Efendim… Siz değerli dostlar. Bu yazımda sizlere Elazığ’dan sesleniyorum. Yani Elazığ’dan şive okuyacak, biraz kültürünü, biraz âdetini bileceksiniz. Bazısını okurken gülecek bazısına yakinen tanıklık edeceksiniz. Kimi cümleleri anlamakta güçlük çekecek lakin az çok ne demek istediğimi anlayacaksınız. Gurbette olan hemşerilerimizle hasreti giderecek, sizlere Evliyalar diyarını anlatacağım kendimce. Keyifle okumanızı diliyorum.

Unutmadan; Elazığ’ın şivesinde gırtlak vardır. ‘K’ harfi yerini (yumuşak g diye hitap ettiğimiz) ‘ğ’ harfine bırakır.

Misal; Hadi galğın gidek. (Hadi kalkın gidelim.)

 

           

            Selam olsun Gakkom sana. Selam olsun ölem. Selam olsun gurban… Selam olsun, selam…

 

            Elazığ… Eski adıyla El-Aziz, daha da eski adıyla Harput. Harput geçmişin ilk yerleşkelerinden biridir. İnsanı sevecen bir o kadar da hoştur. Çalışır neder eder gösterir kendini. Dört tarafı dağlarla çevrilidir Elazığ. Adına şiirler, şarkılar yazdırmış, dillere destan olmuştur.

            Elazığ Gakkoşlar (Gakko) diyarıdır. Gakkoş(Gakko) kim midir? Buyurun okuyun efendim alıntı olan şu bölümü… Gakkoş ve Gakko aynı anlamı taşımaktadır. Zamanla dildeki değişimler ile kelimenin aslı olan ‘Gakko’ – ‘Gakkoş’ olmuştur.

Elazığ ‘kardeş’liktir,
Bize gidek'tir
Biz de yiyek'tir
Biz de kalak’tır
Ben de para var oğlum sen gel'dir

Beraber dayak yiyip kahkahalarla seneler boyu hatırlamaktır
Sevgidir Elazığ.
Annelerin oğullarını gönderirken “dikkatli ol oğlum” değil de, “kimseye karışmayasın” dediği yerdir.
İçindeki Anadolu hamurunu kaybetmeyen tek büyük şehirdir.
İşte bu yüzdendir ki sizin orada dost dediklerinize biz ELAZIG’DA GAKGO deriz.

 

            Daha net ifade edecek olursak, Gakko ya da Gakkoş, kardeşlik, dostluk anlamına gelmektedir.

 

            El – aziz’ in 10 tane ilçesi vardır. Merkez(Elazığ) de sayılırsa 11 diye geçer kaynaklar. Öyle ki gadanalam Elazığ, Sivrice’de Hazar gölüyle, Keban’da, Keban Barajıyla, bilinir. Ki Harput zaten başlı başına bir efsanedir. Siz bilmezsiz buranın havasını der Gakkoşlar. Kafa tutar ağaya, bege. Baboşlar selam eder size. Onlar delikanlıdır, efendidir… Çoğ rastlarsız siyah takım elbise, beyaz gömlek,  sekiz köşe şapka, beyaz çorap ve yumurta topuk ayakkabı giyinimli insana. O has Elazığ’lıdır işte. Zati sekiz köşe şapka Elazığ’ın sembolüdür. Keza yumurta topuk ayakkabı da öyle…

 

Vatanın Elleri Çok Güzel Ama Gakkoşlar Diyarı Elazığ Başka…


            Harput önemlidir Elazığ için. Dedim ya Elazığ’ın ve insanlığın ilk yerleşkesidir. Harput’u anlatmaya ne hacet siz buyurun gelin gezelim o zaman anlarsız üsgüre ne demek…

 

 

            Siz hiç televizyon izlerken tapiklediz mi bilmim ama burda dedemgil haberleri izlerken tapikliler genelde. Elinden kumanda alınmaya kalkılırsa da haberler hiçbir şey olmamış gibi izlenmeye devam eder.

 

Hele iki dakika dur ölem zaar söyleyecem ben sahan tapiklemek nedir? Hele sen önce bi oğu… :)

 

Elazığ sokaklarına adım attığınız vakitte sizi çarşıda gören yaşlı bir teyze soracaktır direk;


Gadanalam sen kimin kızısın/oğlusun? 

Teyze Ahmet emminin oğluyum/kızıyım.

Sen bizim o üstte oturan Hatice bacının neyisin?
Yegeniyim nene.

Tamam, oğul selam söle anan gile.
Başım üstüne nene.

Hadi gadanalam ALLAH seni bağışlaya. Ne muradın varsa vere. Allah seni kötülerden esirgeye.
Bahan bağğ hele. Senin sevdigin var mı? Git o gızı iste he mi evladım. Ben gördüm sizi o gün. Gızı begendim. Hoştur. He oğlum… Hadi Allah’a emanet…

 

Der elinde bastonu ile tin tin adımlarını atar benim teyzem ilerler yavaştan…

 

            Elazığ’da yaşam şartları standart bir hayat sergiler. Ama itiraf ediyorum ve bilmenizi de isteyerekten söylemek istiyorum ki yermek değildir niyetim. Haberdar ediyorum sizleri sadece. Ancak içiniz rahat olsun iyisine denk geldiğiniz müddetçe zarar görmezsiniz.

Elazığ insanı biraz dedikoducudur. Bu yönden insanlar arasında şoklar yaşayabilir biraz laf ile haşır neşir olabilirsiniz. Nasıl mı?

Şöyle;

Gız görisin o gızı, küçükken nanca ağıllıydı?(akıllıydı)
Hıh... He he… Nanca sevidik. Demek boşanmış he… Vah vah!
Zaar gocası aldatmış ha. Yoksa gız netsin. Gız gız demek bi tane de oğlu var.
Allah ıslah etsin hepsini ne diyek…


           

            Kime giderseniz gidin, yaşadığınız, iyi güzel, acı, tatlı durumdan mutlaka haberdar olunan birkaç ev vardır. Ki bu da bütün Elazığ’ın yakın zamanda duyacağı anlamına gelmektedir. Gurbetteki dostlarım bana darılmasın ama böylesi var muhakkak.

 

            Derken çağaların uykusu gelmiştir. Önce onlara sorulur. (Affınıza sığınıyorum çünkü argo içerikli bir cümle)

Çağam cocon geli mi?  Yani şu demektir ki;

“Yavrucuğum çişin geliyor mu?” “Coco” lavabo ihtiyacı olan dışkının adı olarak kullanılan bir yerel ağızdır. Ve inanır mısınız? Burada özellikle erkek çocuklara bir amca, komşu gelince sorar direk.

Hele gel gel, sahan ne diyem?
Coco gelii?? J)

Her ne hikmet ise yetiştiğim, büyüdüğüm memleketimde bu bir marifet sayılır.

Yurdum insanı böyle. Pek tuhaftır aslında. =)) Bu arada çağa = çocuk demektir. =)

 

            Öle böle geçer günler Elazığ’da. Gadanalam dedim sığ sığ. Gadanalam; “derdini ben alayım, bana gelsin anlamındadır. Bir başka yerel ağzı ise, “gadan belan başıma” şeklindedir. Gadanalam ifadesi daha çok yaş itibariyle ‘eski toprak’ diye nitelendirdiğimiz büyüklerimizden duyulur. “Gadan belan başıma” ifadesi ise daha çok bir çocuk sevilirken, bir sevgi gösterisi sergilenirken söylendiğini duydum. Ki genelde öyledir.

 

Dilerseniz biraz da kültürüne değinelim bu küçük Mezopotamya şehrinin…

            Elazığ kültürü Doğu Kültürü ile ilişkilidir. Bizim burada (elbet her yerde önem verilir ancak burada biraz daha fazla sanki) kültüre, değerlere önem çoktur. Büyüğe saygı pek âlâdır. Evvela aile bağları da öyledir. Bizim burada aile sayıları kalabalıktır. Cücügünden büyügüne 7 çocuklu bir aile ile tanışabilirsiniz. Artık bunların dedeleri, torunları, gelinleri, çocukları ile oluşan geniş mi geniş aileyi siz düşünün… :))  Saygıda kusur edildi mi aile büyükleri tarafından kızılır, öğütler verilir…


(Cücüg – küçük. Soğanın cücügü denilir oradaki ‘küçük’ lüğü anlatır. Küçük çocuk gibi)



            Bayramlar mesela… Evlerin neşe ile dolduğu günlerdir değil mi? Elazığ’da da bayram sabahı her yerde olduğu gibi önce bayram namazı ile geçer. Evdeki bayanlar tatlı, lahana sarması, yaprak sarması, börekleri hazırlamış bir vaziyette kahvaltı hazırlar. Evin çocukları evi bir kere daha derler, toplar güzel kokular serpilir. Kolonya ve şekerler hazırlanır. Derken bayram gezmesine önce küçükler başlar, büyüğe gider. Ardından, küçük olan aile evde olur bu kez. İadeyi ziyaret olarak küçükler bayram ziyaretine gittiği evlerden misafirlik bekler. Ki genelde hepsi gelmelidir. Adet böyledir. Aksi takdirde ayıplanır, hatta bu iki ailenin arasının açılmasına, küs olmaya kadar gider. Ben kısa bir zaman öncesine dek her yerde bayramların iadeyi ziyaret olduğunu biliyordum. Ama Elazığ’a gelen bir Nevşehirli tanıdığım bu âdetimizi duyunca çok şaşırdı. O yüzden açıkladım ben de. Ki bayramda sofralarda yöreye ait yemekler verilir. İçli köfte gibi, Harput köfte gibi, kuru fasulye gibi… Derken bayramlarda geçer.

 

            Bu arada Ramazan’ı unuttuk. Ramazan’da ise davulcular sahur için ilk tokmağı vurduğu anda mahallenin gençleri aşağıya iner ve davul ve klarnet eşliğinde mahalli oyunlar oynar. Sahur vakti mutlaka olur bu gibi durumlar. Hatta davulcudan istek parça istenildiğine bile şahit olduğumu söyleyebilirim. :))

 

            Yeni evlenen genç çiftlerimizi de unutmayalım. Onlar sahneye çaydaçıra eşliğinde çıkar ve mahalli oyunların sergilenmesinin ardından başlar düğün.

            Bu arada Babanın kız kardeşine (hala) ‘bibi’ denir burda. Teyzeye Eze... Teyze oğluna/kızına ezem oğlu/kızı.. Amcaya ‘emmi’ gibi yerel ağızlar kullanılır.

 

            Elazığ’da en çok mahalli türküler, oyunlar dikkat çeker.
Sizlere birkaç tane oyun havalarından bahsedeyim. Bazı şarkıların sözleri beni çok güldürür belirtmek isterim. :))

 

Mesela;

“Mendil verem mi?
Mendil ayrılık derler.
Kendim gelem mi?  gibi… :))”

 

Yahut gadanalam; senin arz-ı halini anlatır.

 

Misal;

“Halımız vay halımız
Ne olacak bu halımız” gibi…

 

 Ya da hiç olmadı sitemini dile getirir.

“İmdada gelmiyor zalım gardaşım” diye…

 

Bedduaları bile vardır kendisine has…
Misal;

Öle imam geleeee, geri gide…
Ya daà  Öle beş dakkalığan gelesin he mi?

Ağır hakaret içeren sözcükleri ise; Mostura(Soytarı, Saklaban anlamında) vırre(anlamını nasıl açıklayabilirim bulamadım :)) gibi yerel ağızlarla ifade edilir.

Ne yapıyorsun? İfadesi yerini “Nedisin? Nenen nedi?” gibi kullanımlarla yer değiştirir.

 

Sonra; çigit çoğ sever Gakkoşlar… (Çigit - çekirdek)

Bir de... Bir de... Birini çok sevdiğini dile getirmek isterken şu ifadeler kullanılır.

Oyy ben sahan gurban olam gız gıızz…


(Oy, ben sana kurban olayım.)

 Ya da;

Oy ben sahan gıdık kesem…
(Oy, ben sana keçi keseyim… Gıdik: keçi yavrusu demektir.)

Hani bazen elalem ne der sonra diye pışpışlanırız ya? Buradaki elalem sözcüğü Elazığ’da şöyle kullanılır.

 

Hağh ‘ın yaptığını görisin? (yani başkası, el anlamındadır cümledeki hağh isimli kelime.)

 

Siz Elazığ’a gelin bi tas su için, uzun yoldan geldiniz zaar…

(Siz Elazığ’a gelin. Bir bardak su için. Uzun yoldan geldiniz sonuçta, herhalde)

 

(Tas = bardak, su içmek için- bakır olur genelde)

Kötü bir durum, olay mı yaşadınız? Hemen söyler bizim Elazığlı gardaşlar…

Nahlet gele şeytana….
(Lanet gelsin şeytana)



Bir salya akıntısı görmeye dursun.

Iyy, şoriklii… Der. Şorik(salya anlamını taşır.)

Evinizde mesela gereksiz birkaç eşya mı var? Hemen söyleyelim ne yapacağınızı?

Hırheşekleri at gitsin a… Neye uğraşısin…

Çok möhim(önemli – mühim)  bir mesele var ise, dikkatler toplanır…


Ayıhmah: Uyanmak
Baboş: Yiğit, Delikanlı,
Balcan: patlıcan

Bi Kırtik: Birazcık
Bocik: Böcek

Cığızcı: Oyunbozan

Çıhın: Sofra bezi. Yer sofrası kurulurken halının üzerine serilen örtü.
Çimmek: Yüzme
Tosbağa: Kaplumbağa

Yalavuz: Yalnız

Zobba: Sopa

Mehle: Mahalle
Yuhu: Uyku
Davuşan: Tavşan
Zöhür: Sahur

Boyna: Devamlı. Bu çocuk boyna hastalanır. Boy ha böyle…
Dünegin: Dün
Devürsü: Gün Ertesi Gün
Anbele: Böylesine Ahan böleee galırsın oratada işte…
Yannamasına: Yan tarafa doğru
Gögerçin: Güvercin – Gönlümün gögercini diye hanımlara iltifat edilir. :))
Sahanda: Sana da

Üsgüre: Kâse
Gadanalam: Derdini ben alayım
Tapiklemek: Oturduğunuz yerde uyuya kalmak.


Ve daha neler neler…

            Buram buram Elazığ’ı anlatmak çok isterim elbet size ama ne kadar daha yazabilirim ki... Hayli uzun oldu -ki bunlar aklıma gelenler. Bir de siz eski topraklardan dinleseniz roman olur inanın. Ben bildiğimi, duyduğumu ve gördüğümü anlattım. İnşallah keyifle okumuşsunuzdur. Yazıyı uzun tutup sıktıysam af ola… Devrik cümle, şive içerikli cümlelerle karışık anlamlar kullandım. Hoş görünüz bilerek yaptım. Elazığ’ı öven cümlelerim de olduysa, herkesin memleketine duyduğu sevgi ile ilişkilendirip hoş görünüz efendim.

Öle hassa hoşşş bitirdim valla yazımı… :)) Hassa hoş( Güzel, rahatlıkla anlamında kullanılır.)

Elazığ’dan, Gakkoşlar diyarından selamlar efendim… Saygılarımla… :))



 

NOT: Resim Elazığ’ın meşhur Harput’undan şehrin gece görünümüdür.

Çalan şarkı da çok bilinenlerden mahalli Elazığ Musikisi 'Dağlar Dağımdır Benim' parçasıdır.


Selam ve dua ile…

 










 



( Elazığ-ı Okuyacaksınız başlıklı yazı G ö k ç é ! tarafından 14.09.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.