Sessizliğimi bozan bir melodi olmalıydın.
Gözümde paye paye büyüyen, şeyda olmalıydın
Çocuklara emanet gülüşler veren, bir palyaço olup
 Umutları  fark etmeden  etek uçlarına  sıkıştırmalıydın.
 
Oysa sen;
kuru gürültüde kaybolan bir yaz senfonisi gibiydin.
do re mi fa so
la'sı düşmüş notalara soyunmuştu ayak seslerin
Eski bir madalyonun ters  yüzü gibiydin
perçeminin  altına gizlenmiş .
Gemiyi girdaba sürükleyen fücur gibiydi gözlerin
Ortalığı kasıp kavuran bir maskara gibiydin.
Çocukların yüzünde bir parça hayal kırıklığıydı boyaların...
 
Asırlık dilekleri gerçekleştiren bir,peri olmalıydın mesela,
İdam sehpasındaki adamın alacağı, son nefes
Biçare için gök kubbe deki hale
Keşkeleri  kavsikuzah  altında ki sandıklara gömmeliydin
 
Ki o zaman ben;
uyur gezer bir beden olurdum
Sokak lambalarını söndürür
 koşuştururdum çıkmaz sokaklarda
Gençlerin ağaçlara kazıdığı isim
parkta ki salıncak olur, bulutlara uçururdum, kimsesizleri
susmayan şarkı olurdum, durmak bilmeyen kar
yağardım kirli kaldırım taşlarına.

Sonra gözlerimi açtım
bir baktım ki sen;
-olmadın;
-olamadım.




Şeyma FERŞATOĞLU

(Yardımlarından dolayı Fatma Betül Kadağ ve Tuğba Danışman arkadaşıma teşekkürlerimi sunuyorum)

( Yoksun'luk Sendromu başlıklı yazı Ş.Ferşatoğlu tarafından 27.06.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.