Ah beni benden eden şu
esaret…
Ah yetinmeyi öğrenmiş
sefil benliğim…
Ah umutlarım ucundan
yakalamaya çalıştığım…
Daha neler neler
dilimin ucunda ve hazır olda bekleyen…
Susuyorum, susmalıyım.
İçimde saklıyorum sadece içimde yoksa kırarım kalbinizi evet kırarım. Zira
yılların hükmündeyken ve eşiğindeyken o kapının, kilidi açamadım gitti.
Anahtarı bende olsa keşke. Açarım ve geçerim içinden. Her şeyi de geride
bırakırım, sizi de katarım diğerlerinin yanında ve çıkarırım hayatımdan ve
katarım hayatıma kimi istersem. Yol veririm hüzünlere katmer katmer sevincimin
üzerinde biriken ve mutluluğa geçit vermeyen.
Duyarsızsınız hem o
kadar çok ki… Ve umarsızsınız da… Dile getiremem ve vuramam gerçekleri
yüzünüze. Zira bilirim yine ben suçlanacağım haklı olsam da. Bilirim haklıyken
haksız duruma düşmek ne demek. Bilirim dilime pelesenk olan kelimeleri yüzünüze
söyleyememek.
Çok şey mi istiyorum?
Asla zira bencil değilimdir sizin olduğunuz kadar.
Evet, bencilsiniz çok
hem de. Zira bir tebessümü bile esirgersiniz benden oysa ne çok şey var içimde
sizi duyumsadığıma dair. Ne çok şey var itiraf etmek istediğim.
Güçsüz müyüm? Sizce?
Güçlü olduğumu
söylerler bir o kadar güçsüz gözüksem de. Ama değişemiyorum ki. Saklayamıyorum
ne hüznümü ne sevgimi ne sevincimi. İçime atıyorum ve biriktiriyorum sadece tüm
acılarımı. Çünkü mutsuzluk yakarken canımı ve haz etmesem de gocunmam ben
mutsuzluktan. Ama neden gocunurum bilir misiniz? Mutsuzluğumu mutluluk kaynağı
yapanlardan: Sizin gibi. Zira pek çok kez dile geldi bu düşünceniz
söylemlerinizde. Hissederim hem de çok derinden. Anlarım zira algılarım
durmaksızın iş başındadır.
Yaralarımı sarmaya
çalışırken bir de siz salarsınız hüzünleri üzerime.
Yine de eskisi kadar
acımıyor içim. Eh, insan toprağına alışırmış ben de çok şeye alıştım artık.
Siz bile farkında
değilsiniz ama ben biliyorum o acı gerçeği: Siz beni asla sevemediniz gitti.
Hem de hiçbir zaman her ne kadar siz öyle olduğunu söyleseniz de. Koca bir
yalan ve siz bile inanmamaktayken. Gülüp geçiyorum tüm bunlara. Ve beni
sevmeyen tek siz de değilsiniz üstelik. Ahvaliniz de hiç haz etmez benden ve
ben ne zaman bir adım yaklaşsam bile attıkları tekmelerle beni uzağa
savurdular. Bu yüzden ne ilişirim ne de ilişmelerine izin veririm. Onlar
bilirler kendilerini.
Alın size bir sır daha.
Üstü kapalı her şey ama bir o kadar da meydanda. En azından Rabbim biliyor
içimden geçenleri.
Sevdiklerim başımın
tacıdır. Ama sevmediklerimi de görmez gözüm. Suçum olmasa da çok
cezalandırılırım. Umurumda mı? Asla…
Sevdim mi çok severim kendimden bile çok.
Korkarım kendimden bu
denli şiddetli duyumsarken duygularımı.
Ve yıkıcıdır nefretim.
Ne yazık ki öğrettiler bana bu rezil duyguyu. Bunca eziyet, bunca acımasızlık
sürüp giderken tek bir sebep söyleyin bana haksız olduğuma dair. Özür dilerim
yine hatalıyım sizden bunu istemekle çünkü tek kelime çıkmaz ağzınızdan.
Kıymetli vaktiniz çok görür bana sizden tek kelime duymayı. Ben hiçbir zaman
yer tutmadım ki hayatınızda. Sadece bir gölgeyim, iyi bilirim. Sizin değerli
eşrafınızın yanında kimim ki ben?
Dünyevi uğraşlardan çok
uzak, kendi dünyasında yaşayan ve kifayetsiz.
Zira önemli insanlardır
sizin iletişim kurduklarınız. Burnu ta Kaf dağında olan değerli şahsiyetler…
Üzgünüm. Bürünemediğim
o roller için üzgünüm.
Üzgünüm ben ben olduğum
için.
Ve çok üzgünüm sizi
hala sevmekten vazgeçmediğim için.
Nasıl bir kaynaksa
içimdeki tükenmiyor.
Bilirsiniz; sevdim mi
çok severim…
Hala bir şansınız var
tüm söylediklerime rağmen. Zira hala kalbimin bir köşesinde saklıyorum sizi her
ne kadar siz beni saklamasınız da…