1 Çözümsüzlüğün Çözümü

Yetisiz ve sefil duran ne varsa…

 

Bitimsiz ve sınırsız ihlal edilmek üzere nöbet tutan tüm isyankâr duygularım…

 

Görmekten ve duymaktan aciz kılındığım örseleyen nicesi…

 

Ne tek bir sitem ne de tek bir itham, tensiye ederken tüm dünyayı.

 

Her ne kadar acizsem nitelemekten bir o kadar yakınım tüm nitelendirmelere. Dışa vurumu ne varsa gizli saklı. Ucundan yakalayamadığım o uyum süreci tarafımca yetisiz kılındığım…

 

Sorun yaratmaktan ziyade çözüme odaklanmaktan mükellef kılmaktayım şahsımı zira hiçbir metot önem arz etmemekte. Her ne kadar plan ve program dâhilinde bir ömür ile iştigal etmiş olsam da ne anlık ne de uzun süreli bir çözümleme getirmem asla olası olmadı haricimde gelişen tüm olaylara ve tüm yaşananlara.

 

Uzanan elin boşlukta kalması en az uzay boşluğunda sürüklenen gök cisimleri kadar gereksiz ve bir o kadar vasıfsız. Ötelenmek üstelik bir o kadar bariz ve etken.

 

Yılmak, mecbur kılınmak olası ihtimaller dâhilinde. Sonuçta müşkül ve müphem şartların dirayetsiz çekim alanına maruz kalmak.

 

Net bir betimleme zikredilen bir o kadar müphem başlıklarla irdelenmek yoz ve tasarruflu kelimelerin eşliğinde.

 

Ne kimlikler ne de sözcükler. Elde kalan sadece ve sadece sarsılan özgüven ve sevginin hacmini yitirmesi. Netice itibariyle uzaklaşmak kimliğinden ve uzak kalma ihtiyacı ile çekilmek ıssızlığın tam da ortasına. En azından kendi yörüngemi muhafaza etme gayreti her ne kadar farklı çekim güçlerine maruz kalınsa da.

 

Bir değil, iki değil, üç değil. Tekabül ettiği sınırsız ve sonsuz bir rakam her geçen saniye hanesi ve hacmi genişleyen…

 

Metotların tümünü eledim. Tümevarım desem; imkânsızlık. Tümdengelim ise sıfırdan başlayıp sonsuza intikal eden.

 

Etken kimliklerin nazarında edilgen bir tutum sergilemem ise talep edilen. Arza sunduğum ise boş bir küme ve hiçbir kümenin alt kümesi olma ihtimalinin bulunmadığı…

 

Tüm branşlar ve tüm teoriler iflas etti bu durağan zafiyet neticesinde.

 

Çözümsüzlüğün çözümünü nasıl mümkün kılabilirim ki.

 

Varılan nokta şu ki; yetiler ve imkânlar bir o kadar aciz ve yetersiz çözüme odaklandığınızda. Sonuç itibariyle yaşanan onca ikilem ve sonsuz bir yanılgı gelip kapınıza dayanan.

 

İstediğinizi istediğiniz kadar tasavvur edin ve büyütün büyütebildiğiniz kadar zihninizin derinliklerinde ve dilediğiniz kadar da kuvvetlendirin donanımınızı. Zekâ ve bilgi bile önemsiz kılınıp kendinizden şüpheye düşmek o kadar muhtemel ki…

 

Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmanız misali tüm kazanımlarınızı birer ikişer yitiriyorsunuz. Diğer bir açılımla krediniz limiti aşıp geri dönümü yüksek faizli ağır bir bedel ödüyorsunuz. En başta pek çok olumlu duygunun iflası gibi…

 

Yeniden kazandığınızı sandığınız her şey terk ediyor benliğinizi. Sevginin yetersizliği yakıyor içinizi, istediğiniz kadar sevin ve koruyup kollayın, ne önemi var ki çoğunun gözünde…

 

Ve güven denilen duygunun ebediyete intikali.

 

Hele ki o sis perdesinin yeniden üzerinizi örtmesi öncekinden de yoğun bir kıvamda üstelik.

 

Sonuç mu…

 

Yitirdiğiniz tüm o yetilerin kazanımı için sıfırdan başlamak onca yoksunluğu sürerken gerçek ve anlaşılmaz sefil varlığınızın.

 

Sığınmak gölgelere, kaçmak kuytulara ve hazırlanmak yeni nöbetlere eskiyi ve herkesi bertaraf edip. Ama en azından hiçbir beklentiye dâhil olmamak yıkılmamak adına ve en çok da sevdiklerinize sığınmak hem de eskisinden daha fazla.

 

Üzerine gitmek tüm korkuların korkusuzca.

 

Zor olsa bile yeniden bürünmek o saklı vasıflarınıza: Gerçek manada insan olmak gibi sevgisini dibine kadar yaşayan ve esirgemeyen tabii ki de hak ettikleri ölçüde sunmak adına.

 

Zor da olsa göz göze gelmek hayatın ışığıyla ve yeniden, düşen gardınızı sağlam tutmak incinmemek adına.

 

İncitmemek olsa da ana gaye bir o denli özen göstermek yara almamaya bir yandan yükseltirken acı eşiğinizi.

 

Pasifize ve demoralize edilmiş o naif kimliği yeniden çıkarmak gün ışığına temkini elden bırakmadan. Sarılmak dört elle yaşama kopma olasılığını göz ardı edip…

 

Yana yakıla da olsa yaşamak ve avaz avaz bağırmak duyulmama olasılığını bertaraf edip. Zira haricinizde hiçbir şey önem ihtiva etmemekte onlar istedikleri kadar paye biçse de o ulaşılmazlıklarına ve değerli kıldıkları varlıklarına.

 

 

( Çözümsüzlüğün Çözümü başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 11.08.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.