Makale / Tarihsel Makaleler

Eklenme Tarihi : 10.03.2023
Okunma Sayısı : 641
Yorum Sayısı : 14
Tigranakert Mi, Amed Mi, Diyar-ı Bekir Mi,  Yoksa  Diyarbakır Mı?

Bursaspor ve Amedspor karşılaşmasında yaşanan olaylardan sonra özellikle sosyal medyada ‘’Amed diye bir yer yok. Diyarbakır var. Diyarbakır’a Ermeniler ‘’Amed’’ der. ‘’ Diye bir takım tartışmalar yaşandı ki bu tartışmalar daha önce de vardı.
Peki gerçekten de Amed diye bir yer hiç olmadı mı? Diyarbakır’a Ermeniler mi Amed diyorlardı?
Öncelikle belirtelim ki Diyarbakır’a çok uzun yıllar boyunca Amed deniliyordu. ( Ya da Amid- Kara Amed vs.) Hem de ne Kürtler ne de Ermeniler değil, bizzat Osmanlılar Amed diyorlardı.
Ermeniler bu şehre bir dönem Tigranakert dediler. Amed onların kullandığı bir kelime değildi.
O halde en baştan başlayalım.
Bugünkü Diyarbakır’ın bilinen en eski adı Tigranakert’tir.
Ermeni krallarından I. Tigran M.Ö 87-85 Yıllarında bölgeyi ele geçirdiğinde bu yerleşim yerine kendi adını vermiş ve şehir Tigranakert adını almıştı. Hatta krallığının merkezi burasıydı. ( Bunun dışında Kars ve çevresinde Ani Krallığı, Van ve çevresinde Vaspurakan Krallığı, Çukurova’da Kilikya Krallığı vardı.)
Peki bu şehrin daha önce bir adı yok muydu?
MÖ 200'de Asur hükümdarı Adad-Nirari'ye ait bir kılıç kabzasında şehrin adı Amid ya da Amidi olarak geçmektedir. Yani Amed ya da Amid ismi aslında bayağı eski bir isim.Tigranakert’ten de eski.
Bizans döneminde 329 Yılında şehir büyük bir tamirat görür ve işte bu yılda şehre Augusta adı verilirse de bu isim tuutmaz ve Bizanslılar da şehre Amid demeye devam ederler. ( Tam olarak Amid, O'mid, Emit ve Amide derler. )
Bizans İmparatoruluğundan sonra bölgeye Sasaniler hakim olur.
Şimdi Evliya Çelebi’ye kulak verelim ama dikkatle okuyalım.
Evliya Çelebi diyor ki:
”Acem’ler bu bölgeye Diyarı Bikr (kız şehri) diyorlardı.'' Şehir merkezinde güzelliği ile meşhur “Amida” isminde bir kadının hükümdarlık etmekte olduğu ve onun ismi ile şehrin anıldığı da söylenmektedir. Dahası Diyarbakır surlarının Hz. Yunus tarafından kalkan biçiminde çizildiği ve Amida adlı bu kadın hükümdar tarafından aynen çizime uygun şekilde yaptırıldığı da rivayetler arasındadır.
Yani Diyar-ı Bekir ya da Diyar-ı Bikr adı da oldukça eski... Bölgenin bütününe Diyar-ı Bikr, Diyar-ı Bekr denmiş ama şehrin asıl merkezi Amid olarak anılmış
Ancak bölgeye Diyar-ı Bekir denmesi ile ilgili bir başka rivayet daha var:
Bölge 639 Yılında, Hz. Ömer zamanında Müslümanların eline geçti. Şehre ilk giren Müslüman komutan ise Peygamberimizin ‘’ Seyfullah’’ yani ‘’ Allah’ın Kılıcı ‘’ unvanı verdiği Halid bin Velid’di.
Şehre Diyar-ı Bekir adı verilmesinin sebebi ise Dicle kenarında yaşayan Bekir b. Vail kabilesinin yayıldığı topraklar olmasından kaynaklanıyordu.
Daha sonraları Abbasilerin ve bir Kürt aşireti olan Mervanilerin eline geçti şehir ve yine Amed olarak anıldı.
Mervaniler 1071 Yılında yapılan Malazgirt savaşında Alparslan’ın yanında yer aldılar ve sonrasında onun hakimiyetini kabul ederek bu topraklarda yaşamaya devam ettiler.
Sonrasında Diyarbakır ve çevresi Suriye Selçuklularına, Hasankeyf Artuklularına, Eyyubilere, Anadolu Selçuklularına, İlhanlılara, Timur İmparatorluğuna ve Timur’un Akkoyunlulara bırakmasıyla Akkoyunlulara geçti. 1508 Yılında ise Diyarbakır artık İran’da hüküm süren Safevi Devletinin eline geçmişti. Ancak bölgede Safevi hakimiyeti uzun sürmedi. 1515 Yılında Yavuz Sultan Selim zamanında Serdar-ı Ekrem Bıyıklı Mehmet Paşa Diyarbakır’ı Osmanlı topraklarına kattı.
Peki Osmanlılar Diyarbakır’a ne dedi? Yani adı neydi?
Tarihi kaynaklara baktığımızda, mesela Kanuni’nin Fransa Kralı Fransuva’ya hitaben yazdığı mektupta kendisinin sahip olduğu toprakları sayarken şöyle dediğini görmekteyiz:
“Ben ki, sultanlar sultanı, hakanlar hakanı, hükümdarlara taç giydiren, Allah'ın yeryüzündeki gölgesi ve atalarımın fethettiği Akdeniz'in, Karadeniz'in, Rumeli'nin, Anadolu'nun, Karaman'ın, Rum'un , Dulkadiroğluları Vilayeti'nin, DİYAR-I BEKİR'in, KÜRDİSTAN’IN, Azerbaycan'ın, Acem'in, Şam'ın, Haleb'in, Mısır'ın, Mekke'nin, Medine'nin, Kudüs'ün, bütün Arap memleketlerinin, Yemen'in ve daha nice ülkelerin ...’’
Yani hem Diyar-ı Bekir diyor hem de Kürdistan...
Ama?
Ama 1568 yılına ait bir başka arşiv belgesinde şöyle bir ifade görüyoruz:’’
‘’Tımar defterdarının mübedder bir kölesini ayarttığı ve havai bir kişi olduğu bildirilen AMED kullarından Ahmed’in ulufesinin kesilmesine...’’
1570 Tarihli bir başka belgede
‘’ DİYARBEKİR Beylerbeyine hüküm ki:
Vezirim Mustafa Paşa Adamallahu teala iclalehu adamlarından Darende Çerkes Sinan gelip Lefkoşe kalesinde hizmette bulunmakla mecruh olduğun ve AMED Kullarından silahdarın dördüncü bölüğünde yevmi on dört akçesi olan Çerkes Hüseyin’e bedeli tımar verilip mebzura verilmesin emredip hükm-ü hümayun tarihinden tevcih oluna...’’ Diyor.
Yani?
Yani Osmanlılar Diyar-ı Bekir de demiş Amed de...
Peki ikisi arasında fark var mı yok mu?
Var... Diyar-ı Bekir, içinde bugünkü şehirlerimizden pek çoğunun olduğu bir eyalettir Osmanlılarda... Amed ise bu eyaletin bugünkü Diyarbakır ili için kullanılan isim.
Amed İsmi 1867 Osmanlı Vilayet Nizamnamesine kadar kullanılmış. Bu nizamnameden sonra artık Amed ismine pek rastlamıyoruz.
Cumhuriyet devrine gelince:
17 Kasım 1937’de Diyarbakır’a gelip bir konuşma yapan Atatürk daha sonra Türk Dil Kurumu genel sekreteri Necmi Dilmen’e bir telgraf göndererek der ki:
“Diyarbekir şehrinin isminin etimolojisine dair etüt var mıdır? Esasta bu şehrin ismi 'Bakır memleketi' manasına olan 'Diyarbakır' olması gerektir ve artık bu isimle tanınacaktır. Dil Kurumu'nun bu hususta Tarih Kurumu ile işbirliği yaparak, historik ve lengüistik tetkikatta bulunması emrediliyor.”
Atatürk emreder de emir yerine getirilmez mi?
Getirilir ve şehrin adı Diyarbakır olur.
Evet... Uzun lafın kısası bu şehrin adı Diyarbakır’dır. Bunun dışında bir başka adla anılması gereksiz- lüzumsuz ve saçmasapan bir tartışmadır. Geçmişte hangi adla anıldığının bugün bir kıymet-i harbiyesi yoktur.
( Tigranakert Mi, Amed Mi, Diyar-ı Bekir Mi, Yoksa Diyarbakır Mı? başlıklı yazı Sami Biber tarafından 10.03.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.