Kavram kargaşası içinde nice yolculuk var her birimizin yolcusu olduğumuz, varmama ihtimaline karşın.

Döküm döküm dökülüyoruz bir yandan da kıyım kıyım kıyıyoruz kim varsa hatta zaman zaman kendimize bile. Vazgeçmek ve vazgeçmemek, kaybolmak ya da vakıf olmak kayıpların kazanımına sil baştan.

İnanmak…

Güvenmek…

Değer vermek…

Peki ya karşılığı?

Beklenti ve sonuç. Sıfır bile değil, tamamen eksi sonsuz. Artı sonsuzdan gelip sıfıra ulaşmak ve nihayetinde ne var ne yok kaybetmek. İnanç, zedelenen güven duygusu… Sevgiyi katmıyoruz bile.

Onu bunu bırakınız daha doğrusu terk etmek o doğrultuda şahsımıza yöneltilen ne varsa. Azımsamak değil de azımsanmak. Sarımtırak bir ışık deryasında süzüm süzüm süzülmek gözler usul usul süzerken. İşin gücün yoksa istifle tüm öngörüleri ve biriktir en derinde. Sonra da çözümle teker teker zihinden. Süreç durağan da olmadı mı eklenti dahilindeki tüm veriler çözüme odaklı ama bir o kadar da müphem sonuçlanmaya uzak.

Edilgen bir tanıyla etken role soyunmak yutan elemandan farkın dahi yokken. Çıt kırıldım ahvalim de elinde bir detektörle cadı avına çıkmışken seyreyleyin. Alın işte cinler tepeme toplandı. Bir yandan sessizliği aşmaya çalışırken bir yandan da set çekiyorum tüm bilinmezlikleri çözümleme sürecinde gruplandırmaya çalışırken ve gayretinde iken.

Ne çok şey var sevmediğim ve tasvip etmediğim. Bu değil mi zaten beni uzağında tutan gereksinimlerin tarafımca çoktan iptal edilmiş olmasına karşılık.

Soyutladım soyutlanmam gereken o açılımı olmayan değerden. Değere bindi akabinde değersiz addedilen. Değer verdiğim ise borsada ivme kazanan tüm menkul yatırımlarla eşgüdümlü tavan yaptı. Mimlemiştim derken mimlendim. Mum ışığına razıyken kör kuyular bile aydınlık geldi.

Kavram kargaşasını geçtik ya kimlik kargaşasını nasıl çözümlemeli ki… Kolaysa tasavvur edin zihin süzgecinden geçenleri tabii ki o yetinizi hala muhafaza edebiliyorsanız.

Tıkış tıkış yolculuk esnasında yakın durduğumuz o nokta adı belirsiz ve ağır yükü olan yalnızlık. Tekil yalnızlıklardan bin beter çoğul öngörüler görünürden çok uzak ve farklı üstelik.

Faili meçhul cinayetler mi ararsınız sırttan bıçaklayıp kaçan yoksa ve yakalanma ihtimali olmayan gölgeler mi çoktan kayıplara karışmış.

Hadi alın gardınızı mümkünse ve ihtimal dahilindeyse birkaç adım gerisinde yürüyün yolun fırsatları kaçırma ihtimalini de göz önüne alıp.

Öğretilerin canı cehenneme, tüm önyargıların, belirsiz sıfatların. Bırakın artık gizli özne olmayı. Fiiliyata geçin geçmesine de var mı cesaretiniz…

Şartlar isterse olgunlaşmasın siz büyüyün yeter ki ama yine de muhafaza edin o çocuğun kimliğini. Kendinizi filan da kaybetmeye kalkmayın asla.

Yeteri kadar kayıp kimlik var zira. Hadi ne duruyorsunuz. Harekete geçin bir an evvel.

En azından ertelemeyin kararlarınızı ve bir o kadar cesur ve atak olun. İnanın ki değer. Zira varılan en kötü karar bile bin kat iyidir kararsızlıktan. Üstelik konu ne olursa olsun.

Kaçmak mı dediniz? Nereye kadar ya da daha ne kadar? Bilmez misiniz aslında kendinizden ve yüzleşmeye korktuğunuz gerçeklerinizden kaçtığınızı.

Olur ya da olmaz. Ama denemekten ne çıkar ki? Müphem bir yörüngeden daha isabetlidir duvara toslamak. En azından yönünüzü yeni baştan tayin edersiniz. İster yalnız ister birlikte olduklarınız ama en azından emin olduğunuz her ne ya da her kim ise…

Öncelikle kendiniz ama barışık olmanız gereken. Gerisi asla önem arz etmiyor üstelik her ne kadar kendini vazgeçilmez addedenler olsa da. Yeter ki ödün vermeyin kendinizden ve geri adım da atmayın emin olduğunuz her hususta üstelik. Bırakınız, isteyen istediğini düşünsün ve istediği kadar da yetkili merci kabul etsin vazgeçilmez sandığı benliğini. Unutmayın ki aslolan sadece ve sadece sizsiniz ve seçenekleri değerlendirecek olan da yine özgür iradeniz. Yeter ki, ışığınız yolunuzu aydınlatmaya devam etsin ışığınızdan rahatsız olanlara rağmen ve onlara inat.

 

( Denemekten Ne Çıkar Ki... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 10.02.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu