Mor Sümbüllü Dağlar Türküsü

 

Uzayıp gidiyor tren yolları gibi endişeler

Yaşam ve ölüm arasında devam ediyor savaş

Karartma geceleriyiz sanki ışıksız pencereler

Yaklaşan cehennemin alevleri görünen uzaktan

Islak mendillerde yanıyor avuçlarımız

 

Gergin yüzlerde dizginlenemeyen öfke

Gecenin tutsaklığında çalan infaz tamtamları

Pas tutan prangalar kadar eski bastırılmış arzular

Kalplerimiz ne kadar yakınsa, bedenlerimiz uzak

Teninde aşkın alfabesi yazılmış yalnızlarız

 

Hasret ağıtlarını dolapların kara askılarına astık

Acıları kırk yamalı bohçalara sardık sarmaladık

Düşlerimizi çıkmaz ayın günlerine sürgün ettik

Çaresizliğin sarmalında öldük, öldük dirildik

Kimsin sen abıhayat diye ağu içirmeye direten

Yitik bir cennet vaat eden cehennem zebanisi

Gecelerin tutsağı ikiyüzlü sahtekâr tanrı Janus mu?

 

Harap olan bahçemde zaman amansız, acımasız

Boğazımda boğuluyor hıçkırıklar, isyanlar

Buzul sabahlarından ılık bahar şafağına uyanmak

Mor sümbüllü dağların türküsünü çığırmak

Bu kadar mı zor bu kadar mı imkânsız

Susmayı yeğlemek, sessizliği seçmek kader mi olmalı?

Yaşamak bir intiharı ertelemekten başka şey değil ki.

 

 

Dinmez ER / Çeşme / 2013. 11. 20 /

 

 

 

( Mor Sümbüllü Dağlar Türküsü başlıklı yazı Dino tarafından 4.08.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.