Ahmet AYAZ

Gaziantep Güneş Gazetesi 06 Mayıs 2015

………………………………………………………………..

 

       01 Mayıs Bahar Bayramı geçti de, bu bayramdan birkaç güzel söz etmek istiyorum. 1960 lı öğrencilik yıllarımda çok iyi hatırlıyorum, 01 mayıs bahar bayramını. Gaziantepin biraz varlıklı aileleri birer at arabası çağırarak kavaklığa küme küme yığılırlardı. Fakir aileler de ise, gençler yaya yollara dökülürlerdi. Erkeğin kucağında  çocuk, hanımların başlarında köfte legenleri, yürüyen çocukların ellerinden tutarak kavaklıga yığılırlardı. Şöyle geriden baktığınız zaman. Kaynayan kelle kazanlarını, çıg köfte yoğuran genç kızları ve delikanlıları görmeniz mümkün dü. Bir tarafta keyf ehliler çalar söyler ve ufak ufak içerlerdi. Tabii ki bunların içinde çok güzel tambur çalan, çok güzel keman ve darbuka çalanlar, güzel güzel söyleyenler olurdu. Gazel çekenler olurdu. Bunlar halen hatıralarımda yaşarlar. Bir gün bir keman, bir tambur, bir darbuka eşliğinde birisi türkü söylüyor, arada bir de gazel çekiyor. Yakınlarına durdum ama, yürüyüp gitmek içimden gelmiyor. Birisi “Beri gel yeğenim, sen de keyf ehli ber gence benziyorsun” diyerek bana bir avuç çerez verdi. Ben bunları yeteri kadar dinledim.

       Şimdi bunları niçin anlattım, asıl konuya gelelim. Nasıl oldu da, 01 Mayıs Bahar Bayramının adı, “Emekçiler ve Dayanışma Bayramı” oldu? Güzel Gaziantepimizin cadde ve sokaklarındaki özgürlük diye bağırıp çağıranları gördüğüm zaman, inanın çıldırasım geliyor.Kırıp dökmeler, bağırıp çağırmalar, yasa dışı izinsiz yürüyüş yapmalar, nedir bunların yaptıkları, bilemiyorum. Ulan bahar bayramı bu mu? Geçmişte rahmetli Adnan Menderes başbakan iken, istanbulda şimdiki yaşayan siyasilerden birisi, Adnan Menderesin kravatından tutarak, “Başbakanım, Başbakanım özgürlük istiyorum” dediğinde, Adnan Menderes “Bir başbakanın kravatından tutacak kadar  özgürlük sana az mı geliyor” demiş. Şimdi görüyorum da, herzaman, her yerde, hükümetin yasaklarına uymamayı, hükümete karşı tavır koymayı hüner sayanlarımız var. Anarjiye destek verenlere aydın diyenleri görüyorum. Geçenlerde Gaziantep Gazeteciler Cemiyetini ziyaret eden siyasilerimizden birisine, arkadaşlarımdan birisi hükümetin icraatlarını  sormuştu. O gün, hükümetimiz gereği gibi çalışıyor diyen siyasiye bir baktım ki, başka bir partidan millet vekili adayı olmuş, günümüzdeki devletimizi yöneten siyasilere, bir başka şekilde sözler sarf ediyor. Şöyle bakınca aklıma Nasrettin Hocanın ciğer hikayesi geldi.

       Sevgili ve saygıdeğer okurlarım. Biz bu  ülkeyi kan dökerek aldık. Hemen hemen dedesi şehit düşmeyen insanlarımız, yok gibidir. Bu cumhuriyet kolay kurulmadı. Bunun kiymetini ve değerini bilmemiz gerekir. Cennet gibi dünyamızı çöplüge çevirmeyelim diyorum. Ben burada başınızı şişirmek istemiyorum. Dış ve iç düşmanlarımıza karşı biraz uyanık olup, biribirimizin kiymetini bilelim. Hangi dinden, hangi  ırktan olursa olsun, onu insan olarak bilmemiz gerekir. Bu şekilde düşünmez isek, bizim insanlığımız bir şeye yaramaz.  Bizim insan  olmamızın da bir anlamı olmaz diye düşünüyorum. Sevgili ve saygıdeğer okurlarım, bugünlük de bu kadar. Sohbet köşemde yine buluşalım. Hoşça ve dostça kalınız, en güzel ve mutluluk dolu günler, hep ve hepimizin olsun  diyorum.

     

( Bahar Bayramı Geçti başlıklı yazı Ahmet AYAZ tarafından 6.05.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.