NEDİM MATEMATİK HOCASINI ARIYOR
Ahmet AYAZ
GAZİANTEP
GÜNEŞ GAZETESİ…21 OCAK 2014
……………………………………………………………………
Asıl adını
yazmayacağım. Göbek adı Nedim olan bu
çocuğun gözleri radar gibi çok
uzakları görürdü. Ne olduysa bir
gün gözlerinde bir titreşim sonucu, gözleri olduğu gibi kapandı ve önünü
göremez oldu. 1950 yıllarının başıydı. Doktor yoktur. Nedimin gözleri ancak
karı koca ilaçlarıyla tedavi görüyor. Geçen zaman içinde gözleri önünü görecek
kadar açıldı ama, Nedim olarak bilinen adı, bu defa Kör nedim oldu. Kör Nedim’in
babası ve dedesi kasap olduğundan bir torba aşıkları var. Bir torba da güllesi
var. Ayrıca evde iskambil kağıtları da var. Arkadaşları ölesiye aşık, gülle
oyunları oynarken, Kör Nedim hangi duygulara kapıldı da, bunların hiç birisine
bakmaz oldu. Ancak, camide eğitmen tarafından okutulan ağabeylerinin ders çalışmalarını bir hayranlıkla seyreder.
Bunlardan Burhan Özdemir’in sesli olarak okuyup ders çalışması, Nedime çok
büyük bir iş başarmış gibi geliyor. Onlara bin bir hevesle baktı, baktı, baktı.
Bir gün Mehmet Kont Ağabeyinde dörtte birisi
kullanılmış, üzerinde balık resmi olan bir kurşun kalemi parasıyla satın almak istedi. Ağabeyi o kaleme 5 kuruş dedi. Nedim 5 kuruşu
cebinden çıkardı vermek üzereyken, ağabeyi
sonra dedi. Nedim bir gün sonra yine Mehmet Ağabeyine uğradığında, Bu
defa 1o kuruş dedi. Mehmet Ağabeyi her gün geçtikçe kalemin fiyatını artırıyor.
Kalemin fiyatını 50 kuruşa çıkardı. Nedim yine kabul edince Mehmet Ağabeyi
çantasından çıkardığı kullanılmamış bir kalemi açacakla açtı ve Nedime verdi.
Nedim her halde 100 kuruş ister diye düşünerek borcunu sorunca, Mehmet KONT Ağabeyi
haydi tamam. Bu kalem sana hediyem olsun dedi. Kalemin fiyatı 2;5 kuruş imiş. Nedim
koşarak eve geldi ama bu defa yazacak kağıt yoktur. Tütün kağıtlarından bir
tane bulup, kağıdı gelişi güzel
karalamaya başladı.
Geçen zaman
içinde Köye ilk okul yapıldı ve Kör Nedim ilk okula başladı başlamaya ama,
Karatahtayı gözleri göremiyor. Yine diyelim geçen zaman içinde okulu pekiyi
dereceyle bitirdi. O tarihlerde İlkokulu pekiyi dereceyle bitirenler askeri okullar
başta olmak üzere, bir çok devlet yatılı okullarına, sağlık muayenesinden
geçtikten sonra sınavsız alınıyorlardı. Fakat Nedime bu kapıların hepsi de
kapalıydı. Aradan bir iki yıl geçtikten sonra Nedim, ilk okulu kendisinden bir
yıl önce bitiren ve kendisinden birkaç yaş büyük olan arkadaşı Zeki’yi ağabeyi
olarak gösterdi ve Oğuzeli Orta okuluna kaydını yaptırdı. Fakat Nedim
karatahtayı yine göremiyor. Babası bir göz doktoruna göz muayenesini yaptırıp
bir gözlük yazdırdı. Nedim’i babası gözlükçüye götürdüğünde, gözlükçü gözlüğün
fiyatına 60 TL deyince, Nedimin babası, “Ben bu 60 TL yi nereden bulurum,
kimden isteyebilirim diyerek, Nedimi okuldan almaya karar verdi. Okulda matematik öğretmeni ve
müdür yardımcısı Bilge ERSOY, Nedim’in babasına şöyle seslendi. “Amca şimdi
beni dinler misiniz. ? Ben matematik yazılısı yapıyorum, bu görmeyen gözle
Nedim 8 den aşağı not almıyor. Nedimin gözlüğünü ben alacağım. Orta okulu bitirinceye kadar bütün kırtasiye giderlerini
ve ev kirasını ben karşılayacağım. Sen bu çocuğu bana ver” deyince, “Kendi
kendine şöyle mırıldandı, “Aradığın gücü kendinde bulamıyorsan, başkalarının
gücüne güvenme” dedikten sonra Nedimin babası “Kızım ya senin tayinin çıkarsa”
dedi. Bilge ERSOY Hoca “Amca okulun bu
ikinci senesi. Okul yeni açıldı. Ben müdür beyle nişanlandım. Hem de okulun
müdür yardımcısıyım. Ben istemedikçe, benim tayinim çıkmaz” dediyse de,
Nedim’in babasını bir türlü ikna edemedi. Babası Nedim’i alıp köyüne getirdi.
Fakat Nedimin gözlerine kara tahtayı görmeye gözlük de yeterli olmuyordu. Çünkü
bir yıl sonra Gaziantep Lisesinin orta kısmına devam ettiğinde de, gözlük yetersiz kalmıştı. Fakat okuma ateşi
bir türlü sönmeyen Kör Nedim, Ders kitaplarını alıp yarışa girecek bir
öğrenciymiş gibi, ders çalışıp, okul bitirme sınavlarına, okul dışından girdi. Orta okulu ve liseyi okul dışından bitirerek, memurluk
sınavlarına katılıp, memurluğu kazandı,
idareci oldu. Dahası, ülkenin bilinen bir şairi ve araştırmacı, gazeteci yazarı
oldu. Adı ülkenin en büyük ansiklopedilerine girdi. Okumaya ve ağaç dikmeye doyum olmaz diyen
zat’ı muhterem, üniversite okumadığına bin pişmen. Şimdi hala Kör Nedim, Bilge
ERSOY matematik Öğretmenini arıyor. Nedim çok düşünüyor. Bu genç kızın Nedimden
beklentisi nedir. Bu çocuğun üzerinde bu genç eğitimci, niçin bu kadar durdu.
Kör Nedim bir türlü bu Trabzonlu, genç eğitimciyi unutamıyor. Her zaman aramaya
devam ediyor. İnternete giriyor, soruyor. Acaba ülke adına Kör Nedimden, bir
beklentisi mi vardı diye düşünüyor. Bilemiyorum diyor. Günümüzde de fakir bir
köylünün çocuğuna değer veren bir eğitimci çıkar mı diyor. İnşallah bir yerde Bilge
ERSOY Hocasının izine rastlar da, torununun adını “Bilge” koyduğunu söyler ve elini
öper derken aklıma, Mehmet Şevket İSPİR geldi. Nedimin 50 yıldan beri
bulamadığı arkadaşı Hayri Bükü o buldu.
Bilge Ersoy’u da bulabilir. Çünkü onunda öğretmeniydi.