Küçük bir kız çocuğuydum zamanında. Karnını elma şekeri ile doyuran, önünde çürük dişleri olan, hayata gözleriyle gülen bir kız çocuğu. Sonra anladım. Artık yaşadıklarım bana acı verince, acıyla geçen günlerimi yok etmem gerektiğini anladım. Anladım ki bana argoca, somutça büyüdün diyorlardı. Neden yapıyorlardı bunu bilmem? Oysa ben daha küçük bir kız çocuğuydum. Sanıyordum ki ben küçükken, insanlar hep mutlu oluyor. Yanılmışım… Açıkçası ben büyümek nedir bilmiyordum.
Her ne yaparsam bana büyüdün abla oldun diyorlardı. Evet, hoşuma gidiyordu benden küçüklere abla olmak. Sonra git gide ben daha da büyümeye başladım. Mesela kalbimin acıdığı zamanlar oldu, hayata gözlerimle gülemez oldum en önemlisi elma şekerini artık yemiyordum. Anlıyordum ki bunlar benim büyüdüğümün göstergesiydi. Ama ben hala daha büyümek nedir anlamıyordum, bilmiyordum. (I’ don’t know(!))
Büyükler sürekli doğruyu bilir
ya, ben de her şeyi bileceğim sanıyordum. Yanılmışım. Ne yazık ki bilenlerden
çok yaşayanlar grubuna yazılmışım. Yaşadıkça anlıyorsunuz gerçekleri, doğruları
görüyorsunuz. Mutlaka acıyı tadıyorsunuz, yanında şekerleme kıvamında ki
mutlulukla. İşte büyümenin temeli mutlulukta yatıyordu. Büyüdükçe azalıyordu
sanki. Eksiliyordu. Ya da bana öyle geliyordu. Küçükken en fazla düştüğümde
ağlardım. Hatta onun sonrasında dizim yara olduğu için herkes benimle
ilgilenirdi. Herkesin benimle ilgilenmesi bile sonuç olarak hayatımın
içerisinde bir mutluluk doğuruyordu. Ama eskiden çok eskiden, ben küçükken… Bu
yüzden ben büyümek nedir bilmiyordum, bilmekte istemiyordum. Ama yavaştan
yavaştan seziyordum büyümenin ne demek olduğunu. Oysa her fırsatta kaçıyordum
büyümekten.
Nereye kadar kaçabilirdim ki?
Hem zaten kaçan kovalanmaz mı?
Şimdi acı acı, çaresizlikler içerisinde, karasızlıklarla dolu, sert ve rüzgârlı havada yürüyoru(m)z. Bekliyoru(m)z. Olurda bir gün çocukluk kapımızı çalar da yine herkes benimle ilgilenir ve bende o saf mutluluğu yaşarım. Ama rüzgâr nereye biz oraya… Hayatımdan ödün verdim ve tüm mutluluklarımı hiçe saydım. Ve vakit tamam gidiyorum. Umut rüzgârında uçmanın tadını yaşamaya gidiyorum. Ben artık büyüdüm hayat (gerçeklik) yoluna gidiyorum!