Menfi bir yenilginin döngüsünde intikal etmekte bu satırlar. Cevapsız bir mektup daha dökülmekte alt bilincimden. Dönüşü ne mümkün bu tümsekli yolun. Hatta hiç mi hiç sapmamış olmam gereken bir istikamet gün ertesi.

 

Sabahların güneşle olan randevusu gecikmekte son zamanlarda ve güneşsiz bir gün dönümü geceyle olan randevusunu ertelemediği.

 

Kefilsiz bir o kadar yenik ve tutumsuz bir tutum içinde seyreldiğim. Sanrılar diz boyu sonrasında, izler kalıcı ertesinde bu yenilginin ve yoksunluk katmerlendi kifayetsizliklerle eş güdümlü.

 

Gücün tükendiği bir devinim üstelik belki de hiç var olmamış bir mağlubiyet idi aklıma düşen.

 

Bilip bilmeden iz sürmek de, istersen ve hiç okumaya da teşebbüs etme. Zira mutluluk nidaları yok satır altında gizlenen. Terk edilmişliğin bir nüansı yaşanırken rol yapmam asla mümkün değil. Hiç bürünmediğim rollerden biri ne de olsa görüp göreceğin.

 

Kıdemli ayrılıklar pas tutmadı mı tarihin tozlu sayfalarında. Hükümler verilmedi mi sancılar içinde iken korunaklı ruhlar. Ötesi yok ki. Gidip de dönmemek var ne de olsa, gibi saçma bir cümle kurduğum için ayrıca bağışla beni.

 

Neyin garantisini verebilirim ki üstelik. Onca gel-git çalkantılı ruhumu alt üst etmişken bir o kadar pişmanım da ne de olsa yeminimi bozdum seneler sonra üstelik. Bunun üzerine suçlanmak ayrıca yaralayıcı.

 

Oysa alışmış olmam gerekirdi tahakküm altında kalmaya ve mecbur bırakmalıydım sefil benliğimi yalnızlığa.

 

Yalnızlık derken şimdi de yoksunluk eklendi kıdemli hayal kırıklıklarıma. Kolaysa ayıkla pirincin taşını. Makul olmak da mümkün değil üstelik bunca yenilgi almışken.

 

Suçlanmak bir yana sefillik bir yana. Korunaklı bir dünyanın kapılarını nasıl açtımsa… Tarih tekerrürden ibaretmiş oysa bildiğimi sanırdım güven duygusunun içinin nasıl da boş olduğunu. Hareket noktamdı ne de olsa güven zafiyetim. Ve diğer tüm zaaflarım;  sevgiye olan inancımın körüklü bir basınçla yoğunlaşması belki de.

 

Ne gördüm ne duydum sadece ve sadece zihnimde şekillendi tüm mefhumlar ve tüm duygular sana dair. Ne bildim ne rastladım sadece içsel ve müphem değerlerin ışığında şekillendirdim olmayanı varmışçasına. Bu da benim zavallılığım işte: Yoktan var eden sadece Yaratan iken ben kim oluyorum da olmayan bir mefhumu sahiplenebiliyorum. Sonuç itibariyle; faiziyle değer kazanan bir yoksunluk yalnızlığa ek olarak.

 

Tüm öğretiler, tüm doneler ve tüm o öngörüler… Nasıl da görmezden geldimdi yankılanan hayallerimin bitiminde.

 

Dipsiz bir kuyu benimki ve ne varsa kendime mal ettiğim. Oysa oldum olası yaşadığım bir ikilem gelip nasıl da esir aldı benliğimi. Sevmeyi sevmek bu olsa gerek. Yoksa ne yanılgı ne de hata. Olsa olsa bir arayış kendi bilinmezliğimde. Kimim ki hükmedebiliyorum kendime diğer yanda hükmeden onca insan.

 

Ben benim hep kabullendiğim ölçüde. Kabullenmişken benliğimi kim ne hak iddia edebilir ki farklı bir güzergâha yöneltmek adına.

 

Belliydi girizgâh ve en başta beyan etmiştim. Ve ne varsa bir bir beyan ettiğim doğru idi. Bu da benim akılsızlığım. Oysa sır gibi saklamalıydım tüm bilinmezliklerimi ki değer göreyim.

 

En büyük hatam da bu oldu ömür boyu: Noter tasdikli bir evrak gibi bir bir ifşa ederim ne varsa içimde gizli saklı. Ve beni benden eden ne varsa bana dair kabul görmeyen insanların nezdinde.

 

Yine yenilgi ve yine hayal kırıklığı. Ne rol çaldım ne de inkâr ettim. Oynamam gereken bir sahneymiş meğer seyircili ya da seyircisiz. Hayatımın her döneminde olduğu gibi. Akıllanamadım gitti. Biraz savruk biraz mahzun biraz derbeder ve derken varılan nokta.

 

Yine de sahip olduklarımla gurur duyuyorum her ne kadar şikâyetçi olsam da zaman zaman. Haricimde de kimse yok beni ben olduğum için kabullenen.

 

En azından ana ve duruma göre kimlik ve şekil değiştirmiyorum. Bukalemun olmayı becersem an itibariyle nasıl da farklılık teşkil edecektim.

 

Suçlu aramıyorum da zira herkese göre tek suçlu var ortada: Kabul görmeyen bir varlık hatta varlıksız bir suret belki de sureti bile olmayan bir mefhum çoğunun nazarında ve ne yazık ki sen de onlardan birisin.

 

Anlamakta halen zorlanıyorum. Ve bıraktım artık sorgulamayı da yeteri kadar suç işledim sonuç itibariyle: Kaybolmamak adına kaybettiklerim ve zincirin son halkası.

 

Dilerim ki kim olursa olsun uzağımda mutlu ve mesut olsun. Şahsım adına ise söz veremem zira çözümlemem gereken çok bilinmeyen var. Bir gün bulursam cevaplarını paylaşacağımdan emin olabilirsin.

 

Paylaşmak dedim de… Sevginin paylaşarak çoğaldığına vakıf iken onca insan bunu nasıl görmezden geldin. Neyse artık hiçbir önem ihtiva etmiyor. Ben her halükarda sevecek bir şeyler bulurum. En azından sevmeye, sevilmeye layık bir dünya ayaklarımın dibinde serili her ne kadar sen o dünyayı benden uzak addetsen de…

 

( Dilerim Ki... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 4.08.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.