Fantazya Ülkesi
Nazik yerimize
yediğimiz ilk şaplakla ağladık
Şefkatli
ellerde pamuklarla sarmalandık
Yıkandık,
arlandık, tertemiz olduk
Anamızın ak
pak memelerine sarıldık
Çok renkli,
sesli fantazya ülkesine ışınlandık
Masum ve
mutluyuz ana sütünün doygunluğunda
Geliştik,
büyüdük akıl kemale erdi çar çabuk
Hayretler
içinde, dehşete kapıldığımız günler yaşadık
Kargış
denemelerini, kıyamet yangınlarını gördük
Akıl
tutulmalarını kavrayacak yaşa geldik
Kirleniyor,
kirletiyoruz farkına bile varmadan
Mum gibi
eriyor masumiyetimiz
Masum değiliz
artık hiç birimiz
Ha bre, de bre
konuşuyoruz, ev de, işte, kürsülerde
Konuştukça
batıyoruz, battıkça konuşmaya devam
Sustuk,
susuyoruz bu defa hayra yormuyorlar
Yazıyoruz, bu
nasıl yazı zehir zemberek diyorlar
Kin ve nefret
kusuyorlar üstümüze başımıza
Ve birden
sihirli bir değnek dokunuyor her şeye
At
gözlüklerimizi çıkarıp atıyoruz
Ufuk çizgisi
daha berrak
Renkler göz
kamaştırıyor, çiçeklerle öpüşüyoruz.
Kuşlar pür
neşe cıvıl, cıvıl
Her şey bir
şeyi anlatıyor
O her şeyde
nice anlamlar yüklü bilmece
Çözüyoruz, Aşk
bu!
Manada
muhteşem duygu patlaması
En tatlı en
güzel meyvenin ömrü kısa
Bu öğreti
bozulmuyor, yalanlanmıyor
Gizlenen
anlaşmazlıklar, kıskançlıklar çıktı
Arzu dolu
dudaklarda mevsim kuraklıkları
Kâbuslar, düşler
ülkesinin kucağındayız
Kirletildik,
yitirdik umutlarımızı, masumiyetimizi
Mazi olan bir
saklı bahçenin avuntusundayız
Yeniden
doğuşun mucize müjdesini bekleyeceğiz.
Dinmez Er /
Çeşme / 2012. 05. 12 /