Küçük Şeyler Deyip Geçme

 

Değerli Kızım;

            Allah’ın ve sevdiklerinin selamı sizlerin üzerine olsun… Canınız sağ, salim ve aklınız afiyet üzere olsun.

           

Değerli Kızım;

           Sınırlı sayıda bir nefese ve bir ömre sahibiz. Zaman denen değirmen, her an bizden birçok şeyimizi alıp götürüyor. Gözlerimizi kapamak ve kulaklarımızı tıkamak bu gerçeği değiştirmiyor. Olumsuzlukların ekilmesine seyirci kalanlar veya farkına varmayanlar, elbette diken tarlalarıyla karşılaşacaklardır. Kötülükler içinde yaşamak istemiyorsak, olumsuzlukların ekilmesine engel olmaya çalışalım. Her büyük ağacın gerisinde, daima çok küçük bir tohumun olduğunu görmemiz gerekir.

 

Bilmelisin ki yeryüzünde en değerli ve en doğru hareket; hakikati aramaktır. Sende biliyorsun ki, dikenler kendiliğinden yetişirken, faydalı bir şeyi yetiştirmek emek ve gayret ister.

 

Çiçekler polen üretmeseydi, arılar işsiz kalırlardı, arılar olmasaydı çiçekler olmazdı. Arılar çiçeklerin bir parçası olduğu gibi, çiçekler de arıların bir parçası olduğunu fark etmek ve görmek gerekir. Allah hiçbir şeyi lüzumsuz yaratmadı. Her şey bir şey için yaratılmıştır, her şey ise bir şey için yaratılmıştır. Hiçbir şeyi basit ve boş görmemek gerekir.

 

Atalar; “Bir mıh, bir nal kurtarır, bir nal bir at kurtarır. Bir at, bir yiğit kurtarır, bir yiğit bir orduyu kurtarır, bir ordu ise bir ülke kurtarır,” der.  Unutmamalıyız ki, büyük şeyler daima küçük şeylerden güç alırlar. Nasıl ki, denizleri besleyip büyüten nehirler ise, nehirleri besleyip büyüten ise küçük yağmur damlalarıdır.

 

Her şeyin kıymeti ya azlığında ya da yokluğunda anlaşılır.  Ne kadar küçük ve güçsüz görünsek de, yapabileceğimiz bir iyilik mutlaka vardır. Görevimiz, içinde bulunduğumuz anın bizden istediklerini vermektir.   

 

Değerli Kızım;

Bilmeliyiz ki, her şeyin yeri ve değeri ayrıdır. Birinin yerini diğeri dolduramaz. Ahenk, farklılıkların bir araya gelmesiyle olur. Bir şey yerini buldu mu, sonsuz bir değer kazanır. Asıl olan küçük şeyin, bütünde aldığı yeri görebilmektir.

 

İçinde bulunduğumuz yolun değer ve kıymetini anlamaya çalışalım… Yolun zirvesinde bir çam ağacı olamaz isek, vadisinde en azından bir gül çalısı olalım… Bu yolda güneş olamaz isek de, bari bir yıldız olmaya çalışalım… Bu yolda tayfalar da, kaptanlar kadar değerlidir ve kıymetlidir. Kazanmak veya kaybetmek bir ölçü değildir. Ölçü; aynı geminin içinde olmaktır. Kaptanı da, tayfası da aynı gemi ile emin sahillere birlikte ulaşırlar.

 

Değerli Kızım;

Eğer yaptığımız işin en iyisini hem de zamanın da yaparsak, o vakit dağ başında olsak da insanlar bizleri arayıp bulacaktır. Allah, zıtlıkları yaratmasaydı çok şeyin değeri bilinmez ve anlaşılamazdı. Her şey, görünmez bir dengenin ayrılmaz parçalarıdır.

 

İyi kötünün, doğru yanlışın, sevgi nefretin, barış savaşın zıddı gibi görünse de bir biriyle beslenip büyürler. Erdemin gücünü düşmanından alması gibi… Hz.Musa ile Firavun, Hz.İbrahim ile Nemrud, Peygamberimizle Ebu Cehil gibi…

 

İnsana, yüceliği ve güzelliği hissettiren zıtlıklar değil mi? Soğuk olacak ki sıcak, karanlık olacak ki aydınlık, şer olacak ki hayır anlaşılsın… Korkaklık olmasa cesaret, ihanet olmasa vefa anlaşılabilir miydi?

 

Bilmelisin ki, yaz kışa, kış yaza; gündüz geceye, gece gündüze; fakir zengine, zengin fakire, günah tövbeye, tövbe günaha muhtaçtır… Bize düşen hikmeti anlamak, iyiyi seçmekle mükellefiz…

 

Kötülük olmasa iyiliğin, zorluk olmasaydı çalışmanın zevki olmazdı. Istırap olmasa sevince yer olmazdı. Hayatın gerçek yüzünü, acının merceğiyle daha iyi görmez miyiz? Kişiliğimizi yoğurup geliştiren yine acıların kendisi değil midir? Acı; eğitimin ta kendisidir.

 

Çoğu kez en olumsuz davranışlar kader noktamızda görünmez bir görev üstlenirler. Baharları bize getirecek olan yine de fırtınalı kışlardır. Huzur, bin bir çile ve mihnetten sonra sunulur bizlere… Zalimin zulmüyle masum ve mazluma Allah daha yakın gelir… Bu hayat, daha yüce bir yaşam için, bir ön hazırlıktır sadece…

 

Hesap için; insan olmalı, kitap olmalı, peygamber olmalı ve akıl olmalı… İyi niyet yetmez, hem dikkat ve sezgimiz, hem de emek ve gayretimiz olmalı… “Söz gümüşse sükût altındır,” sözü boş ve lüzumsuz yerler içindir. Fakat gerçeğin haykırılacağı yerde susmak, kötülüğe çanak tutmak olacaktır.

 

Değerli Kızım;

Bazen ufak bir parçanın bozulması bir treni durdurur, bazen ufak bir hata insanı öldürür. Bazen küçük bir ateş, koca bir ormanı yakar kül eder. Küçük israflarla erir en büyük servetler… Bazen küçük bir kabalık bile, insanın kalbini kırıverir. Bazen tek bir sivrisinek geceyi zehir ediverir. Küçük şeyler asla küçümsenmeye gelmez. Bakma sen, küçükler de büyük görevler görür.  

 

Öyle göründüğüne bakma sen, en büyük gerçekler çoğu kez, çok küçük şeylerde gizlidir. Küçük bir teşvik güven ve cesareti artırır. Küçük bir riya, bir yığın ameli yok eder. Birçok kalbin kilidini bazen bir çiçek açar. Bazen dostça ufak bir tebessüm, koca bir öfkeyi söndürür. Tek bir kırıcı sözle kedere sürüklenir insan… Hep küçük nedenlerle yara alır ihsan…

 

Aslında bir küçücük noktadır başarı… Bir küçücük noktadır moral… Tam mutlu olacakken, bir ufacık yanlış her şeyi alt üst ediverir. Bir küçük ihmal ile elden gidiverir fırsatlar… Netice de küçük şeylerle büyür ve küçük şeylerle tükenir insan…

 

Değerli Kızım;

Kötülük, düşüncelerimize öfke bulaştığında doğar ve aklımızın ışığını söndürür. Öfkelenen insan gerçeğe hizmeti bir tarafa bırakır da sadece şahsı için mücadeleye başlar. Kaybımız veya kazancımız hep küçük şeyler yüzünden olmuştur.

 

Denge ölçü, ölçü denge demektir. Söz de ilaç gibidir. Azı faydalı, fazlası zararlıdır. “İşlerin hayırlısı vasat olanıdır” der yüce nebimiz… Ne zaman sınırlar aşılacak olsa, erdemliliğin meyveleri acılaşmaya başlar. Bilinmelidir ki her şey ince bir hesap üzerine kuruludur. İçte sağlanan dengenin meyvesidir, huzur… Bakma sen küçük şeyler daima güçlüdür.

 

Allah üzerinizdeki nimetini artırsın… Gayret ve gücünüzü artırsın… Selam ve dua ile Allah’a emanet olun…

Ant-280313

( Bilge Kıza Mektuplar-23 başlıklı yazı Kocamanoğlu tarafından 9.04.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.