
sen yok olma umudum…
kaçıyor nice canlar doğduğu
topraklardan,
ne ırz kalmış ne namus,
yaşamak tek arzusu kahrolası Dünya’da.
bilmem hangi milletten,
kaldıysa yüreğinde inandığı o dinden,
bir duadır karışır dalgaların sesine.
siyah beyaz her renkten,
her milletten her dinden.
ne fark eder ey aklım!
mazlumun dini,
mazlumun rengi,
sorgulanmaz kimliği.
hayatı tanımadan yitip giden çocuklar,
yaş akan gözlerinde korku dolu bakışlar.
kurulmuş maviliğe ilkel insan pazarı,
gemilerde cesetler.
ölüsü balıklara,
dirisi Avrupa’ya.
seyrediyor insanlık kurgulanan eseri.
kaçışın müsebbibi emperyalist sömürü,
döküyor sesli sessiz timsah
gözyaşlarını.
vardır elbet hesabı düzen kuran
Allah’ın,
sen yok olma umudum…
gidiyor canlar bir bir lanetlenmiş
terörle.
düşüyor topraklara gencecikten fidanlar.
ülkenin her yanında öksüz kalan
çocuklar,
kocasını kaybeden bağrı yanık kadınlar,
evladı şehit olan gözü yaşlı analar.
‘’Vatan
Sağolsun’’ Dese de:
sitem dolu sözlerle isyan eden babalar,
yürek yakan haykırışlar.
sarılmışlar bayrağa el üstünde tabutlar,
‘’Şehitler
ölmez’’
ateş düştüğü yeri yakar,
yakarda görmez kimse.
hangi kirli amaca maşalık yapan eller,
terörün üzerinden özgürlük arayanlar.
dağları mesken tutan biçare zavallılar,
ananız yok mu sizin?
ağlatmayın onları anlamsız bir hayalle.
‘’Vatan
Bölünmez’’
karışmış birbirine,
türkü,
kürdü,
çerkezi,
bilmem daha nicesi…
kolay olsa ayırmak ayrılmıştı ezelden.
ülkemin düşmanları,
gizli şer odakları:
çek elini bu halktan huzur gelsin
Vatan’a.
kalkar bir gün ayağa uyanınca bu Millet,
yumruğu sizi bulur.
vardır elbet hesabı bağışlayan
Rahman’ın,
sen yok olma umudum…
Mehmet Macit
07.09.2015
Samsun