11 Kasım 1901’de Berlin’de dünyaya gelen Johanna Maria Magdalena Behrend, 1930 yılına kadar çoğu Yahudi olan bir çok kişiyle evlilik veya cinsel ilişki yaşamıştı.
1897 Mönchengladbach doğumlu Paul Joseph Goebbels de dünyaya Yahudi bir anneannenin torunu olarak gelmişti.
Kader, yıllar sonra bu ikisini de bir numaralı Yahudi düşmanı yaptığı gibi yollarını da kesiştirdi. Maria Magdelena, 1930’da öylesine bir Hitler fanatiği olmuştu ki Hitler ondan ‘’ "Bu kadın, onunla evli olmasam bile hayatımda önemli bir rol oynayabilir.’’ Demişti. Maria Magdelena da Hitler’in Tanrı olduğunu düşünüyordu.
Joseph Goebbels, Yahudi bir anneannenin torunu ve evvelinde basit bir yazar olmasına rağmen azmi ve hırsı sayesinde yükselerek Hitler’in Propaganda Bakanı olmuştu.
Aynı kişinin en sadık köpekleri olmaları bu iki kişinin ortak özellikler olduğu gibi tanışmalarını ve kısa süre içinde ilişkiye girmelerini de kaçınılmaz kıldı.
Bir süre evlilik dışı ilişki yaşalar da 19 Aralık 1931’de Hitler’in tanıklığı ile evlendiler. Böylece Maria Magdelena Behrend olarak dünyaya gelen kadın Maria Magdelena Goebbels oldu. Herkesin bildiği adıyla Magda Goebbels.
Bu evliliğin ilk meyvesi 1932’de dünyaya geldi: Helga Susanne
Daha sonra 1934’de Hildegrat ‘’ Hilde ‘’Traudel
1935’de Helmuth Christian
1937’da Holdine ‘’ Holde’’ Cathrin
1938’de Hedwig ‘’ Hedda’’ Joanna
1940’da Heidrun ‘’ Heide’’ Elizabeth.
Bu çift öylesine Hitler fanatiği idi ki çocuklarının adları, dikkat edecek olursanız Hitler’i hatırlatsın diye hep H Harfi ile başlıyordu.
Neyse efendim, uzun süre oldukça lüks bir malikanede krallar- kraliçeler gibi bir hayat yaşadılar. II. Dünya Savaşının ilk yıllarında da keyifleri yerindeydi. Almanya düşmanlarını silindir gibi eziyordu. Ama işler tabii ki hep böyle tıkırında gitmedi. Hitler denen deli, neredeyse tüm dünyayı karşısına almıştı. Dolayısıyla da başlattığı bu savaşı zaferle noktalaması mümkün değildi.
1944’de bazı Alman subayları, Almanya’yı bir beladan kurtarmak ve düşmanlarıyla belki daha makul bir anlaşma yapabilmek için Hitler’e karşı bir suikat düzenlediler ama başarılı olamadılar. Magda Goebbels ise bu suikast haberini alınca sinir krizleri geçirdi ve hastaneye kaldırıldı.
1945 Yılına gelindiğinde Rus Orsusu artık Berlin kapılarında, Alman halkı ise ya aç sefil bir vaziyette harabe haline dönmüş sokaklarda ya da fareler gibi sığınaklardaydı. Göebbelsler ise aynı yılın 27 Ocak Günü gerektiği takdirde intihar etme kararı verdiler henüz daha bombalanmamış olan evlerinde.
Gerek Hitler’e gerekse Goebbels ailesine Berlin’i terk etmeleri hususunda yapılan tüm ikazlar ve ‘’ Sizi kaçırabiliriz.’’ tekliflerine rağmen hiç biri bu tekliflere aldırış etmedi. Hatta Hitler, 29 Nisan 1945’de sevgilisi Eva Baun ile Führerbunker adı verilen sığınakta evlendi.
Evet Hitler yeraltı sığınağındaydı artık. Sığınağı gördüğü anda ‘’ Aman tanrım ! Burada bu çocuklar yaşayamaz’’ Diyen Alman pilot Hanna Reitsch ve Goebbels ailesi de sığınaktaydı ve artık Rus askerlerinin neredeyse nefes alışveriileri duyuluyordu sığınakta. Almanyanın en korunaklı ve en modern sığınağı bile işin doğrusu insanların, özellikle de çocukların yaşayabileceği bir yer değildi. Sığınakların dışında yaşam mücadelesi verenleri tahmin edin artık.
Adolf Hitler 30 Nisan 1945’de önce karısı Eva Braun’u öldürdü ardından da kendisi inthar etti.
Artık Joseph ve Magda için bu dünyada yaşamak için bir sebep kalmamıştı(!) Hitler’in olmadığı bir dünyada yaşamak istemiyorlardı lakin altı çocukları ne olacaktı? Onları kimlere emanet edeceklerdi? Ya çocuklar Rusların eline geçerse? Ruslar bu çocukları alıp da komünist olarak yetiştirirlerse? İşte bu düşünce bay ve bayan Goebbels için ölümden de beterdi. Ancak bu ihtimali daha önce de düşünmüş ve tüm hesaplarını yapmışlardı: Önce altı çocuğun altısını da öldürecekler, sonra kendileri de intihar edeceklerdi. İşin garibi bu fikir Magda Goebbels’e aitti. O hep ‘’ 'Utanç ve aşağılanma ile yaşayacaklarına, ölmeleri daha iyidir.'’’ Diyordu.
1 Mayıs 1945’de Magda Goebbels, önceden ayarladığı diş doktoru Helmut Kunz’u çocuklarına önce morfin vererek sakinleştirmek daha sonra da siyanürlü kapsüller yutturarak öldürmekle görevlendirdi.
Kunz'un sonradan verdiği ifadeye göre çocuklara siyanürü veren kendisi değil, Magda ve Führer'in özel doktoru Ludwig Stumpfegger idi. Ancak detaylı incelemeler ve araştırmalar çocukları sakinleştirenin Dr Kunz veya Ludwig Stumpfegger olduğu konusunda tereddüte mahal bıraksa da çocuklara siyanürlü kapsülleri verenin bizzat anneleri Magda olduğu konusunda hemfikirdirler. Nitekim Hanna Reitsch( Bu da bir Alman Hava Kuvvetleri Pilotu ), sığınakta bulundukları günlerde Magda'nın kendisine sık sık şöyle seslendiğini belirtiştir: 'Eğer çocuklarımı öldürme noktasına gelirsem, geri adım atmak için bir an bile düşünmeyeceğim’’
Sonuçta altı çocuk birden anneleri tarafından ya da annelerinin talimatıyla öldürüldü.
Çocuklar öldükten sonra Joseph Goebels, önce karısı Magda’yı tabanca ile vurarak öldürdü daha sonra da kendisini.
Cesetleri vasiyetleri gereği benzin dökülerek yakılmak istendi ancak yeterince benzin bulunamadığından ya da Ruslar müdahele ettiği için tamamen yanmadı cesetler.
Cesetler üzerinde yapılan otopside ise altı çocuktan en büyükleri olan Helga’nın kollarında morluklara rastlandı. Yani en büyük çocuk olan on üç yaşındaki Helga, tüm olan bitenin farkındaydı ve kendisine iğne yapılmaması için de siyanürlü kapsülleri yutmamak için de oldukça mücadele etmişti.
(
Farklı Ve Dehşet Dolu Bir 1 Mayıs Hikayesi ---2. Bölüm-- başlıklı yazı
Sami Biber tarafından
4.05.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
