Veysel Çıkmazı –Devran-

 

 

Bıkmadım usanmadım yürümekten

Yorulmadım yolları arşınlamaktan

Tabanlarımı eskitmekten

Dudaklarımda yarım kaldı

Söylemek istediğim türküler

Geceler ıssızdı

Sokaklar sessiz

En büyük düşmanım

Saatler, sevgisiz

İsimsiz bir yol ayrımında

Oturdum gölgesine yaşlı çınarın

Tozlu bir meltem esti

Kapandı kapanacak gözlerim

Tatlı bir şekerlemenin vazgeçilmez rahatlığında

Ardımda kasırgalar kopuyormuş

Bilmem nereye hangi cemre düşmüş

Yoruldum mu, teslimiyet mi?

Yollara ve hayatın bilmem nesine

Sövmek istiyorum kapanıyor gözlerim

Baskı makinelerinin silindirinde eziliyor düşlerim

Üşüyor ”Veysel Çıkmazındaki” matbaada çocukluğum

Gürültüsünde duyulmuyor cılız hıçkırıklarım

Kâğıt topları arasında,  mürekkep lekeleri içinde ellerim

Kırk yamalı iş pantolonumun cebinde şiir denemelerim

Tabanı delik ayakkabılarım yağmurlarda su alıyor

Zaman güçlü bir çığ gibi büyüdükçe büyüyor

Mutsuz çocuk umutsuz bir genç oluyor

Yaşam çarkının acımasız dişlileri arasında

Çaresizliğe ekmeğimi banıyorum

Aklımı karıştıran, fikrimi çelen iklimler

Aşk, sevgi, sevda sözcükleri kanımı kaynatıyor

Bir işçi kıza rastladım açlığımı hatırlattı bana

Üstüme saldıran sıcak rüzgârlar susuzluğumu

Adını bilmediğim işçi kıza şiirler yazdım

Lekeli hem yamalı pantolonumun cebinde

Sevgisini yüreğimde taşıdım.

Sihirli bir dünyanın kapısında nöbetçiydim artık

Başı önde salına, salına gözlerinde uyku kalıntıları

Masum güzellik, heykeltıraş yontusu muhteşem eserin

Peşine düştüm, önün de ardında dolandım, beni görmedi

Yağmurları kıskandırdığını, dalgaları öfkelendirdiğini

Aşkından sırılsıklam olduğumu o hiç blmedi

Çayırlar yeşerdi bahar yağmurlarında umutlar yeşermedi

Arnavut kaldırımlı yollar, şafağı bekledi hüzünlü parklar

Kemeraltı’nı sisler bastı. “Veysel Çıkmazı’nda makineler sustu

Kentin aydınlık pencereleri, sokak lambaları karalar bağladı

Sabahların sisleri içinde gelirdi karanlıklar içinde kayboldu.

Adını bilmediğim, yüzüme bile bakmayan o, işçi kız sır oldu

Aşk iki kişilik diyorlardı, ben tek kişilik bir aşk yaşadım

Namussuz, uykusuz gecelere battım çıktım

Dünyanın çemberinden geçtim kendimi bulamadım

İsimsiz işçi kıza yazdığım şiirler en büyük kazancım oldu

Mısraların o sihirli dünyasıyla tanıştım, içinde yoğruldum

Aldım elime kalemi ne geldiyse başıma yazdım

İçimden geldiği dilimden döküldüğü gibi

Bukowski içtenliği, gerçekçiliğiyle şiir diliyle yazdım

Tatlı dile güler yüze doyulur mu? diye soranlar

Sevimsiz yüzüme, zehir akıtan dilime, sivri kalemime

Varsın katlanamasınlar

Kaybedecek hiçbir şeyi olmayan biriyim

Kazanacak ne çok şeyim yok benim

Okunmamak korkusunu, kıskançlığını hiç tanımadım

Unutulmak gibi bir korkumda olmaz benim

Kimler, kimler unutulmadı ki

Ben kimim ki?

Begonviller tırmanıyor duvarlara

Sökmeğe çalışan şafağı seyretmek için

Uykusuz gözlerden karanlıkları kovmak için

Gençliğimi karartan güneşi yakalayacağım

Hırsızladığım aydınlıkları tokat gibi yüzüne vuracağım

Şairim ben!

 

 

Dinmez Er / Çeşme / 2011. 08. 28 /

 

 

( Veysel Çıkmazı başlıklı yazı Dino tarafından 5.08.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.